29. Kardeş

52 11 0
                                    

Helin Süveydanın gözlerinin içine bakıyordu? "Gerçekten kız kardeşini öldürmek mi istiyorsun?"
"Evet. O tüm bunları hak etmiyor. Halkımızı daha ileriye taşıyacak kişi benim. Onun ise getirebileceği tek şey savaş."
"Evet ama bunu başka bir şekilde yapamaz mıyız? Onu oldürünce sen de onun gibi olacaksın."

Süveyda ellerini kızıl saçlarının arasına daldırarak ayağa kalktı. "Biliyorum evet ama başka çarem yok. Yoksa seni de öldürecek belki bir gün benim de canıma kasteder. Beni bir risk olarak görüyor olabilir. Onun kafasının içini hiçbir zaman tam olarak çözemiyorum."
"Daha önce seni risk olarak gördüğüne dair bir şey ima etmiş mi?"
"Hayır. Hiçbir zaman. Belki de kızıl kraliçe olduğum için beni küçümsedi. Yine de o bir şeyler yapmadan ben harekete geçmeliyim."

Helin bu duruma çok üzülmüştü. "Emin misin? Sonuçta o kız kardeşin ne kadar nefret etsen de onun yok olmasını ister misin?"

Süveyda Helinin yanına oturup ellerini tuttu. "Biliyorum. Bu senin için korkunç ve acımasızca geliyordur ama anlamıyorsun. Bizim aramızda zaten kardeş ilişkisi diye pek bir şey yoktur. Kraliçe doğduğu anda siyah yumurtadan çıkanların hepsi onun halkı olur ve onun emrine itaat ederler. Siyah yumurtalar arasında da kardeşlik ilişkisi yoktur. Bizde ki farksa ikimiz de kraliçeydik o yüzden aramızda bir kardeşlik ilişkisi oluştu ama bu siz insanlarınki gibi güçlü bir ilişki değil."

Helin kafasını salladı. "Seni anlayabiliyorum galiba. İnsanlık tarihinde de taht için öldürülen çok kişi var. Sizde de bunun başlayacak olması çok üzücü."
"Evet malesef fakat bundan başka çarem yok seni koruyacak ve tahtı elde edeceğim."

Helin Sanemden ne kadar nefret etse de onun öldürülmesini istemiyordu fakat bu durumda kendisinin ve tüm insanların canı tehlikedeydi o yüzden Sanemin öldürülmesini mantıklı bulmuştu.

Süvydaya dönerek, "Peki Naapor ve Dünyanın kaderi ne olacak? Ne yapmayı düşünüyorsun."

Süveyda gülümsedi. "Sanem ölünce başka bir kraliçe olmadığı için isteseler de istemeseler de beni kabul etmek zorunda kalacaklar çünkü neslin devamlılığını sadece ben getirebilirim. Dünyaya gelecek olursak j burdaki ji iptal etmiyeceğim. Dünyayı ele geçireceğim."

Helin irkildi koku dolu gözlerle Süveydaya bakıyordu. Onun böyle acımasız biri olacağını düşünmemişti. "Ne? Nasıl? O zaman Sanemden bir farkın kalmıyor!"

"Evet Dünyayı ele geçireceğim onun da sebeb bu dünyanın da hiç iyi bir durumda olmayışı. Dünyayı ele geçirip sana hediye edeceğim. Buranın kraliçesi sen olacaksın. Eminim buraları çok daha iyibir hale getireceksin."

Helin kahkaha atmaya başladı. "Ben mi? Kraliçe mi? Tüm dünyayı yönetmek. Gerçekten bunu yapabilecğimi düşünüyor musun? Burası sizin dünyanız gibi değil. Kimsee bir kraliçeyi kabul etmez. Eskidendi onlar."

"Kabul etmek zorunda kalacaklar çünkü burası artık onlara ait olmayacak sana ait olacak."

Helin için bunlar çok anlamsızdı. Sıkılmış gözlerle Süveydaya bakıyordu. "Peki bunu nasıl başaracaksın? Kan ve gözyaşı dökerek mi?"

"Hayır hayır sadece her ülkenin hükümetine el koyacağız ve hepsinin bir bildiriyle senin kraliçe olduğunu kabul etmelerini yoksa amansız bir savaşın çıkacağını söyleteceğiz. Elbette bunlar yaşanırken ölen askerler olabilir."

Helin kafasını salladı. "Ben kimsenin ölmesini istemiyorum."

Süveyda sinirlenmişti. "Ne kadar safsın? İnsanlar sence birbirlerini bu kadar umursuyor mu? Sürekli birbirinize zarar veriyorsunuz. O birkaç asker bu savaşta ölmese de başka savaşlar da ölecekler."

Siyah MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin