Bir köşeden daha dönmüştü.Hızı hiç kesilmeden koştukça koşuyordu ve bu da nefesinin kesilmesine neden oluyordu.Ne kadar kaçacaktı daha böyle...Ayrıca yağmurun şiddetlenmesi,zemini kayganlaştırıyordu ve koşmasını dahada yavaşlatıyodu.Bundan dolayı hemen yakalanabilirdi.Bir şey bulmalıydı,kaçabilmesi için bir şey...Ama olmuyordu,halen peşindeydiler...İlk başta onları atlattıgını düşünsede atlatamamıştı,işte hemen arkasındaydılar.Daha ne kadar kaçabilirdi ki...?Çevresinde yardım edebilecek kimse yoktu.Koşmaya devam ederken bir taşa takıldı ve yere düştü.Artık anlamıştı kaçışı olmadıgını...Çıkmaz bir yola düştügünü...Yolun sonuna geldigini düşündügü anda biri ona elini uzattı.Kim oldugunu bilmedigi biri...Kimdi bu diye düşündü.Yüzünü göremiyordu tek gördügü deniz mavisi gözleriydi.Gözleri gözlerini hapsetmişti.Kaçması gerektigini bile unutturmuştu.Uzattıgı eline tekrar baktı ve ona güvenebilecegine anladı.Tam elini tutacakkken...
Uyandı...
************************************************
DURUNUN AGIZINDAN:
-Yine kan ter içinde uyandım ,elim ayagım titriyordu.Sanki gerçekten yaşamıştım.Ama hepsi bir rüyaydı...Sonunu bilmedigim bir rüya...Komodinin hemen üstünde duran telefonuma iliştim saat daha 06.15 di.Telefonumu tekrar komodinin üstüne koydum ve biraz sakinleşmeye çalıştım.Çünkü bir aydır aynı rüyayı görmenin etkisiyle,her sabah oldugu gibi bu sabahta ne yapacagımı bilmiyordum.Sürekli aynı rüyayı görüyordum fakat bu seferkinin digerlerinden bir farkı vardı.Elini tutmaya çalıştıgım kişinin gözlerini görmüştüm.O beni içine hapseten gözlerini...Sakinleşme terapimi yaptıktan sonra kalktım ve banyoya dogru yol aldım.Eminim ki banyo yapmak beni dahada rahatlatacaktı.Ve öylede oldu.Duştan sonra çok rahatlamıştım.Daha sonra okul formamı giymek üzere kıyafet dolabıma yöneldim.Üstümü giydim ve ıslak saçlarımı kurutmaya başladım.Ardından saçımı güzelce tarayıp mısır örgüsü yaptım.Kendime aynada son bir kez baktıkdan sonra o benim meşhur parfümümü sıktım ve aşagıya indim.Herkes masaya oturmuş beni bekliyordu (!) tabiki.Yine masada ben,kahvaltılıklar ve sandalyeler kahvaltı yapacaktık.Masaya oturduktan sonra Gül teyze yanıma geldi ve portakal suyumu doldurdu.O koyarken:'Günaydın Gül Teyze,bizimkiler nerede biliyor musun?'
'Anneniz dışarıya çıktılar Duru Hanım,Baran Bey ise henüz uyanmadılar.' diye söylediginde nasılda tahmin edemedim ki ben bunu.Oysa annem ve Baran'ın günlük rutinleri böyleydi işte.Annem her sabah erkenden çıkardı.Yapması gereken bir sürü işi oldugunu söyleyip dururdu hep.Baran ise o güzelim yatagından ve rüyalarındaki kızlardan kaldırabilene aşk olsun.Her sabah bunu tekrarlıyorduk oysa ki.Ben bu düşüncelerden kurtulduktan sonra Gül Teyze'ye teşekkür ettim.Bir güzel karnımı doyurduktan sonra nazikçe masadan kalktım ve odama komodinin üzerinde bıraktıgım telefonumu ve yatagımın kenarındaki çantamı almaya gittim.Çantamı aldım ve tam çıkacakken yan odada uyuyan Baran'a bir sürpriz hazırlamak istedim.Bunu yapmak için önce çantamı bir yere koymam gerekiyordu ve hemen çantamı duvarın kenarına bıraktım.Ve çantamın kenarında duran su şişemi aldım.Yavaş yavaş kapıyı açtım.Baran hala uyuyordu.Bıraksan akşama kadar uyurdu.Yavaş yavaş yanına iliştim.Ve suyun kapagını açtım.Üçe kadar saydım ve suyu başından aşagıya boşalttım.Bir anda kahkaha atmaya başladım.Baran uyandı ve bana pis pis bakmaya başladı.O an kaçmam gerektigini anladım.Odadan nasıl çıktıgımı anlayamadım bile.Duvara yasladıgım çantamı öyle bir alışım vardı ki guinness beni görse rekorlar kitabına koyardı.Merdivenlerden koşarak indigim sırada Baran'ın Duru diye bagırışıyla oldugum yerde kaldım.Arkama döndüm ve Baran'ın bana hızla koştugunu gördüm ve kaçmam gerektigini anlamamla kaçmam bir oldu.Korkudan kapıdan nasıl çıktıgımı ve arabaya nasıl bindigimi hatırlamıyorum bile.En son hatırladıgım şey kapının arkasındayken Baran'ın bana:'Gel buraya Duru yakalarsam fena yaparım!'demesiydi.Şimdi kaçmıştım ama bunun acısını çok pis alacagına adım kadar emindim.
***************************************************
ARASIN AGIZINDAN:
-Ben size ne diyorsam onu yapacaksınız!Anladınız mı beni ? Ben Aras DEMİRHAN'ım!Kimse bana posta koyamaz.O postayı ancak ben koyarım anlıyor musunuz!Gidin ve yarım kalan bu işi artık bitirin!Yoksa sizi bitiririm anladınız mı?Bi-ti-ri-rim...Hepsi bir agızdan tamam efendim dediler ve çıktılar.Bunlar insanı katil ederler.Şuan sinirden elim ayagım tutmuyor.Depoda ne gördüysem hepsini parçaladım.Yoksa başka türlü sakinleşemiycem.Herkes beni sinir etmek için dogmuştu sanki...Bana posta koymaya kimse kalkışamazdı.Çünkü cesaret edemezlerdi.Biliyorlardı başlarına ne geleceklerini...Ben böyle düşünürken telefonum çaldı.Arayan bizim adamlardan Ömer'di.Telefonu açtım ve 'Umarım hallettiniz yoksa beni meşgul ediyorsanız...'sözümü bitiremeden bana 'Hallettik Abi'diye söylediginde yüzümdeki öfke bir anda kendini gülümsemeye bıraktı.
***************************************************
DURUNUN AGIZINDAN:
-Okula sonunda geldim İstanbul trafigi beni perişan etmişti.Bizimkilerin yanına dogru ilerlerken gözüme bir kalabalık ilişti.Neden herkesin orada toplandıgı ilgimi çekmişti.Merakıma yenik düştüm ve kalabalıga dogru ilerlemeye başladım.Kalabalıgın içine girdigimde Gamze ile Eylem'in şaşkın bakışları ile karşılaştım.Bana neden öyle baktıklarını anlayamadım.Sonra ne oldugunu anlamaya çalışırken herkesin baktıgı yöne bakmamla gördügüm manzara karşısında şok oldum.Bu gerçek olamazdı..!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE
JugendliteraturGeçmişte yaşadığı her şeye rağmen kalbindeki masumiyeti kaybetmeyen bir kalple,kötülüklerin esiri olmuş,nefret saçan bir kalbin hikayesiydi onlar. Belki birbirlerinden çok farklı görünüyorlardı ama ikisininde bilmediği ortak bir yanları vardı; Peş...