Oy vererek lütfen emeğime saygı gösterin. Keyifli okumalar.
Bazen bazı insanlar bazı yerlere sığamazlar, bazen bazı adımlar bazı insanlara atılmamalıdır. Bazen bazı insanların eline dokunmamak gerekir, Çünkü o insanların elinin kiri bulaşıcıdır ve dokunmak bir virüsün vücuduna yayılmasına neden olur.
Pencerenin önünde dikilmiş bulutlu bir İstanbul'a bakarken kafamın içindeki düşünceleri bir urgana bağlamış ve zihnimin en uç kısımında asmıştım.
Fakat bu yaptığımın düşüncelerimi susturmaya bir faydası dokunmamıştı. Düşüncelerim bir ceset gibi sallanırken bir yandan seslerini çıkartmaya devam ediyordu. Bu halleri daha korkunç ve ürkütücüydü...
Kapının hemen önünde ayakta dikilen Pamir'in odadaki sesleri kulağıma ne kadar çalınıyor olsada bakmıyor, duymazdan geliyordum. Sanki hiç orada değilmiş gibi.
Sessizliği daha fazla kaldıramamış olsa gerek ki usulca öksürdü ve dikkatimi çekmek için ses çıkarttı.
"Miraç?" sorusu temkinli ve meraklıydı.
"Efendim." Sesimin kıyılarına yerleşmiş bir sakinlik vardı. Ama bu sakinliğin altından çıkacak yılanlar çatallı dillerini dışarı çıkartıp tıslamak için yer arıyorlardı.
"O adam mı burada ağırlamak konusunda hala ciddi misin?"
Keskin sesimden dökülen kelime fazlasıyla netti. "Oldukça."
"Bunu İbrahim Derin duyduğunda sakin karşılamayacak." Dedi. Sırtımın ona dönük olmasına rağmen kafasını iki yana salladığını hissetmiştim. "Bu aralar zaten çok gözüne battın."
"Bir önemi yok." Bu cesaretimin sebebi boş vermişlik miydi, yoksa kafamın içinde kuyruklarını bile birine değdirmediğim tilkiler miydi emin olamadım.
Derin bir nefes bıraktı Pamir ortalığa. "Bazen beni öyle bir yoruyorsun ki fikirlerimin sancıdığını hissediyorum." Dedi yavaşça.
"Bazen kendimi öyle bir yoruyorum ki düşüncelerim yorgunluktan baygın düşüp kendilerine zihnimde bir mezar açıyorlar." Bunu söylerken sesim bir fısıltıdan ibaretti. Bunu duyup duymadığından bile emin değildim.
"İbrahim Derin inatla ihale işini ne yapacağını araştırıyor adamları ne kadar oyalarız bilmiyorum artık bir şey yapmalısın." Dedi.
"Ceren'e söyle arazinin arkasında kalan kayalık kısım için fizibilite raporu hazırlatsın."
Pamir kaşlarını çattı. "İyide oranın taş yapısı çok kötü bizi oldukça oyalar. Hem ne kadar rüzgara hakim bundan da habersiziz."
"O yüzden fizibilite raporu istedim ya. Taş yapısını öğrenmiş olacağız. Ve bizi oyalayacağı için zaman kazanacağız. Zaman kazanmasak bile en azından ikinci bir plan olarak elimizde bu olacak, Tazminat olarak vereceğimiz yüklü miktardan daha az zarara sokar bizi." Dedim ve yavaşça ona doğru döndüm.
Benim öne sürdüğüm fikirle birlikte önce kaşları yavaşça çatıldı. Hemen sonra ise kafasını anlayışla salladı. Verdiğim fikir aklına yatmıştı.
"Aslında bu adam buraya geldiğinde odaya ses kayıt cihazı falan mı koysak?" dedi Pamir gözlerinde karanlık bir pırıltıyla.
Onun sorusu ile tek kaşım benim hareketlerimden bağımsız olarak kalktı.
"Belki söylememesi gereken bir şey söyler ve şantaj yaparız. Ortada olan kameraları kaldıralım bence." Bunu söyledikten hemen sonra soru dolu gözlerini yüzüme dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR
Teen FictionSafir Mavisi gözlerin kömür Karası gözlere değdiği an başladı onların hikayesi... Kalbinin kepenklerini daha beş yaşında indirmiş bir kız çocuğunun kapısını çalan kömür karası gözler... Daha ufacık bir çocukken hayatın üzerine bıraktığı sorumlulukla...