Gerçek Olan

396 60 54
                                    

Burnuma dolan ağır ve bir o kadar hoş olmayan kokuyla gözlerimi hafif araladım.Araladığım gözlerim; ilk olarak gözümü kamaştıran parlak ışıkla karşılaşmıştı.Duyduğum tanıdık sesle gözlerimi tam anlamıyla açtım ve kafamı hafif bir şekilde sağ tarafımda duran Gamze'ye baktım.Ne yapacağını bilemez şekilde ağlayan gözlerle bana bakıyordu.Biraz kendini toparlayarak :

"Canım iyi misin?"dedi.Bunu oldukça sakin çıkan sesiyle söylemişti.Bunun üzerine hafif bir tebessüm ettim ve konuşmak için çabaladığım sırada ağzımda takılı olan oksijen maskesini yeni fark ettim.Maskeyi ağzımdan çıkartarak konuşmayı denedim.

"İyiyim.Ağlama!"zorlanarak söylemiştim.

"Yok ben ağlamıyorum.Sadece gözüme toz kaçtı."bir çocuk edasıyla söyledi.Ona gülümsemekle yetindim.

Her zaman ki Gamze işte...

"Gamze?"

"Efendim canım bir yerin mi ağrıyor?"telaşlı bir şekilde söylemişti.Bu kız neden böyle ki.

"Hayır,bir yerim ağrımıyor.Sadece ..."devamını getirememiştim.Yaşadıklarım gözümde canlanıyordu.Sanki aynı sahneyi defalarca yaşıyordum.Depoda beni kaçıran adamın her şeyin o adam yüzünden olduğunu söylemesi,sonra kapıyı açıp gitmeleri,beni alevlerin arasında bırakmaları ve en sonunda alevlerin içine yığıldığım gibi her yerin kararması...Yolun sonuna geldiğimi düşünmüştüm.Hatırladıkça çok kötü oluyordum.Bu şekilde düşündüğüm sırada Gamze'nin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Sadece ne?"merakla bana bakıyordu.

"Sadece buraya nasıl geldiğimi ve  beni kimin buraya getirdiğini soracaktım."kelimeler boğazımdan zor çıkmıştı.Yaşadıklarım an be an gözümde canlanıyordu.

"Seni kimin getirdiğini bilmiyorum canım.Geldiğimizde yanında kimse yoktu.Zaten senin hastanede olduğunu öğrenir öğrenmez başımızdan kaynar sular döküldü."sitemli ve bir o kadar kızgın    bakışlarını bana gönderdi.Buna aldırış etmeden sakin bir şekilde  kafamı sol tarafımdaki pencereye çevirdim.Hava kararmış ve kendini yavaş yavaş geceye teslim ediyordu.Ay ve yıldızlar yeni yeni yerini alıyorlardı.Adeta gecenin karanlığını aydınlatmak için savaşıyorlardı.Aynı benim gibi...Düştüğüm karanlık boşlukta ben de onlar gibi ışık saçarak kurtulmayı istediğim gibi,etrafımı aydınlatmak için çabalıyordum.Fakat onlar kadar başarılı olduğum söylenemezdi.Onlar gecenin karanlığını aydınlatmanın yolunu çok iyi biliyorlardı.Ama ben bilmiyordum.Hayatımı değiştirecek ,karanlığımdan kurtaracak ışığımı bilmiyordum.Derin bir iç geçirdikten sonra kendimi biraz olsun toparladım .Odanın son derece sessiz oluşu içimi ürpertse de buna pek aldırış etmeden pencereden bakmaya devam ettim.Bir yandan bakarken bir yandan da merak ettiğim bir diğer soruyu sordum.

"Gamze peki ne kadardır buradayım ?"sonunda sessizliği bozmuştum.Ben sessizliği bozmuş olabilirdim belki ama o hala bozmamıştı.Bu beni biraz olsun korkutsa da burnuma dolan tanıdık bir kokuyla güvende olduğumu hissetmiştim.Bu kokuyu beni kurtaran kişi de de almıştım.Tek hatırladığım iliklerime kadar işlemiş olan o kokuydu.Kokunun verdiği rahatlıkla kafamı sağa çevirdim ve bakışlarıyla beni süzen Aras ile karşılaştım.Bana ezberlenecek bir notmuşum gibi dikkatli ve uzun uzun baktı.Bakışları beni rahatsız etmeye başlayınca konuşmam gerektiğini düşünerek söze girdim.

"Neden geldin?Beni merak ettiğini söyleme çünkü hiç inandırıcı olmaz."

takındığım yapmacık gülümsemeyle söyledim.Fakat o bana karşılık suratındaki  gıcık ifadesini bozmadan  konuşmaya başladı.

"Yook.Gerçekten  seni merak ettiğimi mi düşündün?Ben kimseyi merak etmem."yüzündeki iğrenç sırıtışıyla beni şu hasta halimde bile sinir etmeyi başarıyordu.Bir insan bu kadar ukala olabilir mi?

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin