4. Ev

370 135 53
                                    

Sanem en önde diğerleri arkasında Sanemin evine doğru yürüyorlardı. Bu sırada havada yine kara bulutlar dolaşıyor, hafif hafif de rüzgar esiyordu. Kerem rüzgardan dağılan saçlarını düzelterek, "Bu aralar şehirde hava baya bozuldu. Geçen günkü fırtına da neydi öyle!" dedi.

Kader onaylayarak, "Evet annem dedi ki kıyamet yaklaşıyormuş." dedi.

Helin alaycı bir şekilde güldü. "Her şeyi de kıyamete yoruyorlar artık! Alt tarafı bir fırtınaydı abartılacak bir durum değil."

Kader bakışlarıyla Helini inceledikten sonra bu cevap karşısında sessizliğini korudu.

Süveyda lafı alarak, "Evet bu aralar havalarda bir problem var gibi görünüyor." dedi.

Rüzgar şiddetini daha da arttırmıştı. Reha gözlerini eliyle kapatarak, "Ne zaman varacağız?" dedi.

Sanem rüzgara yakalandıkları için üzülmüştü arkasına dönerek, "Az kaldı birazdan yetişiriz." dedi.

Helin, "Bu kadar uzak olduğunu düşünmemiştim." dedi.

Sanem, "Uzak değil zaten. Alt tarafı biraz yürüdük. Bi dahakine arabayla gelirsin istersen" diyerek Heline doğru alaycı bir şekilde gülümsedi.

Helin de aynı şekilde alaycı bir gülümsemeyle, "Olur arabayla gelirim." dedi.

Sanem çocuklara dönerek, "Evim hemen ileride kimseye gelemeyeceği kadar uzak değil. değil mi?" diye sordu.

Gerçekten de ev çocuklardan hiçbirine aşırı derecede uzak değildi. O yüzden hepsi de yakın olduğunu ve gelebileceklerini söylediler. Sanem evinin buluşma noktası olmasını istediğinden dolayı bu duruma çok sevindi.

Biraz daha yürüdükten sonra karşılarına müstakil bir ev çıktı ev çok büyüktü. Evin önünde büyük bir bahçe vardı ama ekili pek bir şey yoktu. Bahçenin ortasında geçen taştan bir yol vardı. Sanem evi işaret ederek, "İşte evimiz tam da burası." dedi.

Evin demir bahçe kapısı açıktı. Bahçedeki yoldan ilerleyerek evin kapısına ulaştılar. Sanem kapıyı çaldı ve kapıyı annesi açtı. Karşısında çocukları gören anne, "Aa hoşgeldiniz çocuklar." diyerek onları içeri davet etti. Sanem onları annesiyle tanıştırdı.

Sanemin annesi kısa kızıl saçlı minyon tipli bir kadındı. Sanem ne derse yapacak gibi bir haldeydi. Sürekli Sanemin gözlerinin içine bakıyordu. Helin bu durumu garipsemişti ama sonrasında her şeyi fazla abarttığını düşünerek bu konuyu unuttu.

Ev iki katlıydı ve Sanemi odası ikinci kattaydı. Sanem, "Hadi gelin size odamı göstereyim" diyerek onları odasına götürdü. Merdivenleri çıktıktan sonra Sanemin odasının kapısı göründü. İkinci katta üç kapı vardı. Sanemin odası en kenardaki odaydı. Odaya yaklaşan Sanem kapıyı açıp arkadaşlarını içeri davet etti. Odada her şey düzenli olmasına rağmen o kadar çok eşya vardı ki dağınık bir görüntüye sahipti. Ortada bir yatak yatağın kenarında da eski, kahverengi bir dolap vardı. Yatak ile dolap arasındaki boşlukta oturmak için koyu renkli minderler bulunuyordu.

Sanem çocukları yatağın kenarındaki minderlerde oturttu. Aynaya bakıp rüzgardan biraz dağılmış olan, at kuyruğu, sarı saçlarını tarayıp düzelttiken sonra o da arkadaşlarının yanına oturdu. Odada çok sıcak bir ortam vardı. Herkes kendini rahat hissediyordu konuşmak, tanışmak, arkadaş olmak için hazırlardı.

Sanem söz alarak, "Tekrardan evime geldiğiniz için teşekkür ederim. Umarım burada güzel dostluklar kurabiliriz. Dediğim gibi burası bizim buluşma noktamız olursa ve her hafta buluşursak çok sevinirim. Dışarı çıkma fobim olduğunu söylemiştim. Zamanı gelince bunu daha detaylı anlatacağım. Umarım anlayış gösterirsiniz." diyerek arkadaşlarına doğru gülümsedi.

Reha sevecen bir ses tonuyla, "Tabii ki hiç sorun değil. Sen yeter ki iste ben gelirim." dedi. Reha gibi sert görünümlü birinin böyle sevecen konuşması şaşırtmıştı.

Kerem sözü alarak, "Evet benim için de sorun değil. Buraya zaten tanışmak için geldik birbirimizi tanıyınca birbirimizi daha iyi anlayacağımıza eminim." dedi

Sanem gülümseyerek, "Sevindim. Peki ilk kim kendini tanıtmak ister?" diye sordu.

Bu sorudan sonra odayı bir sessizlik kapladı. Çocuklar biraz çekinmişlerdi. Sanem cevap alamadı."Peki, ben aşağıdan bize atıştıracak bir şeyler getireyim o zamana kadar bir karar vermiş oluruz." diyerek odadan çıktı.

Sanemin gitmesiyle odadaki sessizlik sürdü. Herkes bugün ilk defa birbirini görmüştü ve ne konuşacaklarını bile bilmiyorlardı. Hiç tanımadıkları kimselere kendilerini anlatmaları zor geliyordu. Sanem gelene kadar sadece dışardaki yoğun rüzgar sesini dinlediler.

Sanem odaya elinde kek ve kahve ile gelmişti. Odayı çok güzel bir kek ile kahve kokusu sardı. Sanem herkese ikram ettikten sonra yerine oturdu.

Keki tadan Kader, "Sen mi yaptın abla?" diye sordu Saneme.
"Evet ben yaptım."
"Çok güzel olmuş eline sağlık. Çok da güzel kokuyor"
Sanem Kaderin keki beğenmesine sevinmişti. "Teşekkür ederim."

Helin dışında herkes tabaklarındaki kekleri tatmaya başlamıştı. Helin kekin tadını merak etmişti ama yeni tanıştığı birinin evindeki keki yemek istemiyordu. Sanem Helinin tabağına dokunmadığını fark edince "Merak etme içine zehir koymadım." dedi.
Helin sırıtarak, "Bunu bilemeyiz değil mi?" dedi.

Sanem bir süre duraksadıktan sonra Helinin önündeki tabakta duran keki eline alıp bir parça kopardı. Sonra Helinin gözlerinin içine bakarak keki ağzına attı.
"Şimdi güvenebilirsin belki?"

Ortam gerilmişti. Helin bir şey söylemedi ama tabağındaki keki yememekte kararlıydı.

Sanem, Helinin her şeye şüpheyle yaklaşan bu tavrından hiç hoşlanmamıştı. Olayı daha fazla büyütmek istemedi. Bir süre arkadaşlarını inceledikten sonra, "Kimse bir şeyler anlatma konusunda gönüllü değil galiba. Ben aslında burda birbirimizin sorunlarını dinlememizi, birbirimize bazı konularda yardımcı olmamızı ya da en azından birlikte bir şeyler yapmamızı istiyorum. Günlük hayatta hepimizin pek çok sorunu oluyor bazılarını kimseye anlatmıyoruz ya da anlatamıyoruz. Burada birbirimize anlatıp rahatlamamız, mektupta dediği gibi güzel ve sağlam dostluk ilişkileri kurmamızı istiyorum." dedi.

Helin, Sanemin henüz yeni tanıştığı kişilere karşı olan bu saf ve sevecen tavrını garip bulmuştu ama henüz kötü bir niyet algılamamıştı. Sadece Sanemin biraz aptal olduğunu düşünmeye başlamıştı. Kafasını Saneme çevirip, "Evet. İstersen sen bu dışarı çıkma fobinle başla. Güzel bir başlangıç olabilir." dedi.

Sanemin suratı asılmıştı. "Bunu anlatmak benim için çok zor ama madem kimse gönüllü değil anlatayım." dedi.

Sanem tam anlatmaya başlayacaktı ki Reha atılarak, "Ben gönüllüyüm. Ben anlatırım." dedi.

Bunu duyan Helin sinirlenmişti. Rehaya sert bir bakış attı. "Bekle! Sanem anlattıktan sonra sen de tanıtırsın kendini." dedi.

Sanem sevinçli bir şekilde, "Hiç önemli değil Reha istiyorsa o anlatsın ben başka bir zaman anlatırım. Acelem yok" dedi.

Helin, Sanemin anlatmayacağını anlamıştı. Sanemi hiç sevememişti ama onu ve hayatını her şeyden çok merak ediyordu. Rehanın buna engel olması onu sinirlendirmişti. 'Ne vardı biraz bekleseydin' diye içinden söyleniyordu.

Sanem ise çok büyük bir yükten kurtulmuş gibi sevinçliydi. Rehaya güler yüzle bakıyor ve onu, hikayesini anlatması için bekliyordu. Rehaya doğru döndü. "Reha bize kendi hayatını, kim olduğunu, bizimle paylaşmak istediğin sorunlarını anlat. Eminim bu sana kendini iyi hissetirecektir." dedi.

Reha da anlatmayı çok istiyordu şimdiye kadar kimseyle bu konular hakkında konuşmamıştı. Kimse de onu dinlemek istememişti zaten. Nerden başlayacağını bilemiyordu. Hayatı o kadar karmaşıktı ki...

🌑 Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.

Siyah MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin