Geçmiş bayramınız kutlu olsun birtanelerim :* :*
İşte yeni bölüm bir önceki bölümün kotası dolmadı ama seri bir şekilde okuyup, buraya sık sık gelip yorum yapan o güzel yürekli okuyucularıma kıyamadığım için attayım dedim.
Yazarken de içime sinen bir bölüm oldu. Geçen bölümde çiftimizi çok görememiştik bu bölüm telefi ettik. :Dd asdsdf
Keyifli okumalar...
Yorum 245 oy 245
Zaman akmıyor yol bitmiyordu sanki... Araf'ın beni beklediğini bilmek parmaklarımın tatlı bir şekilde karıncalanmasına yüzümde o aptal gülümsemelerden birinin oluşmasına neden oluyordu.
Yan camdan dışarıya baktım, yol hızla akarken arabanın içinde ölümün sessizliği vardı. Normal zamanlarda Yasin ve Hakkı'nın kısıkta olsa muhabbetlerini sesi olurdu ama şu an o bile yoktu. Sanırım son yaşanılanlardan sonra nefes almak bile onlar için yorucuydu.
Sessizliğin içinde geçen bir saatlik yolun ardından araç durduğunda Hakkı araçtan çıkıp kapımı açtı. Yavaşça kendimi dışarı attıktan sonra otelin içine girip Araf'ın odasına çıkmak için camdan asansöre bindim. Hakkı ve Yasin yanımdan ayrılmamışlardı.
Asansör kata geldiğinde içimi mayhoş eden bir şekilde durdu. En üst katta olmanın ayrıcalığıyla ortalık diğer katlara oranla daha sessiz ve sakindi.
Yavaşça içeriden çıkıp Hakkı'nın sessiz şekilde yönlendirmesi ile Araf'ın çalışma odasının kapısının önüne geldik.
Kapıyı tıklama geriyi duymadan açıp içeri doğru küçük birkaç adım attığımda kulağıma dolan konuşma sesleri duraksamama neden oldu.
Kapıyı tamamen açıp içeri girdim.
Araf, Le ile konuşurken içeri girmiş olduğumu ne kadar görmüş olsa da ayakta bana sırtı dönük şekilde olan Le durumdan habersizdi.
İçeri girdiğimi duymamasının sebebi ise fazlaca çıkan sessiydi.
"Senin karın bir manyak!" Dedi kafasını iki yana sallarken.
Araf onun kelimeleri ile kaşlarını kaldırdı ve göz ucuyla bana baktı. Dudağının kıyısında kalmış o hain gülümsemeyi sadece ben ayırt edebilirdim.
"Ne oldu?" diye sordu sakin bir sesle.
Sanırım Le benden hemen önce girmişti.
"Ne mi oldu? Haberin yok mu o kadın adamlarını öldürmeye çalıştı." Diyerek şaşkınlıkla sordu. "Kesin onları tehdit etmiştir sana söylememesi için." Diyerek kafasını iki yana salladı.
Araf onu son söylediklerini yok sayarak "Nasıl öldürmeye çalıştı?" diye sordu.
Le hararetle kafasını iki yana salladı. "Onların kafasına elma koydu ve elmalara nişan aldı."
"Yani öldürmeye çalışmadı?" diye sordu Araf kaşlarını kaldırarak.
"Öldürmeye çalışması için daha ne yapması gerekiyor... Sikiyim. Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun. Gece o kadınla aynı yastığa baş koyuyorsun sen!"
O bunları söylerken ben yüzümde sakin bir gülümseme ile sessiz birkaç adım attım ve hemen yanımda kalan duvara omzunu yaslayıp kollarımı göğsümde bağladım.
"Evet. Onunla uyuyorum." Diyerek Araf onu onayladı. "Biraz horluyor ama ondan başka şikayetim yok." Diyerek devam etti.
Onun kelimeleri ile ben şaşkınlıkla doğruldum. Yüzümde dehşetin ayak izleri vardı kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Teen FictionSafir Mavisi gözlerin kömür Karası gözlere değdiği an başladı onların hikayesi... Kalbinin kepenklerini daha beş yaşında indirmiş bir kız çocuğunun kapısını çalan kömür karası gözler... Daha ufacık bir çocukken hayatın üzerine bıraktığı sorumlulukla...