...22.BÖLÜM...

553 49 66
                                    

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

Selim zamanında hastaneye gelmeyi başarmıştı. Deniz, Doktorun verdiği ilaç ile sakinleşip kendine gelmişti fakat uzandığı yerde tepkisiz, hala odanın tavanını izliyordu. Ayaz'ın ölmüş olabileceği fikri, yüreğini yakmaya devam ediyordu. Yattığı sedyeden kalkıp gitmek istese de sanki bedeninin üzerine konmuş tonlarca yük, buna engel oluyordu. Değil kalkmak, parmaklarını kıpırdatmaya takati yoktu. Sadece irislerini diktiği beyazlıkla meşgul ediyor, içindeki çaresizlik duygusundan kurtulamıyordu. Gözleri baksa dahi o, yıkıla yıkıla harabe olmuş duvarlarının arasından nasıl çıkacağını düşünüyordu. Çıkabilecek miydi? Emin de değildi bundan. Debelendikçe daha çok çamura saplanıyordu sanki. Dipsiz bir bataklıkta gibiydi.

"Doktor, Deniz'e verdiğin ilacın etkisi ne kadar sürer? Bundan sonraki aşama ne?"

Selim Taklitçi'nin sakinleştiğini görse bile boğazına dolanan mengeneler, onu sıkmaya devam ediyordu. Uzun uzun nefesler alarak belli bir süre ciğerlerinde tutup, bıraktı. Rahatlamaya çalışmasına rağmen pek işe yaradığı söylenemezdi. Kafasında tonlarca soru vardı ve tatmin edici cevaplar alması gerekiyordu.

Doktor ise henüz tamamlanmamış gen çalışması üzerinde kafa yoruyor, gözleri yatan Deniz'de olsa da daha kötü ihtimalleri düşünüp, için için kahroluyordu. Deniz'i uyuşturucudan arındırabilirdi, taklit bağımlılığına da çözüm bulabilirdi fakat ona pençelerini geçirmek üzere olan insanlardan nasıl kurtulacağını bilmiyordu. Evladı gibi sevdiği Ayaz'ın sesinin çıkmaması hatta ölmüş olabileceği olasılığı, ihtiyar kalbine hiç iyi gelmiyordu ve bu gidişle rutin ilaçları da bir işe yaramayacaktı.

"Krizi durdurmak için metadon verdim. Kanındaki uyuşturucu miktarını ve diğer bulguları testler gelince göreceğiz. Ayrıca hangi uyuşturucu türüne maruz bırakıldığını da öğrenmiş olacağız. Ona göre çipli tedavi ya da neurofeedback tedavisi uygulayacağız. En azından yoksunluk krizlerinin önüne geçip, uyuşturucu bağımlılığından kurtarmamız gerekiyor. Aksi halde taklit açlığıyla birleşirse kötü sonuçlar doğurabilir." dedi ve bakışlarını Selim'e çevirerek konuşmasını sürdürdü.

"Seni taklit etmiş. İşimiz zor olacağa benziyor."

Selim istifini bozmadan Deniz'i izliyordu. Sedyede uzanan bedenini görmeye alışmıştı. Artık baktığında tuhaf hissetmiyordu. Taklit edilmiş olmaktan doğacak sonuçları da kabullenmişti. Enini sonunu düşünmüyordu. Olacak olanın önüne geçilebildiğini ömrü boyunca görmemişti çünkü. Göreceğini de sanmıyordu.

"Şimdi şu adamları ve neyin peşinde olduklarını anlat doktor. Deniz'i neden istiyorlar?" derken bu defa bakışlarını Doktora çeviren Selim'di.

Siyahlarıyla ihtiyarın anlam kuyularına dalmak istercesine, kırışıklıklarda kaybolmuş gözleri derinlemesine inceliyordu. Belirsizliklerden sıkılmıştı ve net olmak istiyordu.

Deniz'e bakarak;

"Dışarıda konuşalım." dedi yaşlı adam.

"Tamam."

Birlikte Deniz'in bulunduğu odadan ayrıldılar ve Doktorun ofisine çıkan geniş koridoru arşınladılar. Anlaşmış gibi yürümeleri esnasında en ufak konuşma geçmedi aralarında. Söyleneceklerin gizli olması gerektiğinin farkındaydılar. Hatta gizliden çok daha fazlası olduğunun...

Devasa kitapların doldurduğu rafların önüne istiflenmiş koltuklardan birine geçip oturana kadar iki adam arasındaki sessizlik devam etmiş, ilk söze başlayan ise Selim olmuştu.

"Seni dinliyorum Doktor."

İhtiyar oturduğu yere yaşlılıktan küçülmüş bedenini iyice gömünce, bakışlarını yerdeki fayans döşemesi detaylarına çevirdi ve söze nereden başlaması gerektiğini düşündü. Her şeyi en baştan anlatması gerektiği kanaati baskın çıkınca, dudaklarını oynattı.

TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin