XXXVIII • ● Yanlış tercih.

66 33 31
                                    

۰ • ●

Krem rengi paltosunun üzeri adeta onun kanına bulanmış gibiydi. Turkuaz rengi delici gözleri yanındaki adamı bulduğunda, kollarında tuttuğu kadını göğsüne bastırdı ve o adamın etrafı koruması için muhafızları önden gönderişini izledi.

Adeta bir konvoy edasıyla etrafını çerçeveleyen siyah giyimli muhafızlar, gece görüşüne açık düşmanlara karşı bile tetikte gibilerdi. Alexi, önünde açılan kapıların eşiğinden geçti ve omzunun gerisinden Rumelige'e seslendi.

"Martin'e haber verdin mi?"

"Kendisinin haberi var." dedi Rumelige, son anda kendisine çarpmak için hırslanan siyah renkli bahçe demirini yakaladı ve onun için tuttu. Ardından Alexi, bu eşikten de geçti ve muhafızları ardında bıraktı. 

Tam bir yıl önce kendi ayaklarıyla çıktığı bu malikâneye, Alexi'nin kollarında yeniden geri dönüyordu fakat bundan habersizdi. Sabahın ilk ışıklarını kucaklayan ağaçların gölgesinde kalan Martin, kapının eşiğinde belirmişti. Üzerinde sarımtırak bir gömlek vardı ve siyah çerçeveli gözlükleri. Elinde tuttuğu ahşap rengini andıran kalın ansiklopedisi ve her ihtimale karşı kendini savunabilmesi için kazığı cebindeydi.

"Hoş geldiniz Alexi Sama."

Yüzü, aynı gökyüzü kadar solgun ve soğuktu. Alexi, onu başıyla selamladı ve alelacele Bayan Victoria'yı sordu. Bayan Victoria, sanki kendisine seslenildiğini anlamış gibi kapıda belirmiş, ellerini önünde birleştirmişti.

"Benden isteyecekleriniz olur diye buradaydım."

"Harikasın Victoria." dedi Alexi, "Odamı hazırlattın mı?"

"Elbette, siz gelmeden önce hazırlanmıştı. Bayan Won'un odası da öyle."

"Şimdilik benimle kalacak." dedi Alexi, kapalı olan gözleri ve biçimli dudaklarıyla bilinci kapalı uyuyan kadının yüzüne bakarken, yalnızca kendisinin duyabileceği bir sessizlikte. 

"Teşekkürler Victoria. Martin, benimle gel. Rumelige, sen de mahzen ile ilgilen."

"Elbette." dedi Rumelige.

"Geliyorum." demişti Martin.

۰ • ●

Etraf sessizdi... 

Tüm vampirler, gün ağarmadan önce uyanmaya karşıydı. Yalnızca Randy geceleri sabah eder, sabahları ise geceye kadar uyurdu. Bir gece yarısı koyu karanlığın arasından Craly'nin çıkıp geleceğini düşünürdü. Bazen oynayan çalılıkların arasında saklanmış olabileceğini, bazen ise çatıdan atlayıp içeri gelebileceğini... Jose ile birlikte kadeh tokuşturdukları bir akşam Jose ona, Craly'e aşık olup olmadığını sorduğunda, Randy bu soruyu yanıtsız bırakacağını söylemişti.

Jose, "Üzgünüm ama bu bilinçsizce yapabileceğin en büyük hata olur." dediğinde, Randy yalnızca bakışlarını kaçırmıştı.

"Frost onun geri döneceğini söyledi."

"Frost yalan söylemeyi iyi becerir."

"Hey seni duyuyorum, ahmak!"

"Öyle mi? Bunun farkındaydım!" Jose, neşeyle kahkaha atmış ve ona doğru uzanan Frost'un kadehine, kadehini tokuşturmuştu. Hepsi bir anda sustu ve kısa bir sessizlik oldu. Ardından Jose, arkadaş canlısı bir edayla Randy'nin omzunu sıktı.

"Bazen Risus'u çok özlüyorum. Onu ve dostluğunu... Ama o öldü, biliyorum ki bir daha asla gelemez. Sen şanslısın ki Craly ölmedi dostum, bir gün mutlaka gelecektir."

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin