Bebeğin kalp atışını bulamıyorum. Bebeğin kalp atışını bulamıyorum. Bu sözler zihnimde yankılanmaya devam ederken gözyaşlarımı artık tutamıyordum.
''Ver şunu bana.'' Suzan'ın sert çıkan sesiyle birlikte ona döndüm.
''Neredesin, neredesin?'' Diye kendi kendine söylenirken son bir umut içimden dua ettim. Bir anda odaya dolan seslerle birlikte Toprak'a döndüm. Onun da gözleri yaşlıydı ama ama gülüyordu.
''İşte buradasın güzel kızım.'' Suzan'ın ağzından çıkanlar ve odada yankılan sesle birlikte kahkaha attım.
''Kız mı?'' Yalın abinin sorusundan sonra Suzan'a döndüğümde kafasını salladığını gördüm.
''Suzan, iyi mi peki?''
''Pek iyi olduğunu söyleyemem. Çiçek'in acil yatışını yapmamız lazım Toprak.''
''Nasıl yani? Kalbi atıyor işte Suzan, daha neyi var?''
''Plasenta previa sık rastladığımız bir durum değil Çiçek. Kanaman devam ederse veya farklı komplikasyonlar olursa hem senin hem bebeğin hayatı tehlikeye girer.''
''Hastanede kalırsam peki iyi olur muyuz ya da ne kadar kalmamız gerekir?''
''Kesin bir şey söylemem mümkün değil. Süreç ne kadar sürer onu da bilmiyorum belki günler sonra geçer belki haftalar. Ama şunu biliyorum ki eğer korktuğumuz şeyler olursa seni acil sezaryene almak zorunda kalırım.'' Birkaç saniye önce bebeğim yaşıyor diye gülerken şimdi onu yeniden kaybetme ihtimalinin ortaya çıkması bütün dengelerimi alt üst etmişti.
''Ben hemen yatışını yapıyorum.'' Toprak, Yalın abi ve Mehmet yanımızdan ayrılırken bu sefer yanımda Kuzey ve Ogün kalmıştı. Suzan hemşirelere talimat verirken yanımda duran Kuzey'e döndüm.
''Sence iyi olacak mıyız?''
''Olacaksınız tabii. Diğer ihtimalleri düşünmek bile istemiyorum. Suzan işinde çok başarılıdır o yüzden için rahat olsun.''
''Ya erken doğum olursa? Daha 21 haftalık, dayanamaz ki.''
''Sen onu Batuhan'a sor yenge. Bak o da yenidoğan konusunda alanının en iyi doktorlarından biridir. Hem artık tıp ilerledi, her şeyin bir hal çaresi bulunuyor.'' Kuzey beni rahatlatmak için konuşurken telefonum çalmıştı. Ogün telefonumu yanıma getirirken kimin aradığını sordum.
''Annen arıyor yenge.''
''Ne diyeceğim ben?''
''Kime?'' O sırada içeri Toprak ve diğerleri gelmişti.
''Annem arıyor. Ne diyeceğim Toprak?''
''Mecburen söyleyeceğiz güzelim. Burada ne kadar kalacağımız belli değil.'' Mecburen kafamı sallarken Ogün ayağa kalktı.
''Abi bu haber öyle telefonda verilmez. Biz Mehmet ile birlikte gidelim yüz yüze durumu anlatalım. Sonra onları alıp gelelim, ne dersin?'' Toprak bana doğru dönüp baktığında kafamı salladım.
''Adresi biliyor musunuz?''
''Biliyoruz abiciğim biliyoruz. Biz çıkalım bir iki saate geliriz yengenin ailesiyle.'' Mehmet ayağa kalktığında kolundan tuttum.
''Mehmet ilk Haziran abimin evine geçin, abim Temmuz abimi arasın yanına çağırsın. İlk onlara söyleyin ki annemi sakinleştirebilsinler, tamam mı?''
''Tamam yenge dediğin gibi yaparız.'' Mehmet ve Ogün yanımızdan ayrılınca bizimkilerin yardımıyla tekerlekli sandalyeye oturdum. Toprak'ta arkama geçip sürmeye başlamıştı. Yatışımın yapıldığı odaya geçtiğimde Suzan ve Toprak'ın yardımıyla üzerimdeki kanlı elbiselerden kurtulup hasta kıyafeti giymiştim. Odaya yeniden geçtiğimde yatağa uzandım. Hemşireler seruma takviye yaparken Yalın abi yanıma gelip elimi tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASINDA 2
Novela JuvenilMahalle Arasında kitabının devamıdır. Okumak isterseniz lütfen önceliği ilk kitaba verin.