XXIV. • ● Vanessa Renfred.

537 33 54
                                    

۰ • ●

Ahşap oymaların bulunduğu duvarların üzerinde sergilenen tablodaki resme, kaşlarını çatarak baktı. Bu gerçekten epeyce vakit ayrılmış nadide bir eser olmalıydı.

"Şeytanın Gizli evi."

Alexi'nin dikkatini duyduğu ses adeta ikiye bölmüştü. Bakışlarını omzunun gerisine, sesin geldiği yöne çevirdi. Üzerinde krem renkli saten bir elbisesi bulunan kadın, içi şampanya dolu kadehini havaya kaldırmış ve gülümsüyordu. Siyah saçları beline kadar dümdüz iniyor, süt gibi beyaz teni adeta bir ay misali parlıyordu. Dolgun pembe dudakları, çıkık elmacık kemikleri ve tüm erkekleri baştan çıkartacak o güzel göğüsleri.

Adeta bir mücevher edasıyla, ahşap renkli ve altın yaldızları bulunan zengin kapının önünde dururken, bir anda yaslandığı yerden doğrulmuş ve Alexi'nin yanına gelmişti. Ayağına giyindiği sivri topuklu stilettolarını zemine sertçe basıyor ve odada tok bir ses yaratıyordu.

"Baktığınız tablonun adı Şeytanın Gizli evi. Ona bu ismi vermek için uzunca bir süre düşünmüştüm. Hatta birkaç arkadaşıma da danıştım denilebilir. Sonra Tanrı'dan yardım almaya karar verdim ve bir gece gökyüzünü izledim. Tanrı'dan korkan şeytanın nereye saklanabileceğini düşündüm. Bu uçsuz bucaksız karanlığın hangi kuytu köşesine saklanabilirdi? Düşündüm düşündüm ve sonra buldum. Karanlığa görünmez bir ev çizmem gerekiyordu. Önce o evi çizdim, sonra o evi gizledim ve sonra tablomun ismini bulmuş oldum." uzun siyah tırnaklarını, tuvalin üzerinde gezdirdi. "Bu resmi yaparken gökyüzünden ilham almıştım ve kendini hepimizden gizleyen şeytandan. Gökyüzünün sonsuz genişliği ve kara deliğin cezbedici gizemi... Siyahı sever misiniz?"

Alexi, onu yanıtladı.

"Elbette, kendisi tüm renklerin atasıdır."

"Bir renk olsaydım, siyah olmayı tercih ederdim." Kadın, önüne döndü. "Kendimi siyahın koyuluğuna gizler, böylelikle herkeslerden kaçabilirdim. Yeryüzünü değil, gökyüzünü tercih ederdim. Bulutların arkasını... Kimsenin beni göremeyeceğine emin olduğum bir yere evimi inşa ederdim. Yeryüzünden yukarıya her baktıklarında, aslında benimle göz göze gelirlerdi ama benimle bakıştıklarını asla bilmezlerdi. Bu hikâyeden yola çıkarak böyle bir şey tasarladım."

"Siyahı her ne kadar sevsem de koyuluğuna sığınmak benim görüşümde acizlikten ibarettir. Zaten yeteri kadar güçlüysen, neden bir rengin ışık almayan taraflarına sığınasın ki? Görünmez ol ve tüm renkler sana sığınsın."

"Güzel bir bakış açısıymış." Kadın gülümsedi, ardından tırnağıyla ev gibi duran yeri işaret etti. "Ve burası da bahsettiğim yer. Tablonun kalbi, şeytanın gizli evi."

Alexi, gözlerini yeniden tabloya çevirdi. Oldukça geniş bir tuvalin üzerine, simsiyah bir gökyüzü resmedilmişti. Adeta bir fırça darbelerini andıran ve siyahın üzerinde ustalıkla parlayan beyaz renkli yıldızların arkasında, silik fakat göze çarpan mavi bir kubbe belirtilmişti. Etrafında bulutlar dönüyor ve bulutların üzerinde oturan bir melek, saçlarını yeryüzüne sarkıtıyordu.

"Şeytanın gökyüzünde yaşadığını hayal etmişsiniz ve bunu oldukça başarıyla resmetmişsiniz. Merak ediyorum da... Buradaki tüm tablolar size mi ait?"

Kadın, göz ucuyla salonu taradı ve kadehinden yavaşça bir yudum aldı. "Birkaçı bana, birkaçı kardeşim Nathaniel'e ait. Kendisi benim kadar olamasa da başarılı bir ressam sayılır. Babam özellikle eve gelen misafirleri ilk bu odada ağırlar ve çizdiğimiz resimleri onların beğenisine sunar. Nathaniel, genellikle kapı aralığından bizi izler ve hangimizin tablosunun daha çok beğenileceğine kulak kesilir." kıkırdadı. "Pekala bunu çocukken çok yapardık fakat bir yetişkin olmasına rağmen, durumun hala aynı olduğu bir gerçek."

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin