33.BÖLÜM:"ŞEYTANIN PLANI"

4.8K 406 84
                                    



Lütfen hayalet okuyucu olmayın ve bölümlere oy verip yorum yapın. Burada oldukça fazla emek var, sadece okuyup çıkmak yaptığım işe saygı duymadığınızı hissettiriyor. 

Keyifli okumalar.

Karanlık orman yolunda ilerlerken önümü aydınlatan tek ışık kaynağı motorun farlarıydı... Ay kendisini bulutların arasına gizlemiş ışığını dünyadan esirgiyordu... Önünden geçtiğim her ağacın dallarında yankılanan rüzgar sesi kulaklarıma çalındığında gecenin fısıltısını işitiyordum.

Soğuk hava da motorun üzerinde ilerlerken üzerimdeki özel kıyafetler için Tanrıya şükreden bir yanım vardı. Rüzgar kaskın içine dolup dudaklarımı kuruturken sık sık dilim dudaklarımı ıslatıyordu.

Araf'ın yanından ayrıldığımda on ikiye on vardı. Gün yarına devrolmak üzereyken kafamdaki akbabalar düşüncelerimden parça kopartmakla meşguldü. Yarın evli bir kadın olarak günü bitirecek ve bundan sonraki günlerin bir kısmında da öyle yaşayacaktım.

Bu yaptığım çılgınlığın hesabını ne kadar kimseye vermek zorunda olmasam da yüreğim yaşayacağım curcuna yüzünden hoşnutsuzdu. Karanlık yoldu ilerlerken bundan birkaç gün sonra olacaklar bir sinemanın perdesinde akar gibi benim önümde akıyordu.

Oyuncular bir tiyatro sahnesinde olduğu gibi hikayeye bir girip bir çıkıyordu...

Yüzüme çarpan rüzgarın düşüncelerimi söndürmesi gerekirken sanki harlıyor. Düşüncelerimin yandığı ateşi daha bir büyütüyordu.

Sapaktan sola dönüp dar taşlık yola girdiğimde içimdeki kaos ortamı kemiklerime sinmiş celladın orağını biliyordu.

Bu yaşananlar en büyük düşmanımı tekrar önüme serdiğinde İbrahim Derin'e güttüğüm kin daha koyu ve daha ağırdı. Üstüne üslük bir de depodaki o adamla uğraşacak olmak akan kanımın öfke ile dalgalanmasına neden oluyordu...

Biliyordum ki Ateş itinin başıma dolanmasına neden olan kişi İbrahim Derin ve onun geçmişiydi...

Motoru durdurup deponun önüne geldiğimde kapının önündeki adamlar dikkatle bana baktılar. Telefonla konuştuğumda buraya geleceğimden haberdar oldukları için şaşkın değillerdi. Daha çok motordan inenin kim olduğunu kısa bir an anlamaya çalışmışlardı.

Motorun ışıklarını kapattığımda deponun içinde yanan ateş daha belirgin olmaya başladı. Kapının önünde bekleyen iki iri adam Cehennemin bekçiliğini yapıyordu sanki. Günahkarların içinde çayır çayır yandığı o ateş çukurunun demo sürümüydü önümdeki depo...

Adamlara yaklaşırken ayağımın altında ezilen otları ve taşları hissediyor, kulaklarım o seslerin bekçiliğini yapıyordu. "Buyurun Miraç Hanım." Diyerek kenara kaydı Alperen. Adamın boyu iki metreye yakın ve kalıplıydı.

"Ayık mı?" Diye sordum. İçerideki adamı kastederek.

"Yeni kendine geldi." Dedi. Sesi sert ve basıktı.

Kafamı yavaşça sallayıp deponun içine yönelip aralık kapıdan geçtim.

(Bundan sonrası ilahi bir bakış açısıyla yazılmıştır, azıcıkta hassas olabilir.)

Genç kadın içeri girdiğinde yuvarlak demir varilin içinde yakılan ateş buz mavisi gözlerini ateşe verdi. Loş ortamda attığı her adımda ayağındaki kalın bottan sesler geliyordu.

Genç kadın sakin adımlarla sandalyeye bağlı adama ilerledi. Kadının attığı her adımdaki sesler yaralı adamın kulaklarına çalınıyordu. Adam yavaşça kafasını kaldırdığında karşısında siyah saçları ile bir sarmaşığa benzettiği kadını gördü.

SAFİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin