...2.BÖLÜM...

2.1K 325 711
                                    

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

Uzayıp giden boş yolların dostluğuna uydurmuştu her zamanki gibi adımlarını. Yalnızlığın ortak olduğu bu karanlığa alışmıştı artık. Gökyüzünün rengini unutalı çok olmuştu. Gören gözleri olsa da zifiri kalbine güneş doğmuyordu uzun zamandır. Ölümlerin ardı arkası kesilmeyen hayatında güneşi nasıl hayal edebilirdi ki? Özellikle onu kötü emellerine alet etmeye çalışan hırsız çetelerinin, kiralık katil muamelesi yapmak isteyenlerin, daha birçok amaçla ona ulaşmak isteyen kötü zihniyetlerin arasında aydınlığa nasıl çıkabilirdi?

Yine bu kötü insanlardan kaçmaya çalıştığı bir gündü. Taklitçi olduğunu anladıkları an peşine takılmışlardı. Şimdiye kadar ellerinden kurtuldukları olduysa da istediklerini yaptığı da olmuştu. Onca yıl ölümü arzulayan kendisi değilmiş gibi içindeki yaşama tutkusunu anlamaya çalıştı. Bu onun suçu değildi. Doğuştan bu şekilde olmayı o istememişti sonuçta. Neden ölmesi gerekiyordu ki? Kaçmalıydı bu yüzden. Yapabildiği kadar kaçmalıydı.

Kafasına dayanan silahın sertliğiyle olduğu yerde kalakaldı. Karanlık, etrafını saran adamların yüzünü saklasa da maske taktıklarını görebiliyordu. Belli ki onları taklit etmesini istemiyorlardı. Sonunda ölüm olduğunu bildikleri şeyi istememeleri doğaldı elbette.

"Sakın arkanı dönme Taklitçi. Sonunda seni yakaladık."

Adamın sesi sert ve toktu. Savurduğu kahkahaları en az sokağı dolduran karanlık kadar korkunçtu.

Deniz sessizce boğazını temizledi. Her zamanki manzarayı yaşamak onu korkutmuyordu artık.

"Şu anda birini taklit edebilecek haldeyim. Farkındasınız değil mi?"

"Taklit ettiğin en son adamı öldürdüğünü gördük. Senin olduğunu bundan anladık zaten. Polislerden kurtulabilirsin ama bizden kurtulamazsın. Gidelim şimdi."

Deniz hızla geriye dönerek kafasına dayanmış silahı tutan kolu, ters çevirmesi sadece saniyelerini almıştı. Şimdi o, silahı yanındaki adama doğrultuyordu.

"Önce ben senden bir şeyler almalıyım. Bakıyorum da hakkımdaki her şeyi biliyorsunuz. Eminim sürekli taklit ettiğimi de biliyorsunuzdur. Fakat neden böyle olduğunu biliyor musunuz? Neden taklit ettiklerimi öldürüp yenilerine gittiğimi? Söyleyeyim. Hani acıkınca yeme ihtiyacı duyarsın, susarsın su istersin, üşüyünce ısınmayı arzularsın. İşte bunun gibi benim bedenimde zamanı gelince taklit açlığı duyar. Taklitle beslenir. Bu da canavar vücudumu saklar. İnsan olurum." diyerek önünde duran adama yaklaştı ve devam etti.

"Sen gibi görünmek hoşuma gidecek."

Kafasından maskeyi çıkartınca, korkuyla geriye fırlayan adamın yere düşmesini izledi. Yüzünü saklamaya çalışıyordu.

"Kurtarın beni." diye diğerlerine bağırdı.

Adamlar ne yapacaklarını bilemez ifadelerle birbirlerine bakıyorlardı.

"İsterseniz sizi de taklit edebilirim." diyerek adamların üzerine yürümesi bile onları korkutmuştu.

Belli mesafeden sonra ona yaklaşamamışlardı bile. Deniz önündeki kurbanına yoğunlaştırdı bakışlarını.

"Hadi ama göster yüzünü."

Adam sürünerek ondan uzaklaşmaya çalışıyordu. Deniz yerde yatan adamın yakasından tutarak ağır bedeni kendine çekip gözlerini, gözlerinde sabitledi.

"Artık bana aitsin."

Vücudunda alışık olduğu karıncalanmayı hissetmiş, beyni alacağını almıştı. Adamın yakasını bırakarak ayağa kalkıp, gözlerini kapattı. İçindeki değişim başlamıştı. Bu o kadar kötü değildi. Fakat dış görünüşünü takliti ele geçirirken kemikleri birbirine giriyormuşçasına acı çekerdi ve buna dayanamıyordu.

TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin