▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
Ayaz günlerdir uyuyan Deniz'in yanında öylece oturuyordu. Girdiği koma halinden çıkmasını bekliyordu sabırla. Onca zaman geçmesine rağmen yatakta uzanmış kadın nefes alsa dahi uyanmamakta ısrar ediyordu. Sanki tereddüt etmeden terk etmek istediği bu dünyaya geri dönmemek için uğraşıyordu. Fakat Ayaz'ın onu bırakmaya niyeti yoktu. Eline aldığı ellerini sıkı sıkı tutuyor, gitmesine izin vermiyordu.
"Saat geç oldu Ayaz. Gidip biraz dinlen. Kaç gündür doğru düzgün uyumuyorsun." diyerek odaya giren Safir'e sinirle baktı.
"Git başımdan Safir. Seninle uğraşacak halim yok."
"Yapma böyle bebeğim. Deniz'in ne kadar güçlü olduğunu bilmiyor musun? Sen uyusan da uyumasan da o uyanacak. Kendine eziyet ediyorsun."
Safir sevecen ifadesiyle kıstığı küçük gözlerini Ayaz'ın yüzüne dikmişti.
"Sana git başımdan dedim Safir. Deniz'in güçlü olması umurunda mı? Ona yaptıklarını ne çabuk unuttun. Şimdi karşıma geçip endişeliymiş rolü yapma."
Ayaz ise Safir'in yüzüne bakmadan konuşuyordu. Onu getirdiği günden beri peşini bir an olsun bırakmamış ona sarkıntılık etmeyi sürdürmüştü. Deniz'in uzaklığına inat, o hep yanındaydı. Elindeki fırsatı değerlendirmek istediği belliydi ve yakasını bırakmaya niyeti yoktu. Ne yaparsa yapsın kalbini kazanmaya çalışmaktan vazgeçmiyordu çünkü. Bazen sessizce onu izliyor bazen ise sevgi sözcükleri mırıldanarak sözde aşkını göstermeye çalışıyordu.
Safir Ayaz'a ne kadar yakınsa Deniz'e de o kadar uzaktı. Geldiğinden beri onunla hiç konuşmamıştı. Gerçi ne söyleyebilirdi ki? Kardeşi gibi gördüğü dostuna derin acılar çektirdikten sonra karşısına çıkmaya yüzü olabilir miydi? Özellikle de onca yaptığına karşın Deniz onu serbest bırakarak yokmuş gibi davranınca...
"Haklısın. Ona bencilce acılar yaşattım ama çok pişmanım. Geriye gidip bunu düzeltemem. Neden bana bir şans vermiyorsun? Seni sevdiğime neden inanmıyorsun? Yaptıklarımı telafi edebilirim." diyen Safir'e Ayaz şüpheyle bakarken, sözlerinde samimi olduğunu fark etmişti fakat oralı olmadı.
"Sen sevemezsin. Kalbin yok çünkü. Kalpsizin tekisin!"
Safir buğulanan gözleriyle Ayaz'ı dinliyordu. Yüzü kederli bir hale bürünmüştü. Kalbini sıkan kelepçeler, duyduğu sözlerle daha da sıkılaşmıştı. Sevdiği adamdan bu tür cümleler duymaya alışmıştı fakat bu, ona bile ağır gelmişti. Aylardır karşısındaki insana sevgisini göstermeye çalışıyordu ve onca uğraşı hiçbir işe yaramamıştı. Ayaz, Deniz'e duyduğu aşkından vazgeçmeme konusunda kararlıydı. Onu sevmek şöyle dursun yüzüne dahi bakmıyordu. Buna rağmen Safir'in Ayaz'ı rahat bırakmaya niyeti yoktu. Ne yapacak ne edecek ona sahip olacaktı. Hızla görünümündeki zayıf ifadeyi düzeltti ve yüzüne içten bir tebessüm yerleştirirken;
"Akılsızın tekiyim bebeğim. Kalpsiz değil. İkisini karıştırma." dedi.
Açılan odanın kapı sesiyle ikisi de refleks olarak o yöne döndü. Ayaz gördüğü yüzle hoşnutsuz bir ifadeye bürünmüştü. Gelen kişiyi görmek istemediği ortadaydı. Bu yüzden kafasını tekrar Deniz'e çevirip, tuttuğu elini sıkmaya devam etti.
"O eli bırak hemen! Sana değil bana ait o."
Ayaz beynine sinir dalgalarının gittiğini hissetse de istifini bozmadan Deniz'in yanında oturmaya devam etti.
"İkiniz de hemen odamdan çıkın! Ne yüzle hala Deniz'in yanında duruyorsunuz anlamıyorum."
Ayaz artık susamayacağını düşününce hızla oturduğu yerden kalkıp arkasında duran adamın karşısına dikilmişti. İçinde kopan fırtınalara hâkim olamıyordu. Doktorun ölümü ve Deniz'in şu anki durumu sinirlerini yıprattığından sakinliğini koruyamıyordu. Söz konusu Selim olunca zaten bozuk olan sinirleri iyice bozuluyordu. Nefretin ete kemiğe bürünmüş haliydi sanki. Varlığına katlanamıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)
ParanormalDeniz doğuştan getirdiği farklılığı ile zamanla aranan bir insan haline gelir. Fakat onu arayanlar çokta iyi insanlar değildir. Kendi taklit sorunları yetmezmiş gibi bir de peşinde olan bu insanlarla uğraşmak zorunda kalır. Değişen kimliği sayesind...