...11.BÖLÜM...

1.1K 185 64
                                    

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

Selim polislere yakalanmadan eve gelmeyi başarmıştı. Taklitçi başlarda onun evine gelmeyi reddetse de yaralı halde bir yere gidemeyeceğinden, kabul etmişti çaresiz. Hastanede tedavi olması, farklılığından ötürü tehlike arz ederdi ki kendi doktoru gereken müdahaleyi yapmıştı ve şimdi onun yatağında uyuyordu. Kanamasından dolayı bedeni bitkin düşmüştü. Güzel bir uyku çekip kendine gelmesi gerekiyordu.

O da kendini yorgun hissediyordu fakat yatağın ucuna oturunca, Deniz'i izlemek daha cazip gelmişti. Gözlerini çekmeden, sakinliğin tüm hatlarını doldurduğu uyuyan yüze bakıyordu. Sanki uzun zamandır böylesine huzurlu olmamış gibiydi. Belli bir cinsiyeti olmamasına rağmen nasıl oluyor da huzurun yansıdığı uykusunda bile bu kadar duru ve güzel olabiliyordu? Daha düne kadar kontrolsüz taklit eden, insan dışı görünümüyle onun peşinde koşan, ne söylerse iki etmeden yerine getiren biriydi halbuki. Öldür dediğinde öldüren, çal dediğinde çalan Taklitçi'ydi. Aradan geçen beş yıl ne çok şeyi değiştirmişti. Sadece Taklitçi'nin görüntüsünü değil, ona karşı olan duygularını da. Ama onca seneye inat değişmeyen bir şey vardı. Taklitçi'nin kendi için atan kalbi. Hala yerli yerinde onun adını haykırıyordu.

Selim bunu düşününce gülümsedi. Taklit bataklığına sürükleyip acı çektirmesine rağmen, bütün pis işlerinde kullanıp duygularına karşılık vermemesine rağmen onu seviyordu. Şimdi bu sevgiden kurtulmak istediğinin farkındaydı fakat buna izin vermeye niyeti yoktu. Taklitçi'nin kalbi hep onun için atmıştı ve onun için atmaya devam edecekti. Bunu kimsenin değiştirmesine izin vermeyecekti. Hele ki ona karşı farklı duygular hissederken, buna kesinlikle müsaade edemezdi.

Oturduğu yerden kalkıp, sessiz adımlarla odadan çıktı. Bugün dinlenerek gücünü geri kazanmalıydı. Malını çalan haini hala bulamamıştı. Bir an önce onu bulup cezasını vermeliydi. Aksi halde yıllardır uğraşıp kurduğu düzende, ikinci bir baş peyda olurdu ki bunun için Taklitçi yetip artıyordu zaten. Başkasına gerek yoktu.

Düşünceler girdabında savrularak uykuya dalmıştı. Günün ışıkları büyük pencere pervazlarını terk edip, odayı karanlığa boyarken, çalan zilin sesiyle uyandı. Yavaşça yerinden doğrulup ayağa kalktı. Zihnini ele geçiren uykusuzluk, saatlerce uyumasına karşın, yetersiz olmuş olacak ki gözleri açılmamak için ısrar ediyordu. Kalktığı yatağa baktı. Burası onun odası değildi. Daha önce hiç kullanmadığı lavaboya girdi ve aynadaki aksine gözlerini çevirerek, dağılmış saçlarına parmaklarını daldırdı. Neden yakışıklı görünmeye çalıştığını anladığında, dudakları istemsizce kıvrıldı. Çünkü Taklitçi, onun odasında uyuyordu ve o, ilk kez yatağını başkasıyla paylaşıyordu. Hayatında sayısını aklında tutamayacağı kadar kadın gelip geçmişti fakat Taklitçi, kadın bile olmadığı halde, hiçbirinin sahip olmadığı değeri kazanmıştı yüreğinde. Hak etmişti de. Neredeyse on sekiz yaşından beri sadece onu sevmiş, onu görmüş, onu özlemiş, onu beklemişti. Deniz kadar onu seven olmuş muydu? Annesi, babası, varsa kardeşleri, onu sevmiş, Deniz'in onu kalbine koyduğu gibi koymuşlar mıydı? Ya da on sekiz yaşından sonra böbreğini satıp, aldığı mallarla insanları zehirleyerek kazandığı parası için değil de sırf onun için, hayatına giren onca kadından birisi dahi, Deniz kadar kıymet vermiş miydi kendisine? Düşündü ama hayır yanıtından başka cevap veremedi. Yetimhanede büyümüş biri olarak sevgi, aşk gibi kavramlar lükse kaçan şeylerdi. Selim için fazlasıyla lüks olan şeyler. Ama o, Taklitçi'ye sahipti. Her şeye rağmen kalbinde yer edinebildiği Taklitçi'ye. Dudakları huzurla kıvrıldığında, tekrar gelen zil sesiyle, gülümsemesinin yerini çatılan kaşları doldurmuştu. Onu, bir dakika da olsa kendi kendiyle baş başa bırakamazlar mıydı? Yüzünden dökülen son su kırıntılarını havlusuna sararken, acele etmeden lavabodan çıktı. Çalışanları kapıyı açmış olacaktı ki sürekli gelen ses kesilmişti.

TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin