XX. • ● Öp beni.

653 36 31
                                    

۰ • ●

Gözlerinin önüne düşen ışığa karşı oldukça duyarlıydı.

Yatağından doğrulduğunda duyduğu sesler gittikçe netleşiyor, bulanık olan her şey yerini netliğe bırakıyordu. Bedenine baktı, olduğundan fazlaca zayıflamıştı. Üzerinde siyah saten bir gecelik vardı, saçları ise her zamanki gibi salıktı. Yataktan doğrulduğunda beline bir kramp girmiş gibi hissetmişti. Hatta tüm kemikleri kırılıyor gibiydi.

Uzun süre kan ile beslenmemiş olmanın kötü yan etkilerinden yalnızca ilkiydi. İkincisi ise, gittikçe çirkinleşen bir vücut ve görünüm. Kendisi için ayrılan mini buzluktaki kan ünitelerini çıkarttı ve neredeyse dördüncüsünü içiyorken, kapı ardına kadar açıldı.

Randy, adeta çocuklar gibi şendi.

"İnanamıyorum, dönmüşsün!"

Craly'nin dibine kadar geldi ve onu belinden kaldırıp etrafında birkaç tur döndürdü. Craly, anlık şaşkınlıkla tepki veremese de onu durdurmayı başarabilmişti.

"Hey biraz sakin ol Ran. Başımı döndürdün."

"Ne kadar süredir bu anı beklediğimizi bilemezsin!" Randy, üzerine giyindiği gri bluzu ve gri pantolonu ile her zamanki gibi şıktı. Gelişigüzel topladığı saçlarından birkaç tutam ısrarla yerinden çıkmışlardı. Gözlerinde her zamanki çocuksu neşe ve güzel parlak bir gülümseme vardı.

"Ne kadar süredir uyuyordum?"

"Toplamda on altı gündür."

Craly, Randy'nin omzunun gerisinde, sesin geldiği yöne baktı. "On yedinci gününde gözlerini açmış olman gerçekten mucize."

Sesin sahibi, Alexi Lander'dan başkası değildi. Üzerinde koyu kahve bir gömlek vardı. Ona eşlik eden siyah bir pantolon. Saçlarını salık bırakmış, yorgun bir edayla kapıda dikiliyordu.

"O kadar süre olduğunu bilmiyordum. Fark etmiş olmanız tuhaf."

"Bize müsaade et, Randy." 

Alexi, Randy'e sadece göz ucuyla emir vermişti. Randy her ne kadar ayrılmak istemese de Alexi'nin emrine biat etmiş ve odadan çıkmıştı.

Craly, ona doğru gelen adama baktı. Ardından boşaltılmış kan ünitesini gelişigüzel odasının bir köşesine fırlattı.

"Ne o, ahkam kesmeye mi geldin?"

Alexi onu cevaplamadı ve bir adım attı.

"Yoksa hesap sormaya mı? Ne yaptığımı anlatmayacağım, boşuna çeneni yorma."

Alexi onu yine cevaplamamıştı büyükçe bir adım daha attı, artık aralarındaki mesafe gittikçe kapanıyordu.

"Hani hiçbir şartta ve koşulda umurunda değildim ya, bana ne olduğu da seni çok ilgilendirmiyor-" dediği sırada Alexi, onu adeta susturmuştu. Kollarını onun bedenine sarmış ve sanki onu içine hapsetmek istercesine sıkı sıkı sarmıştı. 

Craly şaşkınlığını gizleyememiş ve gözlerini kısarak ona bakmıştı. Alexi onu omzundan öptü, ardından boynundan. Teninin kokusunu ısrarla içine çekmek ister gibiydi. Eğer Craly'e uyguladığı gücü bir insan üzerinde uygulasaydı, muhtemelen tüm kemikleri kırılabilirdi.

"Neden kaçmayı tercih ettin?"

Alexi'nin buğulu sesi onu duraksatmış ve odanın duvarına yansıyan ışığa bakmıştı.

"Kaçmadım." dedi, boğuk bir ses ile. Ardından Alexi onu yavaşça bıraktı ve iki rengi seviştiren o gözler buluştu. Hiç kaçmış olarak düşünmemişti bu gidişini. Haklı bir gidiş olarak görmüştü her zaman. Elinde olsaydı yalnızca geçmiş zamanda kalabilirdi fakat bu mümkün değildi.

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin