▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪
Tolga'nın işlettiği barın önüne geldiklerinde, Deniz beklemeden arabadan inmek istedi. Ayaz, kolunu tutup buna engel olunca, yaptığının sebebini anlamaya çalışan bakışlarla ona döndü.
"Bu işi sonraya bıraksak olmaz mı? Yaran henüz iyileşmedi."
Deniz tereddüt etmeden;
"İyiyim ben." diyerek arabadan indi.
Ayaz'da arkasından inip, hızlı hızlı yürüyen Taklitçi'ye yetişmeye çalışıyordu.
Barın girişine gelince, eliyle önünde dur işareti yapan adamın yüzüne baktı. Dayanıklı kale kapısı edasıyla Deniz'i inceliyordu. Her zaman gelen müşterilerden olmadığını anlamış olmalıydı.
Taklitçi, onu süzen gözlerden uzaklaştırdığı bakışlarını sağda solda gezdirdi. Bar, sokağın karanlıkla dost olduğu bu ücra köşelerin en kuytusuna istiflenmişti. Önünde sıra halinde park edilmiş arabalar olsa da sallana sallana giden sarhoş adamdan başka kimse yoktu. Boş sokağı, içerden duyulan hafif müzik sesi ve bulduğu aralıklardan kaçmayı başararak kapıdan sızan alkol kokusu dolduruyordu. Bu kokuyu yarıp, çıkmaya çalışan kadının kolundan bir adamın sürüklediğini görünce ifadesiz gözleri onlara kaydı. Kendinden daha zayıf insanların olduğunu bir kez daha anlamıştı. En azından onun aşkla bütünleşmiş zayıflığı, böyle yerlerde kokuşmasına neden olacak kadar onu düşürmüyordu.
"Niçin geldiniz?"
Gözlerini kısarak, keskin bakışlarını savuran adamın sözüyle, düşüncelerden sıyrılıp kendine geldi.
"Bara niçin gelinirse onun için geldik."
Adam, gelen cevapla birlikte, karşısındaki sıska adamı detaylı bir şekilde incelemeye başladı. Kendisinden korkmadığını anlamış, neyine bu kadar güvendiğini merak etmişti.
"Başka amaçla gelmiş gibisiniz."
"Tolga Karakan'la görüşeceğim."
Kaslı vücudunu gösterip gözdağı vermeye çalışan adamın, bu defa kaşları çatılmıştı.
"Patron müsait değil. Her elini kolunu sallayarak gelen onunla görüşemez. Canınızı yakmadan gidin şimdi."
Deniz'in sabrı tükenmişti artık. Bu adamla niye zaman kaybettiğini anlamıyordu zaten. Adamı süzerek gözlerini kapattı. Vücudundaki değişim başlamıştı. Gözlerini tekrar açtığında, her zamanki gibi kendine bakan yüzden farkı yoktu.
"Ttttaa...klllii...ttttçççii."
Deniz, kopyasını izleyen adamın şaşkınlıkla kekelemesini umursamadan, yüzüne patlattığı yumrukla yere yığılmasına sebep oldu. Madem geçmesine izin vermiyordu, o halde bedelini ödeyecekti. Yakasından tutup kaldırdığı bedeni, barın kapısından uzaklaştırarak, karanlık boşluğa çekti. Adam karşı koymadan adımlarını takip ediyordu. Şoktan çıkamamış olmalıydı. Nihayet yüzüne inen ikinci yumruk darbesiyle, durumun vahametini anlayan adamın, can havliyle savunmaya geçtiğini görünce, elini bıçaklarına götürdü. Karnına hedef alınan tekmeden, önüne bağladığı kollarını siper ederek kurtulmuştu. Sıkılan yumruk, yüzüne doğru gelirken, belini geriye doğru eğip, boşta kalan kolu yakalamak yerine çömelmiş, sert tekme darbesini, zayıf gördüğü dizlere savurarak adamın yere serilmesini sağlamıştı. Hızla göğsüne oturup, çıkardığı bıçakla;
"Güzel güzel geçmeme izin versen, bunları yapmak zorunda kalmazdım." diyerek kurtulmak için çırpınan adamın boğazını kesti ve önüne boylu boyunca uzanmasını izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKLİTÇİ (TAMAMLANDI✔)
ParanormalDeniz doğuştan getirdiği farklılığı ile zamanla aranan bir insan haline gelir. Fakat onu arayanlar çokta iyi insanlar değildir. Kendi taklit sorunları yetmezmiş gibi bir de peşinde olan bu insanlarla uğraşmak zorunda kalır. Değişen kimliği sayesind...