XII. • ● Yenilgi.

596 37 4
                                    

۰ • ●

Arduvaz grisi perdelerin arasından sızan güneş ışığına gözlerini kısarak baktı. Bordo renkli kabarık elbisesinin uç kısımları, özel Fransız dantelleri ile bezeliydi. İncecik belini ortaya çıkartan elbisesinin omuzları vatkalıydı ve zengin kumaşı kollarına bir sarmaşık misali uzanmıştı.

Bir elini şişkin olan karnına yasladı, hamileydi. Karnının içinde doğmayı bekleyen bir kız çocuğu vardı. Onunla her gün saatlerce konuşuyor ve doğduğunda yapacakları hayallerden bahis ediyordu. Anne olacak olmanın heyecanıyla uyuyor ve her sabah sevdiği adam ile uyanmanın tarifsiz mutluluğunu yaşıyordu. Eliyle yavaşça karnını okşadı ve gülümsedi.

"Benim güzel kızım, ne zaman doğacaksın acaba?"

"Ah benim güzel karım delirmiş olamaz değil mi?" Bir ses duyuldu. Ardından kadın, suratındaki gülümsemeye engel olamadı. Dişleri dümdüz ve bembeyazdı. Kırmızı dolgun dudakları bir ip misali gerildi ve gözlerini kısarak gülümsedi. Saçları kahverengiydi, omuzlarından aşağıya bukleler halinde uzanan... Gözleri de saçlarına eşlik edercesine kahverengiydi, sevdiği adamı gördüğünde her defasında koyulaşan...

"Henüz değil. Ayrıca, sen nereden çıktın? Bu kadar erken gelmezsin diye düşünmüştüm." Kadın, elini ona doğru gelen adama uzattı.

Adam genç ve yakışıklıydı. Üzerine giyindiği krem renkli takımının cebine ellerini sokmuş, kahverengi saçlarını geriye özenle taramış, buz mavisi bakışlarını sevdiği kadının üzerine dikmişti.

"Nyxie, tatlım... Her zamanki gibi çok güzel ve cezbedicisin. Merak ediyorum da..." Adam, ona uzanan elleri tuttu ve nazikçe bir öpücük kondurdu. Ardından onu kendisine doğru çekti ve etrafında bir tur döndürdü. "Hamileyken bile bu kadar güzelsen, anne olduğunda nasıl bir şeye dönüşeceksin?"

"Hey, hey..." Nyxie, neşeyle kıkırdadı. "Bebek düşecek."

"Endişelenme... Oradan çıkmaya niyetinin olduğunu sanmıyorum."

Adam güldü, kadının yüzündeki güzel gülümsemeye eşlik edercesine. Onu davet eden dudaklarına bir öpücük kondurdu ve sevdiği kadından yükselen vanilya kokusu ile adeta mest oldu.

Nyxie, dudaklarını dudaklarına değdirdiğinde sanki zehirli bir öpücük almış gibi kaşlarını çatmış ve bir adım geriye gitmişti. Bu kokuyu tanıyordu ve her defasında midesini bulandırıyordu. "Kan kokuyorsun." dedi tiksinir gibi. "Yine mi bir insandan beslendin?"

Adam kaşlarını çattı fakat kızdığı için değil, şaşırdığı içindi. "Yorucu bir gündü ve acıkmıştım. Doğam gereği bunu yapıyor olmamın normal olduğunu düşünüyorum Nyxie. Biliyorsun ki ben bir vampirim."

"Ama insanlardan beslenmeyeceğine söz vermiştin." Nyxie'nin yüzünde şimdi hayal kırıklığının nükteleri gizliydi.

"Seninle artık bunları aştığımızı düşünüyorum Nyxie." Adam ileriye doğru elini uzattı fakat kadın, ellerini ondan çekti.

"Bizim bir kızımız olacak ve o da bir insan. Ona da mı zarar vereceksin?"

"Saçmalama, neden kızıma zarar vereyim?"

"Sana inanmıyorum!"

"Nyxie, yapma tatlım. Buraya gel." Adam her ne kadar öne atılsa da kadın ısrarla geriye çekilmiş ve sonunda yatağın üzerine düşmüştü.

"Bana dokunma!"

Adam bir süre öylece kalakaldı. Kahverengi bukleli saçların mor ipek yatak örtüsünün üzerine serilişini izledi. Ardından narin boynunu gözler önüne seren ve korkuyla titreyen o kadını gördü. Yutkundu ve gözlerini kapattı.

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin