XXVI. • ● Zehir.

632 33 43
                                    

۰ • ●

Elinde tuttuğu ince uzun belli kadehi önünde duran kalabalığı umursamadan masasına bıraktığında, buz mavisi gözler bir harita yolu çizercesine turkuaz rengi gözlere çevrildi. Sanki o an aralarında korkunç bir çekim oluştu ve Tanrı'nın yarattığı bir şimşek, gökyüzünde heyecanla patlamış gibiydi. Büyük çaplı bir gürültü koptu fakat kimse bunu duymadı.

Uzun kirpiklerinin ardından attığı bakışla onu baştan aşağıya inceledi. Boyu uzundu ve omuzları genişti. Oldukça kalıplı bir adamdı ve turkuaz rengi gözleri adeta baştan çıkarıcıydı. Onu çıplak bir şekilde ve tüm uzuvlarının, kendi uzuvlarıyla birleşmiş halini düşündü. Ardından içindeki şeytan oldukça seksi bir şekilde kahkaha attı.

"Bu bir teklif mi?"

Skarlett, göz ucuyla masasına koyulan kadehe baktı. 

Alexi, onu yanıtladı.

"Ne gibi bir teklif olarak algıladığınıza bağlı."

Skarlett, bu kaçamak cevaptan hoşlanmışçasına gülümsemiş ve yalnızca bir el hareketiyle çevresindeki kalabalığı dağıtmıştı.

"Bir balo gecesinde, yalnız ve bekar bir kadının masasına içi dolu içki kadehi bırakmak, geceyi seninle geçirmek istiyorum anlamına gelir. Eğer kadehin içi boşsa bu beni öldürmek istediğin anlamına gelir, bu yüzden hiçbir masada boş kadeh bulunamaz. Yoksa, bunu bilmiyor muydunuz Bay..."

"Lander." diye ekledi, Alexi. "İsmim Alexi Lander ve kuralların bu denli saçma olduğunu ayrıca gece teklifinin bu kadar kolay yapıldığını bilmiyordum. Neyse ki siz yalnız bir kadın değildiniz." Alexi, daha demin olan kalabalığı gösterircesine etrafında bir daire çizdi.

Skarlett, bu cevap karşısında gülümsedi ve önüne doldurulan kadehten bir yudum aldı. "Zekice bir cevaptı, beklediğimin karşılığını almak beni tatmin etti açıkçası. Namınızı duyduğum bir beyefendisiniz fakat bu kadar göz doyurucu olduğunuzu görmek beni biraz şaşırttı doğrusu. Anlatılanların ışığında, ben daha korkunç bir siluet bekliyordum."

Alexi omuzlarını gururla kaldırdı.

"Sizden de Şeytan figürü olarak bahsedildi fakat Şeytanın bu kadar güzel olabileceğini zannetmiyorum." Kadehini Skarlett'in kadehiyle tokuşturdu ve içinden bir yudum daha aldı.

۰ • ●

 Gecenin ilerleyen saatlerinde sohbet gittikçe ilerliyor ve Sage, esrarengiz bir edayla onları izliyordu...

"Loxias Won." dedi Alexi kadehini havaya kaldırdığında, "Cehennemdeki zebanilere anlatacak çok hikayesi olduğuna eminim."

"Sizden bir öncekinden daha güçlü olabilmek için bir öncekini yenmeniz, onunla savaşmanız gerekir. Bunu biliyor muydunuz?"

Alexi bakışlarını ona çevirdiğinde yüzünde silik bir ifade vardı.

"Onunla olan savaşımı henüz bitirmiş değilim ama bu güçlü olmadığım ve yenilgiye uğrayacağım anlamına gelmiyor."

Skarlett, bu kibir karşısında yalnızca alaycı bir şekilde gülümsemekle yetinmişti.

"Umarım bir gün savaştığınız kişiliğe dönüşmezsiniz."

"Loxias Won'a dönüşmek ve onun kadar zalim olmak mı?" Alexi, başını hayır anlamında iki yana salladı. "Güç konusunda ondan daha yüksek olabilirim fakat zalim olacağımı sanmıyorum."

"Kral olmak zalimliği de beraberinde getirir. Yeteri kadar kurban vermezsen, korkusuz olamazsın. Korkusuz olamazsan, Kral da olamazsın."

Skarlett, son sözlerini adeta içindeki şeytan ile beraber söyler gibiydi. Alexi ona göz ucuyla baktı ve "Her şeyin farkındayım." dedi. "Kim olduğunun ve neler yaptığının da öyle. Bir şeytandan daha fazlası olduğun çok açık."

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin