Zaman bir bardaktaki suya benziyor. Su bardaktan boşalmaya başladıktan sonra tutması zor, dökülen kısmını geri getirmesi ise imkansız.
Değerini bilmek gerek diyerek birkaç zırvalık yapmaya gerek yok. Bunu birine söyleyebilecek bir bilgeliğe sahip değilim ama bardaktaki su az.
Bu unutulmayacak bir ayrıntı.
Birkaç gün göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçmiş sanki yaşadıklarımız bir nefesin dudaklarınızın arasından sızması kadar çabuk olmuştu.
Ofiste istediğim gizli yaşam alanı olması gerektiği gibi mükemmel olmuştu, kameralar ise kusursuz bir gizlikile işlerini yapmaya başlamışlardı.
Aradığım köstebeği tam olarak bulamasam bile artık aklımda neredeyse emin olduğum tek isim kalmıştı ve onu da kesin olarak bulmanın yolu artık belli olmuştu.
Ama yılanın başını ezmek için hala zamanım olduğundan sakin bir şekilde düşmanı mı gözlüyor gereken yerde istediğim gibi onu yönlendiriyordum.
Sakin geçen, birbirinin neredeyse aynısı olan kısa birkaç günün sonunda artık atılması gereken bir diğer adıma geçmiş ve Derin Yalısının yıkılması için boşaltılmasını emretmiştim.
Bunu duyduğunda Pamir kısa bir an için tereddüt etmişti.
"Emin misin? İbrahim derin hala aramadı. Bizim yıkım yapacağımızdan haberi yok gibi." Diyerek kafasındakikeri açıklamıştı
"Her şeyden haberi var o herifin. Sadece cesaret edip edemeyeceğimi görmek istiyor." Diye mırıldandım. Elimdeki İrem'den istediğim ihale dosyasını kurcalarken.
"Cesaret edecek misin peki?"
"Ben yıllardır o moloz yığınından oluşmuş cehennemden kurtulmak için can atıyorum Pamir. Bunu en iyi sen biliyorsun..." Dedim sessizce ve devam ettim.
"Söyle adamlara en geç bir saat içinde boşaltmış olsunlar ve iş makinelerine haber ver birkaç saat sonra yıkım yapacak gibi hazırlansınlar."
"Sence o makineler gelmeden aramış olur mu?"
"Olacak. O makineler eve değmeden arayacak." Dedim kendimden emin bir sesle.
"Peki. Yıkım kesin yani."
"Hayır. Yıkım olmayacak." Dedim kafamı dosyadan kaldırıp Pamir'e bakarken.
"Miraç Allah aşkına ne diyorsun sen? Olacak mı? olmayacak mı?"
"Ben yıkım yapacak gibi hazırlansınlar dedim. Yıkım yapılacak demedim." Dedim omuz silerken.
"Yine kafanda nasıl bir şeytanlık var açıklayacak mısın artık."
"Ben o yalının yıkılmasını istiyorum. elimde olsa orayı yıkar ve araziye bir Daha bir şey yaptırmam bile."
"Ama?" Dedi sıkıntılı bir yüzle.
"İbrahim Derin buna izin vermeyecek."
"Sen İbrahim Derin'den izin almazsın Miraç. Onun izin vermesi senin umurunda değil." Dedi apaçık bir gerçeklikle.
"İşte bunu İbrahim Derin'de biliyor o yüzden benim şartları mı kabul etmek zorunda kalacak."
"Yani bir nevi tehdit mi edeceksin? İbrahim Derin'i?"
"Hayır sadece yapacaklarımı görmek istiyorsa göstereceğim."
Benim bu lafından sonra aramızda başka bir diyalog geçmemiş, bana göre kısa Pamir'e göre ise uzun bir saat boyunca işlerimizle ilgilenmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Roman pour AdolescentsSafir Mavisi gözlerin kömür Karası gözlere değdiği an başladı onların hikayesi... Kalbinin kepenklerini daha beş yaşında indirmiş bir kız çocuğunun kapısını çalan kömür karası gözler... Daha ufacık bir çocukken hayatın üzerine bıraktığı sorumlulukla...