XXXIX. • ● Geçmiş.

54 33 22
                                    

۰ • ●

GEÇMİŞ

"Onu getirdiniz mi?"

"Evet, odanızda Loxias Sama."

"Güzel." dedi Loxias, ardından bir eliyle çenesini sıvazladı. Henüz sabah saatleriydi ve güneş yeryüzüne yeni doğmuştu. Bordo rengi sarı yaldızlı duvarların arasında gizlenen odada bekleyen çocuk, heyecanlıydı fakat bir o kadar korkusuzdu. Öldürüleceğini hissetmişti, boynuna inecek o giyotinin ipi sanki birazdan çekilecekti.

Korkusuz turkuaz rengi bakışlarıyla etrafını süzdü ve odanın köşesine konumlandırılan aynada, kendi gözleriyle bakışları kesişti. Kendisine baktı. Kırmızı, yeni uzamaya başlayan saçları omuzlarına uzanıyordu. Üzerinde kirlenmiş gri bir gömleği ve siyah pantolonu vardı. Buradaki kişilere göre oldukça kirli ve bakımsızdı. Annesini ve ablasını daha yeni kaybetmişti ve bunun acısı, göğsündeki koca boşluğun yegane sebebiydi.

Burada kalmaması gerektiğini hissetti ve çıkmak istedi fakat artık çok geçti.

Loxias Won, sarımtırak pelerinini omuzlarına örtmüş, bir seksen boylarında oldukça yakışıklı bir adamdı. Kahverengi saçları omuzlarına uzanıyor ve buz mavisi gözleri onu korkutucu gösteriyordu. Gücü yadsınamazdı, cesurluğu da öyle... Herkes ondan öylesine çekinirdi ki dünyadaki bütün ırklar, onun adı geçtiği her yerde korkuyla titrerdi. 

Adından "Zalim Kral." olarak söz ettirir, yalnızca bulunduğu malikânede değil tüm vampirler aleminin kurucusu ve başkanı olarak bilinirdi. Aynı zamanda insanları katletmek ile ünlü, ırkları birbirlerine karıştırıp deney yapmasıyla meşhurdu.

Buz mavisi gözleri muhafızlarından birini buldu ve kapıyı açmalarını emretti. Tam o esnada bir çocuk sesi, tüm koridorda yankılandı.

"Babacığım!" son harfini uzatarak bağıran bu çocuk, bir kız çocuğuydu ve adı Craly Won'du. Annesi Nyxie Won öldüğünden beri ona Loxias bakıyor ve her ona bakışında Nyxie'yi hatırlıyordu. Onu kendi elleriyle öldürdüğü anı ve onun sarsılamaz çığlıklarını. Ne kadar fazla kişiyi öldürürse öldürsün, kimse Nyxie'nin attığı o son çığlığını, zihninde bastıramıyordu.

"Neden getirdiniz onu?" diye bağırdı Loxias fakat Craly bunu duymadı.

Henüz altı yaşındaydı ve kendisine oldukça büyük gelen kabarık pembe tülleri bulunan prenses elbisesiyle koşarak ilerliyordu. Elinde tuttuğu incili değneğini havada sallamış ve "Seni çok özledim, bu yüzden sihir yapıp yanına geldim!" diye çığırmıştı.

Loxias, sıkıntıyla iç geçirdi ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.

"Ben de seni çok özledim küçük prensesim." Craly'nin boyuna eğildi ve onun kahverengi kısa saçlarını usulca sevdi. "Sihir yapmayı sana kim öğretti, söyle bakalım?"

"Lyria tabii ki!"

Lyria, Craly'nin annesinden sonra kendisiyle ilgilenmesi için tutulan bakıcısıydı ve Loxias Won tarafından görevlendirilmişti. Soluk yeşil gözleri ve soluk siyah saçları vardı. Üzerinde her zaman beyaz renkli bir elbisesi vardı ve hep kapalı yaka giyinirdi. Tenindeki yaraları kimselere göstermek istemezdi. Bu yaralar, bir zamanlar vampirler tarafından açılmıştı. Fakat Loxias, kızıyla ilgilendiği sürece onu koruyacağına dair söz vermişti.

Loxias Won, Lyria'ya "Ona sahip çıkamadın mı?"  der gibi kesik bir bakış attığında, genç kadın korkuyla yerine sindi ve Craly'i omuzundan çekiştirdi.

"Artık gidelim mi ne dersin?"

"Hayır, babam ile vakit geçirmek istiyorum." Craly, omuz silkti ve tam o sırada bir ses duydu.

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin