Seokjin aradan kaç saat geçtiğini bilmiyordu. Ama ağlamaktan ve bağırmaktan bedeni yorgun düşmüştü. Bu oda soğuk, ıssız ve zifiri karanlıktı. Şuan da ise karanlıkta zar zor bulduğu masanın üzerinde bacaklarını göğsüne çekmiş bir şekilde kıvrılarak yatıyordu. Oda biraz fazla tozlu olduğu ve ağlamaktan burnu aktığı için tıkanmıştı. Zar zor nefes alıyordu Jin. Gözlerinden bir damla yaş daha masanın üzerine akarken yavaşça uykuya daldı.
Bir kaç dakika sonra Taehyung odanın kilitli kapısını açtıktan sonra yavaşça içeri girdi. Miniğini bu halde bulmayı ummuyordu. Hızlıca yanına gidip durumuna baktı. Tam elini miniğinin başına koyacakken miniği hızlıca kendisini geri çekti. Taehyung başta uyanık olduğunu sanıp gözlerine baktığında yüzünde ürkek bir ifadeyle uyuduğunu fark etti. Ardından miniği sayıklamaya başladı.
"Senden nefret ediyorum Kim Taehyung!"
O an Taehyung bu hayatta hiç bu kadar canının acıdığını hissetmemişti. Yavaşça geriye sendelerken ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kendince haklı yanları olabilirdi. Ancak bu yaptığı hiç doğru değildi. Taehyung yinede doğru yaptığına inanıyordu. Hızlıca miniğine yanaşıp onu kucağına alarak odasına götürdü. Temiz kıyafetler giydirip miniğini geri yatağına yatırdıktan sonra kendisi de miniğinin yanına uzandı.
Jin uyandığında kendisini sıcak kolların arasında buldu. İlk başta tepki vermezken yaşadıkları aklına geldiğinde hızlıca yataktan doğruldu. Taehyung neyseki uyanmamıştı. Jin yavaşça kapıya doğru gittikten sonra aynı yavaşlıkla kapı kolunu açmaya çalıştı.
"Nereye gidiyorsun miniğim?"
Jin hızlıca arkasına döndüğünde konuşmaya başladı.
"Senin olmadığın bir yere gidiyorum Kim Taehyung!"
"Taehyungie'ye ne oldu?"
"Beni en son okula bıraktıktan sonra öldü!"
Jin hızla arkasına dönüp kapıyı açacakken Taehyung konuşmaya devam etti.
"Bunu yapma Seokjin. Olacaklardan ben sorumlu olmam..."
"Umrumda değilsin! Seni bir daha hayatımda, yüzünü görmeyi bırak adını bile duymak istemiyorum!"
"Madem... Böyle düşünüyorsun. O zaman artık kendimi tutmayacağım!"
Taehyung hızlıca Jin'in yanına gidip kollarından tutarak onu geriye çekti. Jin anlık sendelerken kendini bir anda yatakta buldu. Taehyung odadan çıkıp hızlıca geri geldiğinde elinde uzun ipler ve iki kelepçe vardı. Jin hızlıca yatağın baş ucuna kadar kendini geriye çekerken dizlerini kendine çekmişti. Yüzünde korku dolu bir ifade vardı. Ancak... Taehyung'un yüzü dümdüzdü. Buz gibi... Duygusuz... Yine...
Taehyung hızlıca üzerine doğru geldiğinde Jin hızlıca yataktan indi. Geri geriye sendelerken sırtı soğuk cama deydi. Arkasına baktığında yüksekliği fark etti. Bu bir kurtuluş olabilir miydi?
Jin hızlıca arkasını dönüp tam camı açacakken Taehyung niyetini anlayıp hızla onun arkasından sarılarak geriye doğru çekmişti. Jin anlık hareketle kendini Taehyung'a bırakırken Taehyung hızlıca Jin'i tekrar yatağa yatırıp kollarından kelepçelemeye başladı. Jin hem ağlıyor hem de onu durdurmaya çalışıyordu.
"Bırak beni! Taehyung bırak beni! Taehyung bıraksana!"
Taehyung, Jin'in kollarını yatağın başına kelepçeledikten sonra ayaklarını da uzun iplerle yatağın iki köşesine bağlamaya başladı. Jin hem yalvarıyor hem de kurtulmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST MAFYANIN ESİRİ *TAEJİN*
Novela Juvenil[Tamamlandı] İşte o an anlamıştı genç çocuk hiçbir kaçış yolu yoktu ondan başka. Genç adam, minik esirinin kulağına fısıldadı "Sen sadece benim esirimsin küçüğüm, sadece bana aitsin... " "Lütfen bırak beni yalvarırım!" "Üzgünüm miniğim ama artık...