Cumartesi günü gelip çatmıştı ve saatler 12.00'ı gösteriyordu. Helin, kendisine gelen mektuptaki buluşma noktası olan parka gidecekti. Helin mektubunu odasının penceresinin önünde bulmuştu. Mektubu fark edip eline aldığında bu olayın çok saçma olduğunu ve gitmeyeceğini düşünüyordu fakat bugün ani bir karar değişikliğiyle gitmeye karar verdi.
Aslında mektubu aldığından beri içi içini yiyordu. Mektuptaki gibi sadece arkadaş arayan saf birine elbette yardımcı olmak istiyordu ama mektubu yollayan kişiye bir türlü güvenemiyordu. Mektuptan hep başka manalar çıkarıyor, parka gitmenin tehlikeli olabileceğini ve mektubu yollayan kişinin kötü niyetli biri olabileceğini düşünüyordu. Yine de içinden bir his ona gitmesi gerektiğini söylüyordu. Bu his Helinin parka gitmek istemesindeki en büyük etmendi ve bugün itibariyle Helin parka gitmekte kararlıydı.
Beline kadar uzanan uzun siyaha boyadığı saçlarını aynanın karşısında tarayıp, yine siyah olan kıyafetlerini giydikten sonra çıkmaya hazırdı. Son iki yıldır Helin hep siyah rengi tercih ediyordu. Siyah onun için vazgeçilmez bir renkti. Bu durum öyle bir hal almaya başlamıştı ki sahip olduğu her şeyin siyah olmasını istiyordu. Onun için bir takıntı haline gelmişti.
Helin, hazırlanıp çıktıktan bir müddet sonra evine biraz uzakta olan parka ulaştı. Park çok büyük değildi ama küçük de sayılmazdı. Şehrin göbeğindeki bir park olduğundan normalde kalabalık oluyordu ama bugün hava kapalı olduğu için parkta pek kimse yoktu.
Etrafına dikkatlice bakındı ama şüphe çeken birini göremedi. Mektubu yollayan kişinin kim olduğunu nasıl anlayacağını düşünmeye başladı. Onu tanıması için mektupta herhangi bir ipucu verilmemişti. Helin 'Kim olduğunu bilmiyorum, dış görünüşü hakkında da bir bilgim yok. Nasıl bulacağım ki onu? çok saçma' diye içinden söylendi.
Mektubu yollayan kişiyi çok merak ediyordu ama bu durumda onu bulmasının çok zor olacağını anlamıştı. Tam eve doğru dönecekti ki karşıda elinde ona gelen mektubun aynısından tutan balık etli, tatlı bir kız gözüne çarptı.
Helin elinde mektubu görünce 'Galiba mektupları yollayan bu' diye düşünerek kızın yanına yaklaştı ve heyecanla, "Merhaba." dedi.
Kız, Heline bakıp içten bir şekilde gülümseyerek, "Merhaba mektubu yollayan kişi sensin değil mi? ben de seni arıyordum." dedi.
Helin şaşırmıştı. Suratını büzerek, "Hayır o ben değilim. Bana da aynı mektuptan geldi. Seni görünce ben de gönderen sensin sandım. Sanırım mektup birden fazla kişiye yollanmış. Sadece bana geldi sanıyordum." dedi.
Kız da gülümsemeye devam ederek, "Anladım. Belki birden fazla arkadaşa sahip olmak istiyordur. Biraz daha bekliyelim her an gelebilir. Ha bu arada ben Süveyda." diyerek Heline doğru elini uzattı.
Helin de elini uzatarak, "Memnun oldum ben de Helin" dedi.
Süveyda çok güleryüzlü bir kızdı. Düz ve kıpkırmızı renkte olan kısa saçları rüzgarda savruluyor; zaman zaman, gülümseyen bembeyaz yüzünü örtüyordu.
Helini gördüğüne çok sevinmiş gibi bir hali vardı. Helin ise bu duruma pek sevinmemişti çünkü mektubun sadece ona geldiğini ve mektubu yollayanın sadece kendisiyle arkadaşlık kurmak istediğini sanıyordu fakat bu durumda mektup birden fazla kişiye gitmişti ve birden fazla kişiyle muhattap olması gerektiğini anladı. Helin, buna sevinmese de neler olacağını merakla bekliyordu.
Kızlar zaten erken geldikleri için bir süre daha beklediler saat 12.20 olmuştu. Süveyda elindeki mektubu yukarı tutarak burda olduklarını göstermeye çalışıyordu. Helin Süveydanın bu kadar hevesli olmasına şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Mektuplar
Mystery / ThrillerŞehirde hiç beklenmedik bir fırtına vardı. Bu fırtınada gelen siyah mektuplar da neyin nesiydi? Mektubu alanlar bunun gizemini çözebilecek miydi? Destek için oylayıp kütüphanenize ekleyebilirsiniz.