iştee yeni bölüüüüm.
Öncelikle oy veren ve yorum yapan canlarım size kocaman kocaman sarılıyorum ve bol bol öpüyorum. Her birinizin yorumlarını okuyorum. Nazik ve kibar tavrınız için teşekkür ederim. Beni motive eden yorumlarınız için sizleri en bi kocamanından öpüyoruuuum. :*
Bu bölüm kotamız 155 oy 155 yorum. Olarak bırakıyorum vee artırdığım için bana kızmamanızı istiyorum çünkü yine ortalıktan kaybolma vaktim geldi... Vizelerim kapıma dayandığı için yaklaşık bir ay kadar bölüm atamayacağım.
Sizleri çok seviyorum. :*
Kendinize dikkat edin sınavlarım ve projelerim bittikten sonra tekrar görüşeceğiz :* :* :*
Yorgunca yattığım yerden doğrulmaya çalıştım... En son gözlerimi kapadığımda Araf hemen yanımda kollarını bedenime dolamıştı. Onun sıcaklığını arayan ruhum soğukta kalmış gibi üşümüş, diken diken olmuştu.
Hastanenin o boğucu odasından kurtulmayı başarmıştım. Birkaç gün daha süren mahkumluğum bitmesine yakın odanın içinde nefes alacak yer bulamıyordum. Araf'ın düğünden önce düzelttiği evine geçtiğimizde kendimi ne kadar rahat hissetmesem de hastanenin o boğuk ortamından kurtulmuştum.
Yatak odası eski odaydı ama artık eskisi gibi değildi. Benim bu odaya yerleşeceğimi çok daha önceleri planladığını biliyordum ama her şeyi beni düşünerek baştan yaptırmasına içten içe şaşırmıştım.
Odanın penceresinin önüne tıpkı eski odamda olduğu gibi bir okuma köşesi bırakmış ve benim için zarif bir makyaj masası koymuştu. Bununla birlikte eşyalarının olduğu giyinme odasını da bir şekilde büyütüp benim kıyafetlerime de yer açmıştı.
Odanın içindeki cam dolabın içindeki küçük araba figürleri ise ortadan kaybolmuştu.
Yatak tamamen değişmiş eski koyu başlığın ve yüksek yatağın yerini biraz daha alçak gri başlıklı bir yatak almıştı ki bu da hoşuma giden başka bir ayrıntıydı. Başka bedenleri paylaştığı o yatakta onunla uyumayı ruhum kabul etmezdi...
Odanın diğer köşesinde olan koyu renk oturma alanı ortadan kalkmış onun yerine rahat kocaman açık tonlarda oturma grubu gelmiş. Sanki benim bu odaya yerleşmemle içeriye ışık girmişti. Çoğu yer beyaz ve insanın ruhunu rahatlatacak kadar ferahtı...
Etrafta kaçıncı kez gözlerimi gezdirdiğimi bilmiyorum ama tekrar alışık olmadığım odaya bakındım. Tek değişmeyen şey odanın duvarında olan kütüphaneydi ki bu kütüphanede de bazı farklılıklar vardı. Artık daha kalabalıktı sanki...
Dikkatle kitaplara bakındığımda ise eklenen kitapların bana ait olduğunu fark etmiştim. Büyük bir ihtimalle Fred ben buraya gelmeden sevdiğim kitapları dikkatle yerleştirmişti.
Yatakta yavaşça döndüğümde karnımda ufak bir sancı baş gösterdi. Artık yattığım yerden kalkmak istiyordum. Mümkünse Araf'ın yanına gitmek ve onun kokusunu içime çekmek.
Onun teninden yayılan o koku narkozdu benim için. Ağrılarıma ilaç gibi geliyor sancılarımın azalmasını sağlıyordu... ya da bacaklarımın titremesine neden olan o hoş duygu içimin uyuşmasına neden oluyordu...
Kan ter içindeki bedenimi zar zor yukarı çekip dirseklerimle kendime yaslandım. Biraz soluklandıktan sonra ise tekrar derin bir nefesle kendimi yukarı kaldırıp yatak başlığına dayandım. Karnımın içinde sanki keskin bir bıçak unutmuşlardı da ben her hareket ettiğimde o keskin bıçak etime saplanıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Teen FictionSafir Mavisi gözlerin kömür Karası gözlere değdiği an başladı onların hikayesi... Kalbinin kepenklerini daha beş yaşında indirmiş bir kız çocuğunun kapısını çalan kömür karası gözler... Daha ufacık bir çocukken hayatın üzerine bıraktığı sorumlulukla...