19. Pis Velet

65 16 11
                                    

Partiden iki gün geçtikten sonra Helin, Süveydayla birlikte yalnız bir şekilde kafede görüşmek istemişti. Kerem onu arayıp, babasıyla konuştuğunu, işin hazır olduğunu ve istediği zaman gelip çalışmaya başlayabileceğini söylemişti.

Helin bu işi ne kadar istese de bu durumda işi kabul edip edemeyeceği konusunda kararsız kalmıştı. O yüzden Süveydayla görüşmek istiyordu.

Hazırlanıp evden çıktı. Uzun zamandır hava ilk defa güneşliydi. Helin, bunun şaşkınlığıyla birlikte kafeye doğru ilerledi. Kafe, şehrin merkezinde bulunan renkli ve güzel bir kafeydi. Helin eskiden okuldan arkadaşlarıyla buraya çok uğrardı ama artık eskisi gibi uğrayamıyordu. Arkadaşlarıyla ise tek tek iletişimi kesilmişti. Şu an bu grup dışında pek bir arkadaşı olduğu söylenemezdi.

Kafeye yaklaşınca kafenin dışındaki masalardan birine oturmuş Süveydayı, el sallarken gördü. Birden aklına parkta ilk tanıştıkları zaman ve Süveydanın elindeki siyah mektup geldi. Siyah mektuplar onun için hala çözülememiş bir sırdı.

Bu düşüncelerle birlikte masaya doğru geldi. Süveydayla sarıldıktan sonra masaya oturdu. Süveyda merakla, "Ee noldu iş meselesi?" diye sordu.
Helin kafasını sallayarak, "Bilemiyorum Süveyda. Henüz bir karara varamadım." dedi.
"Anlamıyorum. Bu işi her şeyden çok istiyordun. Çok da ihtiyacın olduğunu söyledin. Noldu da vazgeçtin?"
"Vazgeçmedim sadece kararsızım."

Süveyda gözlerini Helinin gözlerine dikerek elini tuttu. "Neden kararsızsın? Partide bir şey mi oldu?"
"Aslında evet ama bunu sana anlatamam."

Süveyda Helinin ellerinden elini çekerek. Kollarını gögsüne bağladı. "Nedenmiş? Bana anlatacağın bir sır her zaman benimle güvendedir."
"Biliyorum onunla alakalı bir şey değil. Birinin özel hayatını ilgilendiriyor ve bunu sana anlatmam ne kadar doğru bilemiyorum."
"Birinin özel hayatı mı? İyi de bunun işle alakası ne? Cidden kafam çok karıştı. Lütfen anlatır mısın artık."

Helin ne kadar istemese de bu konuda fikir alabilmek için Süveydaya bunu anlatacaktı. Süveydaya güveni vardı ve ufak bir sırrı paylaşmanın büyük bir sorun yaratmayacağını düşündü.

Derin bir nefes aldıktan sonra, "Keremin babası annesini aldatıyor." dedi.
"Ne? Sorun bu mu? Peki bunun senle ne alakası var?
"Çünkü onu gördüm."
"Bir dakika bir dakika her şeyi baştan anlatır mısın?"

Helin gözlerini yere devirdi. "Partinin olduğu gün lavaboya gittim ya çıkarken bir odadan sesler duydum. Yabancı dide konuşyorlardı. Sonra da kadının çığlık sesini duyunca meraktan dayanamayıp odaya girdim. İkisi de çıplaktı. Adamın elinde de kırbaç vardı. Sonradan fark ettim ki odada gördüğüm adam Yıldırım beymiş."

Süveyda tuhaf bakışlarla Helini dinliyordu. "Öyle mi? İnanamıyorum. Bundan dolayı sen de iş teklifini kabul etmek istemiyorsun tabii."
"Aynen, beni gördü. Şimdi de bu işe girip bu meselenin açılmasını istemiyorum. Bir de bununla uğraşmak istemiyorum."

Süveyda önüne düşen kızıl saçını kulağının arkasına atarak, "Niye uğraşasın ki? sen gördüklerini saklamak istiyorsun zaten. Eminim Yıldırım bey de saklaman için uyarır sadece. Sen de peki diyip işine devam edersin."
"Evet ama tehdit falan da edebilir. Bu adamı tanımıyorum. Cidden hiç uğraşılacak bir şey değil."
"Anladım ama iş bulamıyorsun bu senin için çok iyi bir fırsattı."

Derken yüksek sesli bir şimşeğin çakmasıyla kızlar ürperdi. Hava bozmuştu. Bugün uzun zamandır ilk defa hava güneşliydi birden bire neden yine kararmıştı? Yağmur yağacak gibiydi. Helin yine fırtınanın kopmasından korktu.

Kızlar aceleyle masadan kalkıp içeri doğru yürüyeceklerdi ki yolda onlara doğru gelen birini gördüler. Helin rüzgardan kısılan gözlerini açarak karşıdan gelen kişiyi tanımaya çalıştı. Sanem mi? Evet gördüğü kişi Sanemdi.

Siyah MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin