XXXVI. • ● İhanet.

67 30 20
                                    

۰ • ●

Craly, elleri arasında tuttuğu kağıdı öfkeyle sıktı ve kağıdın buruşmasına izin verdi. Ardından kağıt, çözülmüş ve donmuş parmaklar arasından intihar edercesine siyah botlarının yanına düştü ve kırgın bir şekilde yere serildi. Bu sayfa, yıllar önce Loxias Won'un siyah mürekkebiyle kaleme alınan yazıların bulunduğu defterden kopartılan bir sayfaydı.

Bir diğer deyişle, Alexi'nin alevler arasına attığı o deftere ait bir sayfa...

Yazısında kandırıldığını ve Syroka'nın acımasız oyununa karşı yenildiğini söylüyordu. Buna karşılık köklü bir intikam alacağını ve bunu onun yanına bırakmayacağını da öyle. 

Craly derin bir nefes aldı, akabinde Saymora başını öne eğdi ve kollarını iki yana açtı.

"Senin için üzgünüm, gerçekten."

"Kes sesini!" 

Craly nihayet sesini bulabilmişti. Titreyen dudaklarının arasından dökülen tiz cümleler, kırıcıydı. Kan kırmızısı gözleri, kadının gözlerini bulduğunda, dolu dolu olduğunu fark etti. Saymora, onun duyguları olabildiğini ve ağlayabildiğini yeni fark etmişti.

Korkuyla geri çekilmek yerine ona doğru ilerledi ve kan damlasının yer edindiği bileğini tuttu ve kan damlasının usulca üzerinden silinmesini izledi. Bu çok acımasızcaydı fakat Saymora bunu yapmak zorundaydı.

"Eğer olacakları bilseydim, sana yardım ederdim. En azından etmeye çalışırdım fakat beni dinlemezdin. Seni uyardım, o bir cadı. Korkunç bir cadı." Saymora başını hayır anlamında iki yana salladı. "Baban ile aynı kaderi paylaştığın için gerçekten üzgünüm."

Craly, bileğini ondan çekti ve geriye doğru sendeledi. Yaşadığı korkunç baş dönmesine, korkunç bir baş ağrısı eklenmişti. Ağrılarını durdurabilmek için parmaklarını saçlarından geçirdi ve diplerinden kopartırcasına çekiştirdi. Kendisini kandırılmış hissediyordu, ihanete uğramış ve ihanetin tüm bıçakları birer birer kalbine saplanmış gibi. Babasına kavuşacaktı ve hepsine bir adım kalmıştı fakat bu kadar kısa süre kalmışken, bu kadar zamandır kandırıldığını öğrenmesi onu yerle bir etmişti.

Babasının yazdığı satırlar, zihninde bir tilki edasıyla dolaşıyordu. Syroka tarafından kandırıldığı gibi o da yıllar önce kandırılmıştı. Öfkesini yönlendirmeye ve sakin kalmaya çalıştı fakat başaramadı. Duyguları yeniden aktifleşmişti fakat bu sefer öfke dolarak.

Gözleri bir atmaca edasıyla ileriye takıldı. Bar tezgahında yaslı duran kırmızı işlemeli kabzası bulunan hançeri son anda fark etmişti. Doğaüstü yaratıkları öldürmesiyle bilinen büyülü hançer oradaydı ve Craly, ölüme bir adım daha yakındı. Her şeyi bitirmenin daha uygun olduğunu düşündü, bu acıyla yaşaması imkansızdı. Tam ileriye doğru atılacaktı ki Saymora ondan önce davranmıştı. Kabzası kırmızı işlemeli hançeri eline aldı ve kendisine doğrulttu.

"Kendine zarar verme!" diye bağırdı Saymora. "Bunu yapamazsın, buna izin veremem."

"Sana ne yapacağımı sormadım!" Craly ileriye doğru atıldı. Bu şekilde yaşamak, onun için yaşamak olarak adlandırılmayacaktı bile. Yalnızca nefes alıp verecek ve bu güçsüzlüğüyle birilerinin piyonu olacaktı. Eski halinden eser kalmamıştı, Alexi bile onu geri alamazdı. 

Artık devam etmek istemiyordu, her şeyi bitirmeye odaklandı.

"Hayır." diye bağırdı Saymora. "Buna izin veremem!"

"Phoenes'i öldürdüm." dedi Craly, gözyaşları yüzünden etraf buğulanmıştı. "Hem de hiç acımadan, şah damarını parçaladım. Biliyor musun? Çok zevkliydi. Yine olsa yine yapardım."

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin