Tedirgin adımlarla girdiği arkadaşının odasında, onu telefonla konuşurken bulunca, karşısındaki koltuğa oturarak beklemeye başladı. Önceki gün öğlenden beri ortalarda yoktu. Bugün hem hala Fatih'le yüzleşmeye hazır hissetmediğinden hem de öğlen ilk seferine çıkacağı için otele gelmeyi hiç düşünmüyordu ancak Yaseminin ısrarları sonucu neler olduğunu anlatmak için kendini burada bulmuştu. Telefonu kapatıp dirseklerini masaya yaslayarak, ciddi bir ifadeyle "Dökül" dedi.
Önceki gün Fatih Şule'nin peşinden çıkmış ama bir anda ortadan kaybolan kızı bulamayınca, Yasemin'e denk gelip onunla konuşmuştu. Böyle bir anda geliş sebebini, planlarını anlatmıştı ancak karşılaştıktan sonra ne olup da Şule'nin kaçıp gittiğini söylememişti.
"Beni öptü. Daha bir kelime bile konuşamadan beni öptü"
Şule bahsederken bile kaçıp saklanmak istiyordu. Aşkın büyülü çekimine kapıldığında bedenini saran cesaret ve damarlarında gezinen kızgın istekle yaptıklarını sonradan düşününce inanılmaz geliyordu. Soğuk parmaklarını alev alev yanan yanaklarına bastırarak arkadaşına baktı. Yasemin kısılmış bakışlarıyla sırıttı.
"Basit bir öpücük değildi anladığım kadarıyla"
Şule bunu nasıl ifade edeceğini bilemeyerek derin bir soluk çekip koltuğun izin verdiği kadar arkaya bıraktı kendini. Elleriyle kendini yelpazeleyince, Yasemin arkadaşının ilk kez gördüğü haline hayretle gülerek "ooo ateş bacayı sarmış" dedi.
"Yasemin ne yapacağımı bilemedim. En son nasıl ayrıldığımızı biliyorsun, şimdi neden geldi amacı ne hiçbir şey konuşmadan beni öyle bir dağıttı ki panikledim. Siz ne konuştunuz? Anlattı mı sana?"
"Şule bu adam seni gerçekten seviyor." Söyleyeceklerini kafasında tartarak düşündü "Eğer bunu görmeseydim, seni alıp götürmesine asla izin vermezdim. Ama ben ikna oldum. Konuşun.," lafını burada keserek güldü "tabi öpüşmeden konuşmaya fırsat bulabilirseniz.." Şule'nin attığı kalemden kendini koruyabilmek için elini suratına siper ederek devam etti "senin de ikna olacağına inanıyorum"
"Yasemin beni sevdiğinden hiçbir zaman şüphe etmedim zaten ama böyle olmaz. Ona gittiğimde olanlardan sonra aylarca bir kabus yaşadım resmen. Tam kendime gelip ilerisi için planlar yapmaya başladığımda, bir anda ortaya çıkıp hadi gidelim diyemez. Elbette konuşacağız, ancak bunun için daha aklımızın başımızda olacağı bir mesafe seçmeliyiz"
Arkadaşıyla bir süre daha konuştuktan sonra geldiği gibi temkinli adımlarla otelden ayrılmayı düşünüyordu ki Fatih'in adını seslendiğini duydu. Olduğu yerde mıhlanıp kalırken yakalanmış olmanın paniğini suratından silmeye çalışarak arkasına döndü.
"Şule nereye gidiyorsun?"
"Imm, birkaç işim var, onlar için çıkmalıyım"
"Ben de geleyim seninle"
Tam çıkacakken yakalanınca yaptığı planlar suya düşmüştü. Bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünürken adamın bir adımdan bile az yakınlığı, saçını kulağının arkasına sıkıştırma bahanesiyle yüzünü okşayan eli dikkatini dağıtıyor, gözlerini kırpıştırmamak için direniyordu.
"Benden kaçma Şule. Ben sana geldim, senin için geldim"
Adamın, içini titreten sıcaklığı bütün ezberini bozduruyor, itiraz etmesini imkansız kılıyordu. İşte sırf bu yüzden deli gibi korkuyordu.
"Kahvaltı yapalım mı?"
Sorduğu soracağı tüm sorulara tek bir cevap vardı zihninde. Başka bir ihtimal var mıydı ki? Zaten iradesini etkisiz bıraktığı için kaçmıyor muydu ondan?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkilem
RomanceOnca diş bilemelerine, kendilerini doldurmalarına hatta savaş boyalarını sürmelerine rağmen, adamın içine bastırdıkça çoğalan ve sonunda taşan varlığı huzurdan başka bişey vermiyordu Şule'ye. Bu durum kafasını tekrar karıştırıyor, ruhunu yeni bir ik...