49.BÖLÜM:"GÜVEN"

4.5K 482 239
                                    


Süper bir şey olduuu!!!

Evet millet 100k'yı geçtik ki bu büyüyen ailemiz içim mükemmel bir şey. Başından belli yanımda olan ve beni destekleyen herkese kocaman sarılıyorum tam şu an 🙈🙈🙈
Önceleri bu anın hayalini kurar mutlu mutlu gülücükler saçardım etrafa, şimdilerde bu hayal gerçek oldu ve biz 100k olduk!!! 🥰🥰

Tüm okuyucularıma kocaman sarılıyorum. ❤️ Yanımda olan beni destekleyen sizler benim için çok değerlisiniz! İyi varsınız! ❤️
Aramıza yeni katılan okuyucularıma da kocaman öpücükler yolluyorum. HOŞGELDİNİZ!

Sizler sayesinde 100k olduk nice beraber 100k'lara!!

VEE YAZMAYI ÇOK ÖZLEMİŞİM. SÜPER BİR BÖLÜMLE HASRET GİDERECEĞİZ! ❤️❤️❤️

(Kotayı buraya iliştiriyorum. 175 OY 150 YORUM)


Şöminenin ateşi yüzüme vururken elimdeki kitabın satırları üzerinde bir kez daha gezdirdim gözlerimi... Son yaşanılanların yorgunluğu yavaş yavaş üzerimden kalkmaya başlamıştı. Karnımdaki yara her geçen gün biraz daha küçülürken yaralarıma bir yenisinin daha ekleneceğini biliyordum.

Uykusuzluğun ve yüzüme vuran şöminenin ateşinden dolayı gözlerim ağırlaşmış üzerime kocaman bir miskinlik çullanmıştı. Kitabı yavaşça kapatıp sadece birkaç dakika önce baktığım telefon ekranına çevirdim gözlerimi.

Son yaşanılan olayda çıkan kargaşadan dolayı eski telefonum parçalanmıştı şimdi ise Araf'ın bana aldığı onun telefonuyla birebir aynı olan son model telefon parmaklarımın arasındaydı. Yavaşça mesajlaşma uygulamasına girip onun son görülmesinin üzerinde gözlerimi gezdirdi boş bir umutla.

Son görülmesinin kapalı olmasından kaynaklı sinirlerim daha çok gerilirken. Dün gece eve gelmemesinin hesabını nasıl sormam gerektiğini çirkefçe fısıldıyordu diğer Miraç.

Kahvaltı masasından kalkmış ve dün gece eve uğramamıştı. Gururumun üzerinden geçip onu birkaç kez aradığımda ise aldığım tek yanıt sadece telesekreterdi...

Onun yanımda olmasına alışmış olan yüreğim yokluğu ile irkiliyordu. Sanki onun kalbi benim kalbime düğümlenmişti de aldığımız nefesler birbirine dolanmıştı.

Yokluğu ile ilgili sıkıntılar yüreğime çullanırken içten içi üzerimdeki yükü hafifleten tek şey Araf'ın, Pamir ile yan yana olmasıydı. İremle gece yaptığım konuşmada o da Pamir'e ulaşmamıştı ve elimizde olan tek şey Pamir'in, Yasin'e bıraktığı ufacık bir haberdi.

Son olayların peşine düştüklerinin farkındaydım ama inatla beni bu işin dışına itiyor oluşlarına öfke besliyordum. Canı yanan bendim. Cevapları almaya en çok hakkı olan da benim ama onlar benim cevaplara uzanmamı sürekli olarak engelliyorlar. Her elimi uzattığımda sertçe parmaklarıma vuruyorlardı.

Elimdeki kitabın kapağını yavaşça aldırıp takılı kaldığım sayfayı yeniden açtım ve satırlarda gözlerimi tekrardan gezdirmeye çalıştım. Gözlerim kelimeleri algılıyor olsa da beynim o kelimelerin anlamını çıkartmakla uğraşmıyordu. Sadece görüyordum, anlamak için kendimi zahmete bile sokmuyordum.

"Miraç Hanım?" Rose'un sesini işittiğimde dalgın bakışlarımı kaldırdım.

"Yemek hazır." Dedi.

Hoşnutsuzca bir nefes daha aldım içime ve gözlerimi ateşe çevirdim köz olmaya başlamış olan tahtalara bakarken yüreğim o közlerin sıcaklığı ile kavruluyordu.

"Yemeyeceğim."

"Sabah kahvaltıda yapmadınız ama..." Diye mırıldandı Rose. Benim için endişe edişini izlemek tuhaftı. Hele de son zamanlarda çevremdeki çoğu insanın bana endişe ile bakıyor olması daha da afallamama neden oluyordu.

SAFİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin