16. Kayıp

85 27 35
                                    

Helin, gazetiyi alarak yatağında uzandı. Sayfaları çevirirken bir kayıp haberine denk geldi. Haberdeki resme bakınca şaşırdı. İlandaki kayıp Reha içindi. Helin Rehanın bu şehirden gittiğini düşünüyordu ama kayıptı. Sanem onun hakkında bilgi toplayacağım demişti. Yarın grupla buluşacaklardı. Acaba Sanem, Reha hakkında bir şeyler öğrenmiş miydi?

Helin merak içinde, içi içini yiyordu. Rehaya ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Daha fazla rahat edemedi. Hemen üstüne başına bir şeyler giyip aynaya bir bakış attıktan sonra aceleyle evden çıktı.

Elindeki gazeteyle Sanemlere doğru ilerliyordu. Bu sefer Sanemle teke tek konuşacaktı. Ona, bir şeyler bilip bilmediğini soracaktı. Hızlı adımlarla ilerliyordu.

Bir süre sonra Sanemlerin bahçe kapısına varmıştı. O da ne? Bahçe kapısı kilitliydi. Bahçe duvarında zil de yoktu. Bahçe kapısını geçemeden içeri giremiyordu çünkü bahçenin duvarları tellerle kaplıydı. Önceden bu teller yoktu yeni yapılmış olmalıydı.

Daha önce buluştukları zaman bu demir bahçe kapısı hep açık olurdu. Helin ne yapacağını bilemiyordu. Teller olmasaydı duvara tırmanmayı deneyebilirdi ama şu an geçmesi imkansız gibi görünüyordu.

Kapıdan uzaklaşıp karşıdan eve bakmaya çalıştı. Tüm perdeler kapalıydı. Evde değiller mi acaba diye düşündü. Bahçe kapısının önüne gelerek kapıya vurmaya başladı.

Gür bir sesle, "Sanem! Sanem!" diye seslendi.

Ses yoktu. Tekrar kapıdan uzaklaşıp eve baktı. Perde açılmıştı. Sanem pencerenin önündeydi. Elini havaya kaldırarak, "Sanem! Sanem!" diye seslendi. Sanem, pencereyi kapatıp. Perdeyi çekti.

Onu içeri alacak mıydı? Helin beklemeye koyuldu. Uzunca bir süre bekledi ama Sanem, kapıyı açmaya gelmedi.

Bu eve girmek imkansızdı. Bir süre daha seslendikten sonra vazgeçti. Eve giremeyecekti. Galiba yarını beklemesi gerekiyordu. Eve dönecekti.

Sinirli bir şekilde evine dönmek için yola koyuldu. Adımlarını sert bir şekilde atıyordu. Helin, Saneme çok sinirlenmişti. Onu gördüğünü ama otorite kurmak için onu bilerek içeri almadığını düşünüyordu. Ben istemediğim sürece buluşamayız demeye getiriyordu.

Helin Sanemin bu kadar otorite sahibi olmasından rahatsız olmuş ve kıskanmıştı. Sanemi başta çok aptal bir kız sanıyordu ama şimdi tam tersine kurnaz biri olduğunu düşünmeye başlıyordu.

Eve girip kapıyı sertçe vurdu. 'Her şey onun istediği gibi oluyor. O istemeden onunla buluşamayız. Beni içeri almadı ya şaka gibi! Bir insan nasıl bu kadar kendini beğenmiş olur!' diyerek kendi kendine söyleniyordu.

Onu gören anneannesi, "Ne oldu yine? Nereye gittin?" dedi.

Helin cevap vermeden odasına çekildi. Yatağına uzanarak gazetedeki Rehaya tekrar baktı. 'Neredesin acaba?' diye geçirdi içinden.

Sonraki gün erkenden uyanıp buluşmaya gitmek için hazırlandı. Bu sefer de onu içeri almayacak hali yoktu ya. Hızlı adımlarla evden çıkıp Sanemin evine ulaştı.

Evet, bahçe kapısı her buluşma günü olduğu gibi açıktı. Bahçe kapısını geçerek içeri girdi. Evin kapısına vardığında zile bastı. Sanemle hemen görüşmek istiyordu.

Kapı açıldı. Helin hışımla tam konuşacaktı ki kapıyı açanın Sanemin annesi olduğunu fark etti.
"Hoşgeldin. Sanem odasında"
"Hoşbuldum."

Helin eve girerek Sanemin odasına doğru ilerledi. Odanın kapısını yavaşca açtı. Sanem aynanın karşısında uzun sarı saçlarını tarıyordu. 'Aynaya bakmayı ne de çok seviyor. Kendini beğenmiş.' diyerek içinden geçirdi.

Yeşil gözlerini, Helinin siyah gözlerinin üzerine diken Sanem, "Hoşgeldin ama yine erken geldin!" dedi.
"Evet daha fazla dayanamadım. Kusura bakma."

Sanem saçlarını taramayı bırakıp topladı. Eliyle minderleri işaret ederek Heline oturmasını söyledi. Helin yavaşça yerine oturdu.

"Dün gece buradaydım ama beni içeri almadın!"

Sanem güldü. "İçeri almadım mı?"
"Evet. Almadın."

Sanem her zamanki alaycı gülümsemesiyle, "Seni gördüğümden eminsin yani?" dedi.
"Evet. Eminim. Gördün ve içeri almadın. Bilerek yapıyorsun."

Sanem derin bir nefes aldı. "Evet seni bilerek içeri almadım. Burası benim evim ve ben istemediğim sürece giremezsin. Yaptığın şey, öncelikle saygısızlık oluyor."

Helin, "Evet saygısızlık olabilir ama çok önemli bir konu hakkında konuşmam gerekiyordu. Bizim aramızdaki sır öyle basit bir şey değil. İletişim halinde olmamız lazım." dedi.
"Evet haklısın galiba ama evime sadece buluşma günleri davetlisin. Diğer günler değil. Çok önemli bir şey olursa mektup yolla okurum ve gerekeni yaparım."

Helin gözlerini devirerek, "Komik değil." dedi. Cebinden tuşlu telefonunu çıkardı. "Neden bir telefon kullanmıyorsun?" diye sordu.
"Şu anlık ihtiyaç duymuyorum. Hem o cihazlarla bu konu hakkında konuşmak tehlikeli."
"Biliyorum ama..."

Sanem Helinin sözünü keserek, "Neymiş peki önemli olan?" diye sordu.
"Reha!"
"Ne olmuş Rehaya?"

Helin elindeki gazeteyi göstererek, "Kayıp! Kaybolmuş. Nasıl olabilir?" dedi.
"Ne nasıl olabilir? Kayıp olduğunu öğrendim zaten. Bu da demek oluyor ki bu şehirden gitti."
"Gittiyse ailesi neden kayıp ilanı verdi?"
"Çünkü hatırlıyorsan kimsenin beni bulmasını istemiyorum demişti. Belli ki ailesinden gizli gitmiş. Bu da bizim çok işimize yarıyor. Şu an hiçbir tehdit yok."

Helin Rehanın dedikleri tam olarak hatırlamıyordu fakat bu tarz şeyler söylediğinin farkındaydı. Ailesinin onu bulmasını istemiyordu. "Peki nereye gitmiş olabilir?"
"Onu bilemem. Uzak bir yerlere gitmiş olabilir."
"Umarım gitmiştir. Şehirde şu an iki kayıp çocuk var. Bunun arkasındaki nedeni araştıracaklardır. Bence gitmesi o kadar da işimize yaramadı."

Sanem kendinden emin bir şekilde, "Herhangi bir kanıt yok. İstedikleri kadar araştırabilirler." dedi.
"Nasıl bu kadar korkusuz olabiliyorsun?"

Sanem fazla kendinden emin olmanın Helini şüphelendirdiğini fark etmişti. "Korkmuyor değilim. Çok korkuyorum ama şu an olumlu düşünmeye çalışıyorum. Herhangi bir kanıt bırakmadım. Daha fazla da bu konuda düşünüp kendimi yormak istemiyorum. Lütfen sen de öyle yap."

Helin iç çekerek, "Peki" dedi.

Zil çalmıştı.
Sanem, "Biri geldi galiba. Ben aşağıya inip hemen geliyorum." diyerek odadan çıktı.

Helin, Sanemin odadan çıkmasını fırsat bilerek masaya doğru ilerleyip eşyaları kontrol etmeye başladı. Gerekli gereksiz her şey vardı. Helin bir anlam veremedi. Sanemin odasında tuhaf olan bir şeyler yoktu. Tekrar tüm odayı gözüyle süzdü.

Birden dolabın yanında hareket eden bir şey olduğunu fark etti. Evet, bu geçen gün lavaboda gördüğü pembe böcekti. Helin, yavaşça yanına yaklaşarak böceği incelemeye koyuldu. Normal sıradan bir böcek gibi görünüyordu ama parlak pembe rengi eşsizdi. Eline almak için yaklaştığında, böcek tekrar uçtu.

Helin sinirlenmişti. Bu böceği yakalamak imkansızdı. Biri ona biraz yaklaşınca bunu rahatlıkla fark edip uçuyordu. Böceğin dolaptan çıkmış olabileceğini düşündü. Yavaşça dolaba doğru yaklaşıp dolabı açtı. İçinde, sadece Sanemin kıyafetleri vardı. Kıyafetleri kurcalamaya başladı. Rengarenk olan kıyafetleri biraz silkeledi ama böcek ya da başka bir şey göremedi.

Yaptığının yanlış bir şey olduğunun farkındaydı ama merak duygusuna yenik düşüyordu. Dolabı ve kıyafetleri iyice kurcalamasına rağmen bir şey bulamadı. Tam dolabın kapağını kapatacakken içeri Süveyda girdi.

🌑 Bölümü nasıl buldunuz?

🌑 Yıldızlara dokunmayı unutmayın ✨

Siyah MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin