'Çeyiz.'

1.4K 130 70
                                    

''Anne, ben bu tencereleri tek başıma nasıl indireceğim?'' Annemin ara koridora bıraktığı tencerelere bakarken ona seslendim.

''Kızım seslen sizin çocuklardan birine, gelirler yardıma.'' Annem mutfaktan bana seslenirken kafamı salladım. Balkona çıkıp aşağıya baktığımda Bulut ve Burak'ı bizim merdivenlerde otururken gördüm.

''Bulut! Burak!'' Bizimkiler etrafta beni ararken onların bu şaşkın hallerine kahkaha attım.

''Yukarı bakın yukarı!'' Bizimkiler en sonunda yukarı bakınca beni görmüştü.

''N'oldu?''

''İşiniz yoksa bize gelsenize. Aşağı indirilecek tencereler var ama taşıyamıyorum.''

''Kapıyı aç.'' Burak konuştuktan sonra içeri geçip kapıyı açtım.

''Anne, bu arada olan her şey inecek mi aşağıya?''

''Evet Çiçek.'' Annemin koyduğu tencereleri kapının önüne bırakıp dizdim. Bugün mahalleliyle birlikte toplu iftar yapacaktık. O yüzden tüm evlerde büyük bir telaş vardı. Özellikle son dakikalara girdiğimizde artmıştı. Asansörün kapısı açıldığında karşımda Burak ve Bulut vardı. Kapının önüne geldiklerinde tencereleri birer birer asansöre yerleştirdiler.

''Babamlar gelmiş miydi? Gördünüz mü?''

''Geldiler çoktan. Bahtiyar abinin dükkanındalardı en son.'' Burak'a kafa salladıktan sonra beni beklemelerini söyleyip mutfağa geçtim.

''Anne bizim çocuklar tencereleri aldı hep. Ben de aşağıya iniyorum haberin olsun.''

''Tamam ben de bir iki dakikaya gelirim.'' Anneme kafa salladıktan sonra bizimkilerin yanına geçtim. Hep birlikte aşağıya indiğimizde masaların boydan boya dizildiğini gördüm. Bizim tencereleri yerine koyduktan sonra ileride gördüğüm kızların yanına doğru ilerledim. 

''Kızlar, n'aptınız?''

''Öff! N'apalım anam sabahtan beri yemek yap aşağıya taşı, tabakları ayarla aşağı taşı derken en sonunda anamız ağladı.'' Esra'nın bu isyankar hallerine güldüm.

''Bir şey kalmadı ama geride değil mi?''

''Yok Çiçeem yok, her şey hazır.'' Merve'ye kafamı salladıktan sonra yanlarında duran sandalyeye oturdum. Ezanın yaklaşmasıyla bütün mahalleli masada yerini almıştı. Hasan abi, ellerini açıp dua etmeye başlayınca bizde ona ayak uydurduk. Duanın sonuna geldiğimizde ise sabahtan beri beklediğimiz o ses duyulmuştu. Böylece hepimiz oruçlarımızı açmaya başladık. Hurmamı yedikten sonra suyumu içip biraz kendime gelmeyi bekledim. Her ne kadar oruca bedenim alışsa da hızlı gittiğim zaman karnımın ağrısı bitmiyordu. 

Etrafıma baktığım zaman herkesin benim gibi olduğunu gördüm. Hepsi yavaş yavaş yiyor yanındakiyle muhakkak sohbet ediyordu. Ramazan'ı neredeyse ortalamıştık. Bu demek oluyordu ki sayaç hızla ilerliyor. Bir an düşünceler alemine daldığımda düğün günümün çok çok yakında olduğunu hissettim.

Toprak ile evleniyor olmak büyük bir mutluluktu ama bariz bir şekilde korktuğum şeylerde vardı. Ailemden ayrılacaktım, arkadaşlarımdan, büyüdüğüm bu mahalleden ve nicelerinden. Artık bir Uslu olmayacaktım. Bir şey yapmak istediğimde anneme veya babama gidemeyecektim. Onun yerine kendim karar vermem gerekecekti. Bakıldığı zaman ufak tefek görünen görünen bu işler benim tüylerimi ürpertiyordu.

Toprak'tan

Hastanede ki son saatlerimde iftarımı yaptıktan sonra kalan işlerimi halledip hırkamı üzerime çektim. Hava eserken çok oyalanmadan arabama atladım. Babamların yanına gitmek için yola çıkmış olsam da bir anda kendimi asıl evimizde buldum. Yani Çiçek'le birlikte yakında yaşayacağımız eve. Yüzümde oluşan aptal tebessümle birlikte arabayı park edip indim. İçeride ışık yanmıyordu yani kimse yoktu. Hoş birinin olmasını da beklemiyordum ya. Yavaş adımlarla içeri girip ışıkları açtığımda salonun yeni hali karşıladı beni. Biraz burada vakit geçirmek istediğim için Yalın'a kısa bir mesaj atıp haber verdim.

MAHALLE ARASINDA 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin