Gelecek bölümdeki kotamız 100 oy ve 100 yorum.
keyifli okumalar...
Yukarıda isimlerini yazdığım okuyucularıma çok teşekkür ederim. Bölüme koyduğum yorum kotasını aşmak için sık sık yorum yapıp hikayemizin sıralamada daha iyi bir konum almasını sağladılar... Uğraşlarınız ve güzel yorumlarınız için sizi kocaman öpüyorum. <3 <3 <3
Karanlığın içinde yankılanan sesler vardı. Birileri konuşuyor, onların sesler ise bana yerin yüzlerce altındaki bir havuzdaymışım gibi geliyordu. Bulanık zihnimde silik görüntüler vardı. En büyük, en baskın görüntü ise bir ilk bahar sabahındaki ağaçlı yolda devrilmiş bisiklete aitti. Huzursuzca derin bir nefes aldım.
Güzel havaya ait çim kokusunu ciğerime çekmeyi beklerken ciğerlerim küf kokusu ile kaplandı. Bir an hava karardı ve o güzel sabah kıyametten ufak bir kesite döndü. Devrilmiş bisiklet ateş alırken geriye doğru çekildim. Ve korkmuş gözlerle bisikletin hemen yanında kalan Nesrin'e baktım...
Kafamın içinde yaşanan gerçekle pek ilgisi olmayan anı hafifçe silikleştiğinde şakaklarımdan akan teri hissettim. Uykudan uyanmak için beklerken bir an için çekildiğim görüntü başka bir yerde, geniş bir odada sürmeye devam etti.
İbrahim Derin hızla üzerime geliyor ve elini kaldırıp koluma yapışıyor, hemen sonra ise ellerini kollarıma gömüp beni yan taraftaki duvara doğru savuruyor.
Omzumu duvara çarptığım an acı tüm kolumu esir aldı. İçime çektiğim derin nefesle yattığım yerden sıçradım. Kafamı yattığım yastığa tekrar bıraktığımda Ece küçücük kafasını göğsüme yasladı. Nefes seslerim odanın içinde büyük bir gürültüye neden oluyordu.
Geçmişte kalmış bir anının zihnimde ilk günkü kadar taze olması, o an yaşadığım acıyı birebir bir daha yaşamak ellerimin titremesine neden oluyordu. Geçmişte yaşadığımız güzel anlar kafamıza bir resim gibi işlenirdi. Ama geçmişte yaşadığımız kötü anılar kafamızın içine ucu paslı bir çivi ile kazınıyordu.
Odanın kapısının önünden geçen bedenin parkede çıkarttığı sesi işittiğimde kaşlarım çatıldı, yattığım yerden hızlı ama sessiz bir şekilde doğruldum. Ve ayağımı yataktan çekip yavaşça yere bastım.
Gün daha aymamış, güneş burnunun ucunu bile çıkartmamıştı. Odanın içindeki zifiri karanlık ne kadar görmemi engellesede gece yatarken geçtiğim yol aklımdaydı.
İtina ile ses çıkartmamaya çalışırken ellerimin içinin terlediğini hissettim. Kapının yanına kadar bir yılan gibi sessizce yanaştım kulağımı yasladım.
Salondan sesler geliyordu ama gelen sesler bir yabancıya ait gibi değildi. Daha çok evin içini bilen birinin çıkarttığı ufak takırtılardı bunlar.
Yine de kapıyı açmadan önce çantamın içine sakladığım silahın şarjörünü kontrol edip elime aldım ve kapıyı yavaşça açıp odanın dışına çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Teen FictionSafir Mavisi gözlerin kömür Karası gözlere değdiği an başladı onların hikayesi... Kalbinin kepenklerini daha beş yaşında indirmiş bir kız çocuğunun kapısını çalan kömür karası gözler... Daha ufacık bir çocukken hayatın üzerine bıraktığı sorumlulukla...