...15.BÖLÜM...

894 154 46
                                    

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

Selim yanan şömine ateşine karşı oturuyordu. Dakikalar geçmesine rağmen Aykut'un getirdiği fotoğraflara bakmaya devam ediyordu. Fotoğrafta Ayaz ve Deniz birbirine sarılmış vaziyette diz çökmüşlerdi. Burnundan öfke püskürdüğünü hissediyordu fakat diğer fotoğraflarda Taklitçi'nin kendini öldürmeye çalıştığını görmek, onu afallatmış ve bir o kadar da korkutmuştu. Bu düşünce öfkesine gem vurup Ayaz'ın, onun ölmesine engel olduğunu anlamasını sağlasa da Deniz'e sarılmasına gerek olmadığını, beyni ona tekrar tekrar hatırlatıyordu. İstemsizce parmaklarını birbirine kenetleyerek yumruğunu sıktı. Gözleri, yanan ateşin kızıllığında koyu siyaha bürünmüştü ve Ayaz'a olan siniri, yüzünü yalayan sıcak alevden daha fazla tenini yakıyordu. Damarlarında gezen kıskançlık hat safhadaydı. Özellikle Deniz'in sürekli Ayaz'ın evine gittiği aklına geldikçe, kıskançlığı artıyordu. Buna bir çözüm bulmalıydı. Aksi halde dayanamayacak, Ayaz'ı ortadan kaldıracaktı. Fakat Taklitçi'nin yalnız kalmasını istemiyordu. Güvendiği ve ona destek olan tek şeydi Ayaz. Selim buna dayanamasa bile kendini öldürmek isteyen birini tek tesellisinden mahrum bırakamazdı. Taklitçi'ye değer veriyordu ve bu yüzden bencilce davranamazdı.

Bakışlarını fotoğraftan, yanan odun kümesine çevirdi. Gün geçtikçe bu odun parçaları gibi yanmaya başladığını hissediyordu. Kalbini saran alevler yavaşça vücudunu ele geçiriyor, derin derin çektiği iç sesleri, havaya karışan siyah duman misali uçup gidiyordu. O yandığıyla kalıyor, en sonunda giderek kaybolan bedenine bakıp kalıyordu.

Parmaklarının arasında kırış kırış olmuş kağıdı, uzanan alevlerin arasına fırlattı. Fotoğraftaki kişilerin, küllere dönüştüğünü görmek kalbini ferahlatmış, için için Ayaz'ı Deniz'den ayırdığını düşünüp keyiflenmişti. Gerçekleştiğini görse kim bilir ne kadar mutlu olurdu. Belki o zaman Taklitçi, ona ait olmaya devam ederdi. Tıpkı eskiden olduğu gibi. Fakat Ayaz geldiğinden beri, Taklitçi geçmişteki Taklitçi değildi. Onunla zaman geçirmesine izin vermeye devam ederse, kalbindeki yerini de kaybedecekti.

Gelen sesle irkilip, arkasında sessizce duran adamı o an fark etmişti Selim.

"Patron Taklitçi'yi takip etmeye devam edecek miyim?"

Konuşan Aykut'tu. Günlerdir Deniz'in peşindeydi ve bunun ne kadar süreceğini merak ediyordu.

"Evet. Bir gecede en iyi adamlarımdan birini öldürüp yerine geçti. Tolga neredeyse ülkenin tamamına uyuşturucularımızın satışını sağlıyordu. Birçok müşterimizi onun sayesinde kazandık. Ölmesi iyi olmadı. Taklitçi bunun ne kadarını başarabilecek bilmiyoruz. Ayrıca kafasına göre yeni bir şey yapmadan önce haberimiz olmalı."

Selim Taklitçi'nin elini kolunu sallayarak bara girip, Tolga'yı ve birkaç adamını öldürdüğünü duyunca şaşırmıştı. Daha yarası iyileşmeden intikam için oraya gitmiş, Tolga'ya dersini vermişti. Bu olay, tüm kurul tarafından duyulsa da oralı olunmamıştı. Konuşmak isteyenler ise bir sus işaretiyle susturulmuşlardı sanki. Sadece kurul üyeleri değil, patronların yanında olan ayak işçileri dahi bu olayı ve baş kahramanını konuşuyorlardı. Tolga güçlü bir insandı. O halde onu öldüren daha güçlü olmalıydı. Ayrıca Taklitçi'nin taklit ettiği kişileri öldürdüğünü duymakta, yüreklerini korkuyla doldurmuştu. Ve senden korkmaları, karanlıktaki biri için büyük bir nimetti. Düşündüğünden daha hızlı ilerliyordu Taklitçi. Yavaş yavaş bu camiada yer edinmeye başlamıştı. Onu kenara atıp işe yaramaz hale getirmesi an meselesiydi. Kalbini almayı da başarmıştı. Taklitçi her şeyini almakta kararlıydı kısaca ve bunu başaracağından kuşkusu yoktu. Korkmuş muydu? Bilmiyordu. İçindeki belirsizlik karanlık gibiydi. Önünü arkasını kestiremiyordu.

Odaya giren yaşlı, emektar çalışanı, saygıyla Selim'i selamlayarak, konuşmaya başladı.

"Efendim, sizi kapıda bekleyen biri var. Taklitçi olduğunu söylüyor."

TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin