SÜÜÜÜRPRİİİİİZ!!!!
Uzun bir aradan sonra tekrar burada olmak mükemmel... Özelikle hepinizi çok özledim bir tanelerim...
Beni sabırla beklediğiniz için sizlere Kocaman sarılıyorum ve öpüyorum. Teşekkür ederim benim ponçik bebeklerim. ♥
Aramıza bir dahaki bölümde bu kadar hasret girmeyecek, Kota dolduktan sonra çok bekletmeden bölümü atacağım. :*
Sizleri çoook seviyorum kendinize dikkat edin. ♥
(260 Oy ve 230 yorum)
Uykum yavaş yavaş açılmaya başladığında yanımdaki boşluğa doğru elimi uzattım. Amacım Araf'ın varlığını hissetmekti fakat içten içe onun sabahın erken saatlerinde odadan çıktığını da biliyordum. Parmaklarım soğuk yatağın yüzeyine dokunduğunda hoşnutsuzlukla nefesimi verdim. Onun yanımdaki varlığına ruhum o kadar alışmıştı ki yokluğu içimde bir boşluğa neden oluyordu.
Gözlerimi yavaşça açtım. Aydınlık odanın içine bakınırken içten içe hoşnutsuzdum. Neden geceler daha uzun değildi ki?
Ya da Araf neden sabahın köründe gitmek zorundaydı?
'Patron olduğu için olabilir mi?' diye homurdandı Çirkef Miraç köşede uykulu bir sesle.
"Bende patronum..." Diye fısıldadım. Uykunun üzerime bıraktığı boğuk sesimle.
'Yaralı bir patron.' Diyerek alayla sırıttı. Onun varlığını dün geceki kadar net hissetmiyordum. Yıllardır olduğu gibi içimde kuytu bir köşedeydi.
"Kes sesini." Diyerek derin bir nefes verdim. Ona ve hatta onlara kızgınlığım geçmemişti. Mantıklı olması gereken yanım bile Çirkef tarafın esareti altına girmiş mantıklı düşünmemem için elinden geleni yapmıştı.
"İçeri girmek istiyorum." Diyen ince sesi duyduğumda üzerime çullanan düşüncelerin altındaydım hala.
"Hala uyanmamış olabilir canım... Yarım saat sonra girsen olmaz mı?" Diye sordu Rose, Ece'ye.
"Neden? Evdeyken odasına girmeme kızmazdı ki." Dedi Ece.
"Ece?" Diye seslendim boğazımı kısa bir an temizleyip. Odanın içindeki kapının önünde kısa bir an sesler kesildi. Hemen sonra ise Ece'nin heyecanlı sesi geldi kulağıma. "Uyandı!"
"İçeri girebilirsiniz." Dedim yattığım yerden doğrulmadan.
Benim kelimelerimle ayak ucumdaki kapı hızla açıldı ve Ece'nin ufak ayaklarının sesi odanın içinde yankılanmaya başlandı.
Saniyeler sonra yatağın yanında kocaman açtığı gözleri ile kafasını arkaya atmış yüksek yatak yüzünden beni göremediği için parmak uçlarında yükselmeye çalışıyordu. Onun o halini gördüğümde yavaşça gülümsedim. Elimi yataktan sarkıtıp parmaklarımı oynattım. Ne demek istediğimi anlayıp elini elime verdi.
Parmaklarımı sıkan elini hissettiğimde sıkıca kavradım ve onu yukarıya yanıma çektim. Yorganı üzerimize iyice örtüp ufacık bedenine sıkıca sarılırken o bu halimize kıkırdıyordu.
"Hadi kalk." Dedi nazlı bir sesle.
Gözlerimi hiç açmadan ona daha sıkı sarıldım. "Neden?" Diye mızmızlandım.
"Çünkü sabah oldu."
"Ne olmuş?" Diyerek homurdandım.
"Ama oteli gezecektik hani?" İnce sesine sinmiş ufak hayal kırıkları deprem gibi bir arbede bırakıyordu kalbimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Teen FictionSafir Mavisi gözlerin kömür Karası gözlere değdiği an başladı onların hikayesi... Kalbinin kepenklerini daha beş yaşında indirmiş bir kız çocuğunun kapısını çalan kömür karası gözler... Daha ufacık bir çocukken hayatın üzerine bıraktığı sorumlulukla...