...16.BÖLÜM...

826 111 62
                                    

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

Deniz gözlerini açtığında, yüzüne yayılan tebessümle, kalbini saran mutluluğun etkisindeydi. Karşısındaki kapalı gözlerin sahibini görünce yaşananları hızlıca hatırlayarak, rüya görmediğini anlamıştı fakat kalbini buna ikna etmeye çalışmaktan da kendini alamamıştı.

"Yanında uyuyan gerçekten Selim. Seni saran kollar ona ait."

Beyni bu tarz cümleleri tekrar tekrar yinelese de hala olanlara inanmakta güçlük çekiyordu. Dün gece onu Tolga hakkında bilgilendirmeye gelmişti sadece. Ama şimdi, yanında uzanmış onu izliyordu. Yüzünün keskin çizgilerini, beyaz tenine inat dökülen siyah saçlarını ve her baktığında onu çaresiz bırakan dudaklarını... Daha dün ölümü düşünen kendisi değilmişçesine, sevdiği bu adamla kocaman bir ömür yaşamak istiyordu. Yıllar önce istediği gibi.

Selim onun hem zayıflığı hem de en güçlü yanı olmuştu aslında. Hayatının en zor zamanlarında yanında olmuş, onu dünyanın keşmekeşliğinden korumuştu. Evet, karşılığında çok şeyini de almıştı ama bu zamana kadar hayatta olmasını ona ve aşkına borçluydu. Bunu yeni anlıyordu. Onu hayatta ve ayakta tutan tek sebepti.

Gözlerini, zaten her milimini ezbere bildiği yüzde gezdirmeye devam etti. Uzaktan bakmak tatmin etmemiş olacak ki yavaşça kıpırdanıp, uyuyan vücuda yaklaştı. Kısık kısık nefes alışverişlerini duyabiliyordu. İçine çektiği havayı bile kıskandığını fark etti. Yıllarca ondan nasıl uzak kalabilmişti? Yokluğuna nasıl dayanmıştı? Anlam veremiyordu.

Selim'in açılan gözleriyle irkilerek, geri çekilmek istese de belini saran kolların tutmasıyla bunu yapamadı. Kalkmasına izin vermediği gibi, kuyunun derinliklerine düşmüş koyuluktaki irislerini, Deniz'in gözlerinden ayırmıyordu. Sanki yeşillerinde kaybettiği bir şeyi arıyordu. Bu şekilde saniyelerce gözlerine baktı. Ne Deniz'in hareket etmesine izin vermiş ne de onu izlemeyi bırakmıştı.

"Bunu neden yapıyorsun Selim?"

Selim gelen soruya yanıt vermeden, sessizce ona bakmaya devam etti. Doğruları söyleyemiyordu. Kötü bir şey söylemeye de çekiniyordu. Bu yüzden susmayı tercih etti.

"Yine benimle dalga mı geçiyorsun? Hani yıllar önce sırf taklit etmeye başlayayım diye beni ikna etmek için, sana olan duygularımı kullandığın gibi şimdi de işlerinde kullanacak maşan olmamı mı istiyorsun?

Deniz Selim'in menfaati olmayacak şeylerle zaman kaybetmediğini iyi bilirdi. Yaptığı her işte bir çıkarı olurdu mutlaka. Yine öyle olduğunu düşünmüştü fakat gelen cümleyle donup kaldı. Bu beklediği bir neden değildi.

"Ölmeni istemiyorum."

Selim gözlerini kaçırmadan Deniz'e bakarak konuşmuştu.

Deniz duyduğunun şaşkınlığıyla;

"İyi de neden?" diye fısıldadı.

Selim kollarını Deniz'in belinden çekerek, yattığı yerden doğrulmaya çalıştı ve gelen soruyu yine havada bıraktı.

Deniz ise bir sorusunun daha cevapsız kalmasını istemediğinden, kalkmaya çalışan Selim'i karnından bastırıp üzerine tırmandı. Ona aşık olması, aptal olduğu anlamına gelmiyordu. Yüzünü Selim'e yaklaştırırken;

"Sorumun cevabını istiyorum. Yoksa şimdiden bu canavara aşık mı oldun?" dedi dudaklarının kıvrımları haylazlığa bulaşırken.

Her zamanki gibi düşündüklerini açık açık söylemişti.

Selim Taklitçi'nin bu netliğine hayrandı. En sevdiği huylarından biriydi.

Siyah çemberin arasına sıkışmış yeşiller, istifini bozmadan altındaki yüze bakmayı sürdürüyordu. Selim ne yapacağını nasıl davranacağını kestirememişti. Karnının üzerinde oturan zayıf beden, mantıklı düşünmesini engelliyordu. Kalbi göğsünü terk etmek istercesine çarpıyor, karnından yayılan sıcaklık tüm vücudunu kuşatıyordu. Öylece beklemek giderek zorlaşmıştı bu yüzden.

TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin