10. Dolap

185 69 81
                                    

🌑 Yorumlarda iyi veya kötü tüm düşüncelerinizi belirtebilirseniz çok sevinirim.

🌑 Müzikle birlikte okumanızı tavsiye ederim.

Helin ile Süveydanın evden ayrılmasından sonra Sanem, Kaderin bedeninin yanından kalkarak odasının kapısı açtı. Merdivenlerden inerek aşağıya doğru baktı. Salonda kimse yoktu. Dışarı kapısını açtı ve etrafı dikkatlice gözetledi.

Süveyda ile Helinin gittiğinden ve etrafta kimsenin olmadığından emin olduktan sonra içeri girdi. "Çıkabilirsin!" diye bağırdı. Sanemin annesi banyodan çıktı.

Sanemin karşısında hazır ol pozisyonuna girdikten sonra, "Her şey tamam mı kraliçem? Umarım bir sorun oluşmamıştır." dedi. 

Sanem kötü bir kahkaya atarak, "Evet iyi bir iş başardık. Hem de hiçbir çaba sarf etmeden." dedi. Sanemin annesi de yere bakarak onunla birlikte güldü.

Sanem ona dönerek, "Sen burada bir süre bekle. Ben gidip geleceğim tekrar." dedi.
Sanemin annesi başını sallayarak, "Emredersiniz kraliçem. Bekliyorum." dedi.
Sanem merdivenlerden yukarı doğru ilerlerken tekrar arkasını döndü. "Etrafı gözetle! Sakın bir hata yapayım deme! Tek hatanda sonun gelir!"
Sanemin annesi, "Elbette efendim." diyerek söylenileni yapmaya koyuldu.

Sanem de merdivenleri çıkıp odasına ulaştı. Kaderin bedeni hala yerdeydi. Kıvırcık şaclarının arasından akan kan kurumuştu. Elini kıpırdatmaya başlamıştı. Bunu gören Sanem yine kötü bir kahkaha patlattı. "Zavallı Kader. Uyanmayı mı düşünüyorsun? Artık çok geç! Sonun geldi."

Kader, gözlerini açmaya çalışıyordu ama bir türlü açamıyordu. Kafasına yediği darbe onu çok sarsmıştı. Ne kadar istese de kalkamıyordu. Tek duyduğu Sanemin kötü gülüşüydü. Neler olduğunun bilincinde değildi.

Sanem, Kaderin bedeninden uzaklaşarak yatağına doğru yaklaştı. Yatağı kaldırdığı an yatağın altından odaya yeşil, parlak bir ışık dağıldı. Sanem eliyle yatağın altından bir şey aldı. Bu, yeşil ışığın kaynağıydı. Keskin ve sert bir cisimdi. Yemyeşil parlıyordu. Görüntüsü bir bıçağı andırıyordu ama bir taştı.

Elindeki keskin taşla Kaderin yerdeki bedenine doğru yaklaştı. Kader hala parmağını oynatıyor gözlerini açmaya çalışıyordu. Gözlerini hafifçe açtığında tek gördüğü Sanemin ışıkla birlikte parlayan yüzüydü.

Sanem, Kaderin kafasını eliyle kaldırdı. Son kez yüzüne baktı ve keskin cisimle Kaderin boynunu kesmeye başladı. Kaderin kesilen boynundan oluk oluk kan akıyordu. Kan, Sanemin eline yüzüne sıçrıyordu ama soğukkanlılığını koruyordu. Kadere karşı bir şey hissetmiyordu. Onun acı hissetmesi Sanemi etkilemiyordu. Bu yapması gereken bir şeydi ve o da yapıyordu.

Kader biraz çırpındıktan sonra çok geçmeden öldü. Şimdi yerler Kaderin kanıyla dolup taşmıştı. Kaderin cansız bedeninin önünden kalkan Sanem, bir bez alıp taşı iyice temizledi. Sonra da yatağın altındaki yerine özenle tekrardan yerleştirdi.

Kaderi gerçekten öldürmüştü artık. Çocukların sahte ölüme inanmaları çok işine yaramıştı. Bunu akıl ettiği için çok seviniyordu. Kimsenin de tekrardan Kaderin nabzını yoklamamasına şaşırmıştı. 'Panik anında bu insanlar ne yapacağını nasıl da şaşırıyorlar. Korkudan doğru dürüst düşünemiyorlar bile.' diye geçirdi içinden.

Şimdi yapması gereken son bir şey vardı. Kaderi olması gereken yere götürmek. Yatağın ve dolabın ortasında oturmak için bırakılan minderleri kaldırdı. Dolaba yaklaştı ve dolabı açtı. İçinde elbiseler duruyordu. Sanem, tüm elbiseleri çıkarıp yatağın üzerine attı. Kahverenkli ve biraz eski görünümlü dolabın içini tamamen boşaltmıştı.

Dolabın tam ortasında ince bir çizgi bulunuyordu. Sanem elini çizginin ortasına koyarak dolabı ortadan ikiye ayrılacak şekilde açtı. Dolap açıldığı gibi odayı rengarenk bir ışık kapladı. Bu bir geçitti. Geçitten sızan rengarenk ışık odayı kaplıyordu.

Sanem aynaya yaklaştı. Saçlarını düzeltti. Bir süre aynaya baktıktan sonra gözlerini yavaşça kapattı ve ellerini serbest bıraktı. Gözlerini yavaşça açtığında yemyeşil olan gözleri ateş kırmızısı rengine bürünmüştü. Sırtından ise yavaş yavaş ateş kırmızısı rengindeki kanatları çıkıyordu.

Sarı saçları, Kırmızı gözleri ve ateş kırmızısı rengindeki eşsiz kanatlarıyla çok görkemli ve güçlü gözüküyordu. Sanem bu halini daha çok seviyordu. Güç onun için her şeydi ve bu güçlü görüntüsü onu çok tatmin ediyordu. Kanatları tamamen çıktığında kanatlarını hafifçe oynattı. Canı yanmıştı.

"Ah! Uzun zamandır hereket etmiyorlar. Biraz hareket ettirmem lazım!" diyerek kanatlarını çırptı canı hala yanmaya devam ediyordu ama artık kanatları uçmasını sağlayacak çevikliğe kavuşmuştu. Geçitten geçmeye hazırdı. Kaderin cansız bedenine yaklaşıp, koynuna aldı ve dolaptaki geçite doğru yürüdü. Kanatlarını birbirine yaklaştırarak geçitten geçti.

Geçitten geçince kendi yuvasına dönmüştü. Geçit bu tarafta bir dağın tepesinden çıkıyordu. Geçitten çıktığı gibi uçmaya başlamıştı. Burada her zamanki gibi gökyüzünde kara bulutlar vardı. Yerlerde ise inanılmaz derecede uzun uzun ağaçlar, Öyle ki ağaçlar ve bulutlar arasında pek bir mesafe olduğu söylenemezdi. Rüzgar ise her zamanki gibi sertçe esmeye devam ediyordu.

Her şey koyu ve karanlık bir renkteydi. Sanem, uzun ağaçlar ve kara bulutların arasında Kaderin cansız bedeniyle birlikte uçuyordu. Uzun bir süre uçtuktan sonra yere inmeye hazırdı. Artık ormanı geride bırakmışlardı.

Yerde kara çimenlerin olduğu çitlerle kaplı boş bir arazi vardı. Arazinin ortasında özenle yapılmış geniş bir kuyu vardı. Oraya iniş yaptı. Kaderin cansız bedenini yere bıraktıktan sonra kuyunun demirden yapılmış ağır büyük kapağını kaldırmaya gitti.

Ağır demir kapakları tek eliyle kaldırmayı başarabiliyordu. Görünenden çok çok daha güçlüydü. Büyük kapakları açtıktan sonra Kaderin cansız bedenini yerden kaldırarak tekrar koynuna aldı ve kuyunun dibine doğru uçmaya başladı. Kuyunun dibi çok soğuktu.

Kuyunun dibine vardığında Kaderi kendisi için hazırlanmış, özel saklama alanına bıraktı. Betondan yapılmış gibi duran gri renkte dikdörtgen ve hafif yüksek bir zemini vardı. Etrafı ise özel bitkilerle çevriliydi. Bu özel bitkiler koyu kahverengi ve siyah rengindeydiler. Görüntüleri dünyadaki yılanları andırıyordu. Ucları sivri gövdeleri ise uclara göre daha kalındı. En önemli özellikleri ise hareket edebilmeleriydi.

Kaderi buraya bıraktığı an bitkiler yavaşça Kaderin cansız bedenini sarmaya başladı. Kaderin bedenini saran bu bitkiler, uzun süre cesedin çürümesini engelleyecekti. 

Sanem, Kaderi yerine bıraktıktan sonra mutlulukla kanatlarını çırpmaya başladı. Yavaş yavaş yükseliyordu. Kader ve Rehanın cansız bedenlerine son kez baktıktan sonra kuyudan çıkıp ağır demir kapakları tekrar kapattı.

🌑 Evett bölüm sonuna geldik. Böyle bir şey beklemiyordunuz de mi .d

🌑 Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

🌑 Sanemin amacı sizce ne olabilir?

Siyah MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin