...4.BÖLÜM...

1.7K 259 269
                                    

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

Deniz aylardır kendini hiç bu kadar huzurlu hissetmemişti. Senelerce ona babalık yapan adamın yanında güvende ve mutluydu. Yıllar sonra ilk defa kalbinde, normal bir insan olabilmenin umudu vardı. Uzunca yemek masasına kurulmuş konukların karşısına da bu umutla çıkmıştı. Siyah takım giymiş erkekler ve bu yemeğe özel süslenmiş kadınlar, kısaca herkes merakla ona bakıyordu.

"Sevgili konuklar, sizi Deniz'le tanıştırayım. Namı diğer Taklitçi. Bundan sonra bizimle aynı gemide yol alacak, benim eksikliğimi tamamlayacak."

Oturanların arasında, önce bakışmalar sonra fısıldaşmalar başlamıştı. Yeni gelen bu kişinin yanlarında olmasını istemeyenlerin olduğu açıktı. Aralarından bir kişi dayanamayarak;

"Duyduğumuza göre kontrolsüz taklit ediyormuş ve taklit ettiği kişiler ölüyormuş. Hayatımızı riske atmak istemiyoruz. Bu sebeple onu aramıza kabul edemeyiz Profesör." dedi.

Konuşan kişiyi onaylayan bakışlara tek tek baktı ihtiyar. Çoğunluk aynı şeyi düşünüyordu.

"Bunun dışında bir sorun var mı?"

Kimse yanıt vermemişti. Deniz kendine dönen ürkek bakışları görmemeye çalışarak, kafasını yanındaki yaşlı adama çevirdi. Masada oturanların aksine yüzünde, küçükte olsa bir endişe yoktu. Ne söylediğinden ve ne yaptığından emindi.

"Deniz kısa bir süre sonra kontrolsüz taklitlerinden kurtulacak. Sizi temin ediyorum. Eğer başka sorun yoksa, buyurun yemeğimizi yiyelim."

Ses çıkarmadan hepsi önüne döndü. Profesörün sözüne güveniyorlardı belli ki. İtiraz eden olmamıştı.

Deniz ona karşı sergilenen soğukluğu umursamadan, masada kendine ayrılan kısma geçip, oturdu. İnsanların ondan nefret etmesine alışkındı. Bu yüzden hiç kimseye ve onların sevgisine ihtiyacı yoktu.

Masanın en arkasından gelen sesle başını o yöne çevirdi.

"Aramıza hoş geldin Deniz. Ben Ayaz."

Deniz şaşkınlıkla ona gülümseyen adama bakıyordu. İlk defa böyle bir muameleyle karşılaşmanın sersemliğinden ne diyeceğini bilememiş, sessizce başıyla onaylamakla yetinmişti. Sonra da olanlar hiç yaşanmamış gibi kızarmış tavuk ve pilavdan oluşan yemeğine dönerek, kendi dünyasına çekilmişti tekrar.

"Ayaz iş ortağın Deniz. Sana burada yardımcı olacak."

İhtiyarın dudaklarından dökülen kelimeler yumuşak ve sevgi doluydu.

Deniz, Ayaz'a döndüğünde yine sempatik bir gülümsemeyle karşılaşmıştı. Uzakta oturduğundan gözlerinin renginin mavi mi yeşil mi olduğunu anlayamıyordu. Açık kahve saçları uzundu ve kumral yüzünü ortada bırakacak şekilde arkaya itilmişti. Uzun boylu ve yapılı bir vücuda sahip olduğu belli oluyordu.

"Böyle yakışıklı bir yardımcımın olması güzel olurdu fakat yanımda kimseyi istemiyorum Zeki amca."

İhtiyar, Deniz'in bunu neden istemediğini biliyordu. Yıllarca yalnızlığa alışmıştı. Yanında birinin olacak olması ona tuhaf geliyordu ve korkuyordu. Özellikle de sevip, zarar vermekten.

"Sana seçenek sunmuyorum Deniz. Artık sen nereye Ayaz oraya. Alışsan iyi olur."

Deniz, ciddi tavırlarla kendisine yöneltilen cümleye karşılık vermedi. Bu bir emirdi ve itaat etmesi gerektiğinin farkındaydı. Bu yüzden ses çıkarmadan yemeğine odaklanarak, kafasındaki düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştı.

Yemek bittikten sonra herkes bir köşeye çekilince, yaşlı adam, Deniz'in yanına gelip oturdu. Hizmetlinin uzattığı kahve fincanını eline alırken, oturduğundan bile haberi olmayan Deniz'in, Selim'i izlediğini gördü. Gülümseyerek, kahvesinden bir yudum aldı. O bıraktığı gibi değildi ve büyümüştü. Anlaşılan o ki aşık bile olmuştu.

TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin