2- Tuhaf ama ilgi çekici

248 12 2
                                    





Arka koltuktan ceketini alıp arabadan indi. Üzerine geçirirken etrafı inceledi. Ortalığın sakinliğine bakınca erken geldiği hissiyle saatini kontrol etti, evet erken gelmişti. Yine de burada beklemeyecekti, yeni iş yerine doğru adımlamaya başladı.

Yeni bir şehir, yeni bir ev ve şimdi de yeni iş yeri. Son zamanlarda hayatı çok büyük bir değişimin içindeydi.

Ayakkabısının altında ezilen minik taşların çıkardığı sesi dinleyerek yaklaştığı binanın önünde, merdivenlere oturmuş kadını görünce kararsız kalsa da, yeni iş yerinde tanışacağı ilk iş arkadaşı olabileceğini düşünerek yoluna devam etti. İyice yaklaştığında kadın, kimin geldiğini kontrol etmek için bakışlarını telefon ekranından adama doğru kaldırdı. Fatih o an da farketti, onun biraz önce otopark girişinde dikkatsizce yola atlayan kişi olduğunu.

"Günaydın" derken onun da kendisi gibi biraz önceki olayı hatırlayarak bakışlarında belirginleşen şaşkınlığı izledi. Ama karşısındaki, ifadesizliğini delerek ortaya çıkan bu hissi çabucak bastırarak,  önceki haline geri döndü.  Neden rahatsız edildiğini soruyordu aslında ama kelimeler ağzından bir "günaydın" olarak çıktı.

"Burada mı çalışıyorsunuz?"

Şule gitgide artan tahammülsüzlükle kaşlarının çatılmasına engel olmaya çalışarak "Evet" dedi. Böyle yapmaması gerekirdi, aslında hiçbir saygısızlık yapmamış olan adama karşı biraz daha kibar olmalıydı belki ama geçirdiği berbat akşamın ve asla çözemediği ikilemlerin arasında boğuşurken sızıp kaldığı gecenin sabahında bir de; çoğu zaman olduğu gibi yine işe erken gelmiş ve kapıda kalmıştı. Tek istediği Fatoş'un bir an evvel gelmesi ve çalışmaya başlayarak dikkatini kendinden uzaklaştırabilmesiydi. Karşısında sabahın bu saatinde bile son derece enerjik ve tastamam görünen bu adam, kendisinde olmayanları hatırlatıp başının ağrımasına neden oluyordu.

Adam yarattığı etkiden habersiz gülümseyerek elini uzattı "Mesai arkadaşı olacağız o zaman demek ki, ben Fatih"

Şule artık kendine çeki düzen vermesi gereken noktaya geldiğinin bilinciyle doğrularak gülümsemeye çalıştı " Ben de Şule. Memnun oldum" dedi adamın elini sıkarken.

"Siz de benim gibi erkencisiniz"

"Evet erken gelmişim gelip kapıda kalana kadar farketmedim"

Fatih de yeni tanıştığı arkadaşı gibi merdivenlere otururken "İyi uyuyamadınız sanırım" diyerek gözlerine baktı; bu hüzünlü dalgın bakışların arkasındaki nedeni merak etmişti.

Şule'nin kaşları, mahremiyet alanına girilmiş hissiyle havalandı "onu da nereden çıkardınız?" Farkında olmadan sesi kendini savunur gibi çıkmıştı.

Fatih hala kadının gözlerinden ayırmadığı bakışlarıyla incelemeye devam etti. Nasıl da ustaydı kendini gizlemekte, belli ki bir görünen bir kaybolan hislerinin, saklanması gereken zaafiyetler olduğunu düşünüyordu. "Biraz önce arabanın altında kalıyordun"

Umursamıyormuş gibi bir gülüşle dudaklarının sadece bir tarafı kıvrılsa da, yanaklarının pembeleşmesinden aslında bu durumdan rahatsız olduğu anlaşılıyordu "Ben de konu ne zaman oraya gelecek diyordum. Özür dilerim seni sıkıntıya sokmak istemezdim dalgın bir anıma denk geldi"

Sıkıntıyla kurduğu cümlelerin karşılığında bişeyler söylemek için açtığı ağzını vaz geçerek geri kapattı. Kadının dikkatini tekrar elindeki telefona çevirmesiyle aralarındaki konuşma bitmiş oldu.

İçinden İstanbul-ve içindekiler- tuhaf bir yer diye geçirdi. Ama  ilgi çekici..

Merkezin bahçesine giren Fatoş merdivenlerde oturmuş kendisini bekleyenleri görünce telaşlı adımlarlarla aradaki mesafeyi kapatırken "Ah Şule seni yine beklettim dimi?" Diyerek temkinli bakışlarını yanında ki adama yöneltti.

İkilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin