Duyuru: Bundan sonra hikayemizin kotası olacak arkadaşlar... Bu hafta koyduğum kota 100 oy ve 100 yorum. Koyulan kotayı aşana kadar bölüm yazmayacağım. Kota geçildikten sonra ise bölümü yazmaya başlayıp en geç bir hafta içinde bölümü atamaya çalışacağım. (Tabi olağan üstü bir durum olmazsa...) Şimdiden kolay gelsin.
Karanlık bahçeye bakarken düşünceler kafamın içinde dönüyordu. Birkaç aydır akan zaman iyice silikleşmişti gözümde. Zaman suyun içindeki küçük bir çakıl taşı gibi sürekli hareket etmiş ve beni sürekli bir yerlere savurmuştu.
Araf'ın gelmesine yarım saatten az zaman vardı. Çıkacağımız yol ise birlikte arşınlayacağımız yolların ilk adımıydı. Onunla ilk karşılaştığım gün gözlerimin önüne gelip giderken şimdiki halimiz bir an için yüzüme soğuk bir su gibi çarpıyor, fikirlerimin yazılı olduğu kocaman defterdeki mürekkebin akmasına neden oluyordu.
Zaman ve kader tuhaf iki arkadaş gibiydi. Kollarınıza giriyor ve sizi bir yerlere zorla sürüklüyorlardı.
"Hazır mısın?" Diye sordu Pamir hemen arkamdan. Benim için içten içe endişelendiğini hissedebiliyordum.
"Gitmem için işleri üstlenirken sormuyordun bu soruyu?" Diyerek alayla cevap verdim.
Sakince yanıma yaklaştı ve omuzu ile omuzumu iteledi. "Yaptığın şeylerden bazen ders çıkartmalısın."
Alayla güldüm ve camdan yansıyan simasına tek kaşımı kaldırıp baktım. "Bunun için yaptın yani?"
Omuz silkti. "Birazda onu tanımanı istedim. Belki onu tanıyınca bu körü körüne odaklanan gözlerin açılır."
"Aşkın bu şekilde geçtiğini nerede gördün?"
"Görmedim, ama elimde olmadan bunun olmasını umuyorum." Dedi kısık bir sesle.
Yavaşça ona döndüm. Bedenlerimiz arasındaki mesafe azdı ama fikirlerimizin arasındaki mesafe kilometrelerle ölçülebilirdi ancak... "Bu konuyu hallettik sanıyordum?" Dedim ona bakarken.
O da bana döndü ve yorgunca gözlerime baktı. Bakışlarında onlarca deftere yazılıp, binlerce kitaba konu olacak bir yorgunluk belirdi. "Elimde değil, konu sen olduğunda kimseye güvenmem. Kim ellerinde büyüttüğü kız kardeşini bir herife yakıştırır ki?" Sorduğu soruyla dudaklarımda bir gülümseme can buldu. "Alışman gerek. En azından bir yıl."
Kafasını iki yana salladı ve dudaklarında serseri bir gülümseme belirdi. "O herifin bir yıl sonra seni bırakacağına gerçekten inanıyor musun?" Diye sordu.
Onun sorusu benim bakamadığım, baksam bile bir şey göremediğim ıssız bir yoldu. "Sanırım." Dedim onca belirsizliğe rağmen.
"Bu kadar zeki olup erkekler konusunda bu kadar salak olman tuhaf." Diyerek alayla bana yaklaştı.
"Belki de kırılmamak için salağa yatıyorumdur?"
Sakince kafasını iki yana salladı. "Her şey olacağına varıyor sen nereye yatarsan yat."
"Orası öyle de amacım kırılmamak, boşuna ümit bağlamamak. Kendimi Onunla bir geleceğe inandırırsam kimse zıttını bana kabul ettiremez."
"Aşık halin bile yorucu derecede tedbirli."
"Tedbir almak iyidir. İnsanı sürprizlerden korur."
"Merak ettiğim bir konu var, onun evine yerleşmeyi neden kabul ettin?" Diye sordu. Sesinin her bir nefes boşluğunda merak vardı.
"Burada kalmak benim için bir şey değiştirmeyecekti." Diyerek omzu silktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Teen FictionSafir Mavisi gözlerin kömür Karası gözlere değdiği an başladı onların hikayesi... Kalbinin kepenklerini daha beş yaşında indirmiş bir kız çocuğunun kapısını çalan kömür karası gözler... Daha ufacık bir çocukken hayatın üzerine bıraktığı sorumlulukla...