Keşke

411 54 27
                                    

Fısıldadığı cümle kalbimin teklemesine neden olurken,söylediklerinin benim için bir anlamının olup olmadığını düşünmeye başladım.Ben öylece tepkisiz dururken Aras'ın iğneleyici bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.Bakışları daha da paniklememe  neden olmuştu.İçimde oluşan panik duygusunu yok sayarak bakışlarımı ona yönelttim.Ne cevap vereceğimi bilemesemde,konuşmam gerektiğinin farkındaydım.Her geçen saniye söylediği şeyin doğruluğunu ispatlıyordu sanki...Peki gerçekten doğru muydu?Gerçekten ondan nefret etmiyor muydum?Aklım bu düşünceye şiddetle karşı çıkarken kalbim ise bu durumu kabullenircesine hızla çarpıyordu.Aklım ve kalbim arasındaki bu ikilem beni derin bir boşluğa sürüklüyordu.Peki ya doğru olan hangisiydi?Kalbimin kabul ettiği mi yoksa aklımın kabul ettiği mi?

Zoraki sıyrıldığım düşüncelerimden ,Aras'ın pür dikkat beni izlediğini yeni fark etmiştim.Bu durum  yüzümün iyice ateşlenmesine sebep olmuştu.Şuanda yüzümün  domatesten bir farkı olmadığından adım kadar  emindim.

Yüzünde oluşmuş olan alaylı sırıtışı da buna kanıttı.Daha fazla kızarmamak adına  konuşacağım sırada çalan telefonun sesiyle içimde sevinç nidaları atmaya başladım.İlk defa tam zamanında çalmıştı.

Bana odakladığı bakışlarını  radyonun altında şarjda duran telefonuna çevirdi.Şarjdan telefonu çıkardı ve bir kaç saniye arayanın kim olduğuna baktı.Ardından benim anlayamadığım bir şeyler mırıldanıp telefonu açtı.

"Ne oldu da beni yine aradın!"sesi oldukça sert ve soğuktu.Kiminle konuştuğunu gerçekten çok merak ediyordum.

"Geldi...O zaman onu benim dağ evime götürün.Benim ufak bir işim var onu halledip ben de gelcem!"Kim gelmişti de Aras'ın sesi sakinleşmişti?Ayrıca beni götürdüğü dağ evinden mi bahs ediyordu?

"Sana ne  !Ha sana ne!Öff..."sinirli bir şekilde telefonu kapattı ve radyonun üstündeki yere sert bir şekilde koydu.Neden bu kadar sinirlendi ki?Daha yeni sakinleşmişken bir anda şekil değiştirdi.Cidden Aras'ın ruh halini anlayamıyordum.Bu da ona ne zaman nasıl davranacağımı zorlaştırıyordu.Sinirle durduğu arabayı çalıştırdı ve kenara çektiği arabayı yola çıkardı.Hızlı bir şekilde  arabayı  sürmeye başladı.Bu durum korkmama neden olurken kalbimde korktuğunu hızlı bir şekilde çarpmasıyla dile getiriyordu.Ellerimi koltuğun yanlarında sıkı sıkıya tutarak tırnaklarımı oraya geçirdim.Ardından gözlerimi kapattım.
"Aras biraz yavaş olabilir misin?"sesim olduğundan tiz çıkmıştı.
Yaşadıklarım tekrar tekrar gözümün önüne gelmişti.

FLASBACK

"Anne bırakma beni!Anne!"babam hızla beni arabaya soktu.Emniyet kemerimi bağladı ve kapıyı kilitledi.
"Levent bırak kızımı!Yalvarırım bırak!"ağlayarak bağıran annemin yanına gitti.Hışımla kolunu tuttu.
"Artık kızını unut!Senin Duru diye bir kızın yok!Madem beni sildin,o zaman Duru'yu da sil!Duru benimle geliyor.Zaten Baran seninle.Ama o da şimdilik.Onu da senden alacağım.O yüzden oğlunla iyi vakit geçirmeye bak!"annemi tuttuğu kolundan yere fırlattı.Arabaya doğru hızla gelmeye başladı.Annem olduğu yerden zorlanarak kalktı ve benim  ellerimi yapıştırdığım cama ellerini dayadı.Ben bu sırada daha da çok ağlamaya başladım.
"Anne!Annecim...Bırakma beni ne olursun!Bırakma!"annemde ağlayarak :"Duru sakın ağlama yavrum.Seni bırakmıyacağım.Seni geri alacağım .Tamam mı?"ellerini minik ellerimin üzerinde birleştirdi.Ağlayarak  ona tamam anlamında kafamı salladım.O sırada babam arabayı çalıştırdı ve hızla sürmeye başladı.Kendimi camdan çekerek arka koltuktan emniyet kemeri ne kadar zorlasada  babamın omzunu tuttum.
"Baba nereye gidiyoruz.Neden beni annemden ayırdın?"
"Seni annenden ayırdığım yok.Sadece annen artık öldü .Bundan sonra annen yok!"öfkesi yüzünden okunuyordu.
"Baba...Annem yaşıyor ki...Anneme bir şey olmadı."gözyaşım ikiye katlanmıştı.Sol eliyle direksiyonu tutarken sağ eliyle kirli sakallarını kaşıdı.
"Artık ağlamayı kes Duru!Sesini duymayacağım !"arabanın hızını iyice artırdı."Babacım biraz yavaş sürebilir misin?Korkuyorum!"korkak çıkan sesimle yüzünü bana çevirdi.Mavi gözlerini  gözlerime dikti.
"Sana konuşma diyorum!Ayrıca hiç bir şeyden korkma!Kendinden başka hiç bir şeyden!"sesi iyice sertleşmişti.
"Baba...!"
"Duru sana sus..."sözünü keserek:"Araba!"diye haykırmamla kafasını çevirdi.Korkudan kalbim çıkacakmış gibi atarken ,babamda arabaya çarpmamak için direksiyonu sağa kırdı.Ardından büyük bir ağaca çarptık ve koskocaman bir karanlık beni içine çekti.

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin