Fatih'in bakışlarını üzerinde hissederken gözlerini cezvede kabarmakta olan kahveden ayırmadan bekledi. Adamın hiç sakınmadan gösterdiği ilgisi bir yandan ruhunu okşarken diğer yandan tatlı bir heyecanla bocalamasına neden oluyordu.Birlikte geçirdikleri koca günün ardından Şule'nin evine geçmişlerdi. Bütün günü Şule'nin kalbi açısından güvenli bir mesafede geçirdikten sonra şimdi bir evin içinde baş başa olmak istemsizce nabzının arttırıyor, hatta bazen nefes almayı unutturacak kadar kafasını karıştırıyordu. Kahveyi fincanlara aktarırken ortamdaki ağır havayı dağıtmak için açacağı konu, adama baktığında aklından uçup kayboldu. Kalçasının yan tarafını tezgaha yaslamış, kollarını göğsünde çaprazlayıp öylece izliyordu ancak bakışlarındaki sıcaklık, Şule'nin yüreğinin göğsünde kabarıp, kanatlanmasına neden oluyordu. O dalgınlıkla kahveyi eline taşırınca acıyla elini salladı. Fatih yanına gelip elini musluğun altına tuttu.
"Tamam önemli değil, çok yanmadı zaten"
"Olsun, bir süre suya tutsak iyi olur"
Soğuk su hafifçe sızlayan elindeki yangıyı alınca, acısı geçmiş, geriye başını yukarı kaldırsa burun buruna gelecekleri yakınlıkları kalmıştı. Göğsünün sıcaklığıyla harmanlanırken, bu yakınlığında ve hatta diğer tüm gerekli gereksiz her fırsattaki temasında bir kasıt olduğunu düşünmeye başlamıştı artık. Bakışlarını bir anlık yukarı kaldırıp tekrar önüne dönerken, göğsünde çırpınan kalbini sakinleştirme isteğiyle biraz uzaklaşarak mırıldandı "Hep sen dağıtıyorsun dikkatimi"
Fatih suyu kapatıp diğer eliyle Şule'nin belini kavrayarak kendine çekti "I-ıh. Yanılıyorsun. Sen aslında hep bende olan dikkatini başka şeyler yaparak dağıtmaya çalışırken sakarlık yapıyorsun" sevdiği kadının boynuna doğru sokularak dudaklarını şah damarına bastırdı. Olduğu yerde geri çekilmeden nefesinin boynuna dağılmasını sağlayarak fısıldadı "halbuki ben biliyorum bu kalbin benim için böylesine attığını" kollarının arasında titreyen narin bedenini güven verme isteğiyle sıkıca sararak yüzüne yaklaştı "Korkma aşktan"
Adam boynundaki dudaklarını biraz daha çekmese, her kıpırtısında tenine değen dudakları ve dağılan nefesiyle, dizlerinin bağının çözüleceğinden korkmuştu, Şule. Ne zamandır almayı unuttuğu nefesi derin bir solukla içine çekip, merhamet dilenircesine "Yapma nolursun" diyebildi.
Fatih gövdesini biraz daha geri çekerek, Şule'nin göğsüne saklamaya çalıştığı suratına yaklaşmayı denedi tekrar.
"Neden?"
Bütün gün belki de hiç durmadan sohbet etmişlerdi ancak hala konuşulmamış birçok konu vardı. Fatih hemen yarın onu alıp götürecek gibi konuştukça, Şule imzaladığı üç aylık kontrattan bahsedememişti ve bu her geçen saniye göğsüne büyük bir taş gibi baskı yapıyordu. Sabahtan beri sigara içememişti, Fatih'in vereceği tepkiden, hatta daha çok yaşayacağı üzüntüden çekinerek içememiş, iyiden iyiye tekrar bağımlı olduğunu farkettiği kötü alışkanlığından ona farkettirmeden nasıl kurtulacağını hesap etmeye çalışmıştı. Ancak şu anda yaşadığı stresle büyük bir yoksunluk duyuyor, ihtiyaçla burulan dilini yutkunarak rahatlatmaya çalışıyordu.
Adamın aradan geçen bunca zamana karşın hiçbir şey değişmemiş gibi düşünerek yaptığı planlar Şule'nin suçluluk hissetmesine neden oluyor, yakınlaşmasına izin vermiyordu. Tabii birde aylar önce zorla toparladığı cesaretiyle onun evine gittiğinde olanlar vardı. Üzerine düşündükçe ona hak vermiyor değildi ancak bu içten içe taşıdığı kırgınlığa da engel olamıyordu.
"Konuşmamız gerekenler var"
Fatih, kapıldığı çekimden kurtulmakta zorlanarak yutkundu. Kollarını gevşetip aralarına küçük de olsa bir mesafe gitmesine izin vererek "Konuşalım" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkilem
RomantizmOnca diş bilemelerine, kendilerini doldurmalarına hatta savaş boyalarını sürmelerine rağmen, adamın içine bastırdıkça çoğalan ve sonunda taşan varlığı huzurdan başka bişey vermiyordu Şule'ye. Bu durum kafasını tekrar karıştırıyor, ruhunu yeni bir ik...