▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪
Deniz sokakta yaşananlardan sonra Selim tarafından zorla getirilerek, karanlık bir odada, demir parmaklıkların içine hapsedilmişti. Onunla iş birliği yapana kadar burada kapalı kalacağını bilmesine rağmen bunu yapmak istemiyordu. Kendi sorunları yetmezmiş gibi bir de onunla uğraşamazdı ki sıkıntı da tam olarak buydu. Kahrolasıca taklitçinin tekiydi ve buna bağımlıydı. Her geçen günde bu bağımlılığını tetikliyor, bedeni yeni bir kılıf istiyordu. Beyni şimdiden karıncaların istilasına uğramaya başlamıştı bile. Derisinin altındaki kaşıntı saatler ilerledikçe çoğalıyordu. Bunun daha sonraki aşaması ise ateşte yanıyormuşçasına kıvrandıracak acıydı. Deniz biliyordu. Sadece Deniz değil Selim de biliyordu ve onun bu durumunu kullanarak istediğini yaptırmayı umuyordu. Ona bu kozu vermemek için sabrediyordu Deniz. Fakat uzun süre dayanamayacağından buradan çıkması gerekiyordu. Tek yol ise taklit etmekti. Selim bunun da farkında olduğundan adamlarını ona yaklaştırmıyordu. Karanlık odaya kapatmasının sebebi de buydu. Kimseyi görmemesini sağlamak.
Demir parmaklıkların arasında oturduğu sandalyede giderek artan titremelerinin önüne geçemiyordu artık. Gözleri kararıyor, midesi bulanıyor, sıcak ter damlaları tüm vücudunu ıslatıyordu. Kaşıntıları acıya dönüşmeye başlamıştı ve bedenini saklayan taklit derisi kayboluyordu. Bir güne kalmaz tüm insan dışı görüntüsü ortaya çıkacak, acıları katlanarak artacaktı. En son dayanamayacağı boyuta geldiğinde ise büyük ihtimalle ölecekti. Çok zamanı yoktu maalesef. Ama sonu ölüm de olsa vazgeçmeye niyeti yoktu. Köle gibi yaşamak istemiyordu çünkü.
Acılar içinde karanlığı dolduran çığlıklarıyla baş etmeye çalışırken Selim'in sesiyle irkildi.
"Direnmeyi bırak Taklitçi. Bunun sonu yok biliyorsun."
Deniz yaşlı gözlerle sesin geldiği yöne baktı. Görünürde kimse yoktu. Kulaklarını dolduran ses taklit emek için yeterli olmadığından kendi sesine karışan Selim'in sesiyle karşılık verdi. Kelimeleri net olmasa da anlaşılıyordu.
"Daha önce de söylediğim gibi maşan olmayacağım. Pis işlerini yapmaktansa ölmeyi tercih ederim."
Selim, Deniz'in kararlı olduğunu görebiliyordu. Ona ihtiyacı vardı. Ölürse işleri çıkmaza girerdi. Bu yüzden onu ikna etmekten başka çaresi yoktu. Yine her zaman işe yaradığını bildiği kozunu kullanacaktı ve Taklitçi'nin ona olan hislerinden faydalanacaktı.
"Kalbimi istediğini söylemiştin. Bundan çabuk vazgeçiyorsun anlaşılan."
Deniz gelen cümleyle şaşırmıştı. Sanki onun bunu yapmasını bekleyen biri gibi konuşuyordu. Aslında onu ikna etmeye çalıştığının da farkındaydı. Fakat yalan olan bu kelimeler bile çektiği acıyı umursamadan kalbini deliye döndürmeye yetmişti. Selim'i öyle çok seviyordu ki. Bu taklit bağımlılığı sonunu getirmese de Selim'e duyduğu koyu sevdası onu bir gün mahvedecekti. Bunu bilmesine rağmen elinden bir şey gelmiyordu.
Netleşen kendi sesiyle aklına gelen şarkıyı mırıldanmaya başladı.
"Daha kaç bedel ödemem gerek senin hatalarına
Suçum mu var söyle sevmekten başka
Şimdi gidiyorum çaresiz çaresiz
Zaten kırıldım, küstüm aşka.
Durma! Durana yol yok.
Susma! Susana aşk yok.
Sorma halimi artık çok geç
Sorsan da bitti faydası yok."
Selim sessizce Deniz'i dinliyordu. Onun gibi biri nasıl oluyor da böyle sevebiliyordu. Üstelik belli bir cinsiyeti dahi yokken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)
ParanormalDeniz doğuştan getirdiği farklılığı ile zamanla aranan bir insan haline gelir. Fakat onu arayanlar çokta iyi insanlar değildir. Kendi taklit sorunları yetmezmiş gibi bir de peşinde olan bu insanlarla uğraşmak zorunda kalır. Değişen kimliği sayesind...