XVIII. • ● Avolette.

651 34 15
                                    

۰ • ●

Gözlerini açtı.

Siyah rengin hâkim olduğu bir odanın içerisinde açık olan pencereden sızan ayın parlak ışığı tüm odayı neredeyse gümüşi bir renk ile aydınlatmıştı.

Zemin siyahtı, duvarlar siyahtı. Pencerenin önünde oturan kız ise tüm zıtlıklara baş kaldırırcasına beyazdı. Yeşil rengi saçlarını omuzlarında kısacık kesmiş, başında siyah renkli bir tacı vardı. Saçıyla uyum sağlarcasına yeşil rengi kanatları, incecik bacakları küçücük kolları ve insanlardan farklı bir formu andıran bedeni vardı.

Craly burada ne işi olduğunu düşünüyorken, pencere önünde oturan kız onun duygularına tercüman olurcasına arkasını dönmüş ve ona bakmıştı.

"Nihayet!" diye çığırdı heyecanla. "Sonunda gelebildin, Craly."

Craly, kızın direk göz bebeklerine odaklanmıştı. Ay kadar parlak duran gümüş renginde gözleri vardı. Teni solgundu ve göğüsleri yoktu. Dudağında soluk pembe ruju ve küçük bir burnu vardı. Oturduğu yerden ayağa kalktı ve kanatları sayesinde yanına kadar uçtu. Craly, şaşkınlıktan geriye doğru çekilsede kız ona elini uzattı ve durması gerektiğini fısıldadı.

"Günlerdir seni bekliyorum, hiçbir yere gidemezsin."

"Kimsin sen?" dedi Craly. Orcus'un bir oyunu olup olamayacağını düşünmüştü. Belki de ona iksir diye bambaşka bir şey vermişti ve bu karşısında duran kız, onu öldürmek için görevlendirilen bir periydi. Aklına üşüşen her düşünceyi duyarmış gibi duran peri kızı, gözlerini devirdi.

"Benden korkmuyorsun öyle değil mi? Tanrı'm, istersen beni öldürebilecek güce sahipsin ama benim gibi zayıf bir yaratıktan mı korkuyorsun?"

"Kim olduğunu bile bilmiyorum." dedi Craly, sol elini havaya kaldırdı. "Benden uzak dur."

"Üzgünüm ama bu mümkün değil."

Peri kızı kollarını aşağıya sarkıttı ve nefesini gürültüyle dışarıya bıraktı. "Avolette iksirini içip buraya gelebildiğine göre, bence aynı amaç uğruna vaktimizi heba etmek için buradayız. Sen bir şeyleri öğrenebilmek ve görebilmek için buradasın. Ben de sana tüm bunları gösterebilmek için. Burada çok kalman senin için uygun değil. Tanrı, doğaüstü yaratıkları lanetlediği için lanetin büyüsüne takıldığın anda seni yutabilir ve sonsuzluk evreni içinde kaybolabilirsin."

Craly, kaşlarını çattığında karşısındaki peri kızı sesli bir şekilde güldü. "Kulağa ütopik geliyor değil mi? Ne yazık ki bunlar birer gerçek. Tanrı'm, Orcus sana hiçbir konuda bilgi vermedi mi?"

"Hayır."

"Güzel, o halde benim de kim olduğumu bilmiyorsundur."

Craly, başını hayır anlamında iki yana salladığında, peri kızı ona elini uzattı.

"Idaelo Vrymishen. Kısaltılmış haliyle, 'Ida' diye seslenebilirsin. Bir periyim, geçmişi yeniden yaşatma gücü olan ve türlü büyüleri yapabilmek için görevlendirilmiş bir peri gibi düşünebilirsin. Sana bu yolculuğunda yardımcı olmak için buradayım. Toplamda beş hakkın var. Beş farklı yerde, istediğin zaman ve istediğin saatlerde bulunabilirsin. Tehlike sezdiğin anda bana seslenmen yeterli."

Craly, bunların bir rüya olup olamayacağını düşündü fakat Ida, başını hayır anlamında iki yana salladı.

"Bunlar bir rüya değil, bir iksirin etkisindesin. Bu yüzden her şey senin isteğine göre şekillenmeye hazır. Gideceğin yerler, geçmiş zamanında yaşanmış olayların seyrinde işleyen yerler olacak. Yani bir yere gittiğinde, gerçekten o zamana gitmiş olacaksın. Orada yaşanan her şey gerçek olacak, sen de bu oyunun bir parçası olmuş olacaksın. Evet, söyle bakalım. İlk hakkını kime harcamak istersin?"

Vampirliğin Birinci Kuralı: WON.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin