Bu sene yine Ramazan ayına kavuşmuştuk. Bizim evde yine büyük bir coşku vardı. Ramazan için alışverişler yapılmış kimi hangi gün ağırlayacağımıza karar vermiştik. İlk günleri aile olarak birlikte geçirirken iftar sonrası bastıran ağırlıkla birlikte kendimi koltuklardan birine attım. Annem çayı koyarken diğerleri de benim gibi koltuklara atmışlardı kendilerini. Babam haberleri izlerken, Dünya orta sehpa defterlerini koymuş ödevlerini yapıyordu. Temmuz abim onun yanına oturmuş yardım ederken bende cebimde duran telefonumu alıp sosyal medyada dolaşmaya başladım. Arada Merve'nin yazdıklarını okuyup Anıl'la olan son gelişmeleri öğrenmiştim.
O gün Merve'yi, Anıl'ın yanında bırakıp çıkmıştık. Ertesi gün öğrendiğimiz kadarıyla bütün gece konuşmuşlardı. İkisi de ayrı ayrı haklıydı. O yüzden tek yapmaları gereken en mantıklı şeyi yapmışlardı. Anıl, ortaya çıkan bu gerçeklerden sonra Merve'ye karşı daha ılımlı davranıyordu. Gün içerisinde arıyor, mesaj atıyor ve birlikte bir yerlere gidip vakit geçiriyorlardı. E bizim kızında keyfin yerindeydi tabi. Onlar kendi yollarında yürürken bir yandan da bizim işlerimiz için koşturuyorlardı.
Allah'tan düğün için yapılacak bütün hazırlıklar bitmişti. Gelinliğim tamirden gelmişti, ev tamamen hazırdı hatta temizliğine kadar yapılmıştı. Düğün yerleri hazırdı. Davetiyeler zaten dağıtılmıştı. Şimdi geriye sadece gün saymak kalmıştı ki o en zoruydu. Kendi içimde hesaplar yaparken içeriye annem girdi. Telefonla biriyle konuşurken hepimiz ona doğru döndük. O ise bizi pek umursamadan konuşmasına devam etti. Önüme dönüp haberleri izlemeye devam ederken kapı çaldı.
''Ben bakarım!'' Dünya, kapıyı açmaya gittikten sonra yanında abimlerle birlikte geri geldi.
''Hoş geldiniz oğlum.''
''Hoş bulduk annem.'' Annem, Egemen'i kucağına alıp telefon konuşmasına devam ederken Selin abla yanıma oturdu.
''Hayırdır, annem kiminle konuşuyor böyle hararetli hararetli?''
''Bilmiyorum ki valla. Kapatsın anlarız kim olduğunu.'' Selin ablayla birlikte annemin konuşmasını dinlerken annem nihayet telefonu kapatmıştı.
''Kim anne o?''
''Hüsne teyzen kızım.''
''Hayırdır anne ne diyor Hüsne teyze?'' Merak ettiğim soruyu benden önce Selin abla sormuştu.
''Haftaya bizi iftara davet etmişlerdi ama Balım'a görücü gelecekmiş galiba onu haber verdi, başka zamana erteledik.'' Annemin konuşmasından sonra gözlerimi Temmuz abimin üzerine diktim. Omuzlarını dikleştirmiş otururken bizim konuşmamızı dinlediği belliydi.
''Ne diyor peki Hüsne teyze, verecekler mi Balım'ı?''
''Ay ne bileyim kızım ben. Ama Balım olumsuz bakmıyormuş meseleye.''
''O zaman görüşüyorlardır?'' Selin abla konuşmamı onaylarken annem kafasını iki yana salladı.
''Yok anneciğim. Malum Balım'ı tanıyorsunuz gönlü sevda işlerinde değil. Kararı anne ve babasına bırakmış. Eğer Ahmet Beyler olumlu bakarsa Balım kızım kabul edecekmiş.''
''Evlenmiş olmak için evlenecek yani, hiçbir sevgi beklentisi olmadan?'' Konu açıldığından beri Temmuz abim ilk kez konuşmuştu.
''Öyle şey olur mu evladım sevginin olmadığı yerde yuva mı kurulurmuş? Sadece Balım önce sev sonra evlen kuralının tersini uyguluyor. Ay Temmuz şimdi başıma çemkirme ama valla gelin olarak çok isterdim Balım'ı. Maşallah kızın eli her işi tutuyor.''
''Aşk olsun anne!'' Selin abla sahte bir kızgınlıkla kollarını bağlarken annem güldü.
''Kızım senin artık gelinliğin mi kaldı? Çiçek ne ise sen o.'' Selin abla, anneme öpücük atarken Temmuz abim ortaya büyük bir bomba bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASINDA 2
Ficção AdolescenteMahalle Arasında kitabının devamıdır. Okumak isterseniz lütfen önceliği ilk kitaba verin.