İddia

401 34 54
                                    

Soluk ve yorgun bir yüz,şişmiş göz altları ve kan çanağına dönmüş bir çift göz...Daha önce tanımadığım yüzü saatlerdir inceliyordum.Lavabonun üzerinde duran elimi ağır ağır kaldırdım ve tanımadığım yüzde gezdirmeye başladım.Dokunduğum her yer ondan bir iz taşıyordu.Dudakları onun ilk öpücüğünü çaldığını hiç unutturmazken,gözleri onun için akıttığı istemsiz yaşları hatırlatıyordu.Tanımadığım yüzden elimi hızla çektim ve musluğu açtım.Avucuma aldığım suyu bir kaç kez yüzüme çarptırdım.Ardından ellerimi lavabonun kenarına yerleştirerek eğdiğim kafamı tekrar aynaya bakmak için kaldırdım.Islak olan ve eski Duru'yu tekrar ortaya çıkaran yüzüme bir kaç dakika baktım.Akan suyun sesiyle konuşmaya başladım."Daha yeni gördüğün yüz senin değildi.O sen değildin Duru.O başka biriydi.O ne hissettiğini bilmeyen biriydi.Ama sen o değilsin ve onun gibi davranamazsın.Onun gibi bir erkek için ağlamazsın çünkü sen her zorluğun üstesinden gelebilecek Duru'nun ta kendisisin ve öyle de kalacaksın!Aras'a gelince artık onun gibi davranıcaksın ve onun umrumda değil saçmalığını ona umrunda olduğunu göstererek çürüteceksin.Çünkü bunu o istedi.Bu Duru'yu Aras istedi.Ve istediği Duru'ya kavuşacak!"yüzüme takındığım yamuk ve sahte bir gülümseme ile son kez aynada kendime bakarak musluğu kapattım.Ardından banyodan çıktığım gibi dolaptan bulduğum yırtık dar paça kot pantalonu ,beyaz sarı desenli salaş bir tişört ve beyaz spor ayakkabıları giydim.Hepsi vücuduma tam olmuştu.Kıyafetleri kaç beden giydiğimi bilmesi beni biraz şaşırtsada buna pek aldırış etmemiştim.Gördüğüm beyaz makyaj masasına doğru ilerledim.Masanın atında duran pembe pufu çekerek oturdum.Ne var ne yok diye ufak çaplı bir inceleme yaptıktan sonra ilk önce saçımdan başlamaya karar verdim.Saçımı balık sırtı ördüm ve önden gözümü kapatmayacak şekilde perçem bıraktım.Saçımla olan uğraşım bittikten sonra göz altımdaki şişlikleri bir nebze de olsa kapatmak için fondaten sürdüm ve hafif bir makyaj yaptım.Makyajımı bitirdikten sonra kendime aynada bakarak yerimden doğruldum ve salona doğru yöneldim.Salona girmeden önce kapının arkasında derin bir nefes alarak içeriye geçtim.
Arkası bana dönük bir şekilde masanın baş kısmında Aras otururken,Aras'ın sol yanında ise Akın oturuyordu.Bana yüzünü bile çevirmeyen Aras'a aldırmayarak Akın 'a sıcacık bir gülümsemeyle:"Günaydın!"dedim.O da bunu üzerine alınmış olacak ki ,kahvaltı tabağına dönük olan yüzünü bana doğru çevirerek :"Günaydın!"sevecen bir tavırla söyledi.Ona gülümseyerek benim için koyulduğunu düşündüğüm boş tabak ve bardağın olduğu sandalyeye oturdum.Oturur oturmaz Aras'ın iğneleyici bakışlarını üzerimde hissetsemde bunu pek takmayarak tabağıma kahvaltılıklardan koymaya başladım.
Bu şekilde kahvaltılıkları koymakla cebelleştiğim sırada:"Duru senin gözlerin şiş mi yoksa bana mı öyle geldi?"diyen Akın'a doğru gözlerimi çevirdim.Sorduğu soruya ne cevap verebileceğimi kestiremesemde bir yerden başlamam gerektiğini gayet net biliyordum.
"Imm...Evet,göz altlarım biraz şişti ama önemli değil.Dün uyku tutmayınca böyle oldu."Aras'ın beni süzdüğünü hissediyordum.Ona bakmamaya gayret göstererek Akın'ı dinlemeye çalışıyordum.
"Hımm...Anladım. Yeni bir eve ve yeni bir yatağa alışmak senin için zor olmalı."bir yandan ağzına attığı salatalıkla uğraşırken bir yandanda benimle konuşuyordu.Zoraki bir tebessümle :"Evet, gerçekten öyle.Kolay kolay alışabilen bir yapıya sahip değilim.Ama zaten bir kaç gün duracağım içinde pek sıkıntı olacağını sanmıyorum."bıçağımla dilimlediğim peynir parçasını çatalıma batırıp ağzıma götürerek gizli gizli Aras'a baktım.Ne demek istediğimi anlamış olacak ki mavinin en koyu rengini almış gözleriyle bana bakıyordu.Kafamı daha fazla onun öfkeli gözlerinde tutmamak adına tekrar eski pozisyonumu alarak tabağımla ilgilenmeye başladım."Haklısın,seni gayet iyi anlıyorum.Ben de kolay kolay alışamam. Yurtdışında olduğum zamanlarda ben de zorluk çekmiştim ama sonra alıştım.Sen de alışırsın!"demesiyle şaşkınlıkla Akın'a bakmaya başladım."Sen yurtdışında mıydın?"benim şaşkın bu halime gülerek:"Ben sana bundan bahs etmemişmiydim?Ben uzun bir süredir yurtdışındaydım."
"Hayır söylememiştin.Nereden geldin peki?"
"Amerika.Los Angeles."
"İnanamıyorum.Çok merak ettiğim ve sevdiğim bir yer."heyecanla söze atılarak.
"Sevilmeyecek bir yer değil.Bayağı turist çeken bir yer."
"Tahmin edebiliyorum.Umarım ilerde gitme şansım olur."
"Neden olmasın.Belki beraber bile gidebiliriz değil mi ama?"demesiyle bir anda Aras'a bakma gereksinimi duydum.Ona çevirdiğim bakışlarımla onu incelerken ,o ise sinirli bakışlarını Akın'a gönderiyordu.Akın bu bakışları algılamış olacak ki benim cevabımı beklemeden sofradan kalktı ve Aras'ı umursamayarak:"Benim ufak bir işim vardı Duru.O yüzden kalkmam gerek.Size afiyet olsun.Akşam görüşürüz."dedi ve ilerlemeye başladı.Tam kapıdan çıkmadan geri dönüp bana baktı ve:"Bu arada eğer Los angeles macelarımı merak ediyorsan akşamı beklemek zorundasın!"göz kırparak gülümsedi ve gitti.O giderken ben de ne yapacağımı bilmeyerek masadan kalktım.Çünkü daha fazla Aras'ın iğneleyici bakışlarına katlanamıyacaktım."Sana afiyet olsun!"diyerek koltuğa doğru ilerlediğim sırada Aras'ın sert ve soğuk sesiyle karşılaştım."Ağladığını biliyorum.O yüzden bana yalan söylemeye çalışma ve eve gitmeyi de unut!"dedikleri beni epey bir şaşırtsada ona gerçekleri söylemiyecektim.Ona dönük olan vücudumu masada oturan Aras'a çevirdim.
"Bunu nereden çıkarttığını bilmiyorum.Ben ağlamadım.Masada söylediklerimin hepsi doğruydu.Ayrıca eve gitmeyi unutta ne demek .Orası benim gerçek evim ve benim ait olduğum yer.Eninde sonunda o eve geri gideceğim.Anlıyor musun?"
öfkeyle karışmış sesimle ona haykırdığım sırada sert bir şekilde masadan kalkarak yanıma geldi.Yapmacık gülümsemesini yüzüne yerleştirerek kollarımı sımsıkı tuttu."Hıhh...Hıhh...Senin karşında bu numaraları yiyecek üç yaşında bir çocuk yok.Bu evden de gitmeyeceksin.Sofrada söylediğin saçmalıkları bir daha konuşmayacaksın !"demesiyle gerilmiş sinirlerimin patlamasına yol açmıştı.Sıkıca tuttuğu kolumu ellerinden kurtararak:"Sen kendini ne zannediyorsun ya.Sen kimsin de beni burada alıkoyuyorsun.Bana bu şekilde bağırmayı kes artık.Senin karşında artık o saf senin emrine itaat eden Duru yok!"öfkeden kudurmuş gözlerine baktığım sırada kapının çalmasıyla beni umursamayarak kapıya yöneldi.Sinirden ağlıyacak duruma gelsemde kendimi ağlamayacağıma dair tembihleyerek ben de kapıya yöneldim.Aras'ın yanına gittiğimde kapıyı açmıştı.Açtığında gördüğüm kişilerle daha yeni bedenimi saran öfke kendini mutluluğa bırakmıştı."Gamze!Eylem!"diyerek ikisininde boynuna atladım.Onlarda aynı şekilde benim boynuma atladılar.Bu şekilde sarılarak geçirdiğimiz bir kaç dakikadan sonra ayrıldık.Ayrıldığımda Deniz ve yanında duran Aras'ın arkadaşını yeni fark etmem üzerine :"Oooo..Valla kızları görür görmez bizi unuttunuz değil mi Duru Hanım.Biz neyiz burada dış kapının dış mandalı mı?"diye benimle şakalaşan Deniz'e sarıldım.
"Saçmalama !Senin yerin ayrı,kızların yeri ayrı.Biliyorsun ki sen benim kardeşten öte abimsin."dememle sımsıkı sarıldı."Bizi çok korkuttun cadı."demesi üzerine kızsamda mutluluktan pek üstelemedim.Denizden ayrıldıktan sonra Aras'ın arkadaşına gülümseyerek elimi uzattım."Merhaba.Sen de hoşgeldin ..."ismini bilmediğimi anlayarak araya girdi."Poyraz!Hoşbulduk Duru!"demesiyle şaşkın bir şekilde yüzüne baktığım sırada:"İsmini nereden bildiğimi soracaksan ,Eylem bana hep senden bahs ediyor.Oradan biliyorum."demesiyle gülümsedim ve daha önce fark etmediğim şeyi yeni fark ettim.Eylem bahs etti de ne demek.Yoksa...Düşündüğüm şey mi?İyi de ne zaman?Aman ne de olsa birazdan öğrenirim.
"Eee...Kapıda kaldınız geçsenize içeriye."demem üzerine Gamze söze girdi."Biz içeriye geçmiyelim canım.Sizi almaya geldik."
"Bizi mi?Nereye gideceğiz ki?"
"Evet,sizi ve gideceğimiz yeride gidince görürsünüz."
"İyi,bakalım.Montumu alıp geliyorum."diyerek odaya gittim.Montumu ve boyunluğumu alarak bizimkilerin yanına geldim.
"Ben hazırım.Artık gidebiliriz."demem üzerine Gamze Deniz'e :"Hayatım biz kızlarla arabaya gidelim .Siz de Aras gelince gelirsiniz."demesiyle Deniz kafa salladı.Biz de hal böyle olunca Deniz'in arabasına gittik ve önde Gamze arkada Eylem ve ben olmak üzere yerleştik.Yanımda Eylem'in olmasıyla aklıma takılan şu Poyraz meselesini sormaya karar verdim.
"Eylem ,sana bir şey sormak istiyorum ,ama bana doğru cevap vereceksin."Eylem yüzünü bana çevirdi ve Gamze'de merakla arkaya döndü.
"Tabiki sorabilirsin.Ama zor olmasın."dedi gülerek.
"İyi öyleyse soruyorum.Sen ve Poyraz...Sevgili misiniz?"pat diye söylememe Eylem biraz şaşırsada gülümseyerek yanıtladı."Aslında tam olarak olmasa da sanırım öyleyiz.Yıllardır beklediğim aşkımı sanırım Poyraz da buldum."bunları söylerken gözlerinin içi parlıyordu.Onun mutlu olduğunu yıllar sonra ilk defa görüyordum.
"Peki ne zaman tanıştız ve aşık olduğunu nasıl anladın?"
"Hani sen ve Aras'ın ormanda kaybolduğunuz gün var ya o zaman tanıştık ve sonrada konuşmaya başladık.Aşık olduğumu ise onu gördüğümde sanki yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimden,aklımdan hiç çıkmayan yüzünden ve midemde uçuşan kelebeklerle anladım."demesi üzerine arabanın arkasından Aras'a bakmaya başladım.Söyledikleri aşık olmanın belirtilerini nedense ben de Aras'ı gördüğümde yaşıyordum.Ama bu çok saçmaydı.Ben aşka inanmazdım.Aşkın saçma sapan bir kuruntudan ibaret olduğunu düşürdüm ki hala da aynı düşünüyorum.Ama yine de bu söyledikleri bende derin izler bırakıyordu."Duru sen neden şimdi böyle bir soru sordun.Gerçekten merak ettim.Sen aşka inanmazsın." arkadan gelen Gamze'nin sesiyle kendime gelerek bakışlarımı ona çevirdim."Zaten hala daha inanmıyorum."demem üzerine yüzünde küçük bir gülümseme belirdi.Ona anlamayan bakışlarımı gönderdim.
"Duru nedense bana artık öyle gelmiyor."
"Bu ne demek şimdi.Daha açıklayıcı olursanız fena olmaz."demem üzerine :"Sen Aras'a karşı bir şeyler mi hissediyorsun?"diye söylemesiyle küçük çaplı bir şok geçirdim.Ne demek ondan hoşlanıyorsun?Ben o öküzden mi hoşlanıcam.Hiçte bile böyle bir şey asla olmaz.
"Bunu da nereden çıkardınız.Onun yanında zorla kaldığımı unuttunuz galiba."
"Bakışlarından... Ona aşkla bakıyorsun Duru."
"Hiçte bile ben ona öfkeyle ve nefretle bakıyorum.Ayrıca bu saçmalığı kesin artık.Böyle bir şey asla olmaz.Nefret ettiğim adama aşık mı olacağım yani.Düşüncesi bile insanın sinirlerini bozuyor."diyerek kollarımı birbirine bağlayarak kafamı dışarıya çevirdim.
"Peki bu konuyu daha fazla uzatmıyacağım.Eninde sonunda gerçeklerle yüzleşceksin.Haaa...Unutmadan Durucum
Büyük aşklar kavgayla başlarmış.Yani nefretten doğan bir aşk da var bunu unutma!"demesi üzerine onu duymamış gibi davranarak Deniz'in gelişini izledim.Deniz arabaya bindi ve arabayı çalıştırarak yola koyuldu.Deniz arabayı sürerken ben de camdan dışarıyı izlerken bir yandanda Gamze'nin dediklerini düşünüyordum.Bu saçmalıkları unutmak için bir şey yapmam gerektiğini düşünerek aklıma gelen o an ki fikirle arabadaki ölüm sessizligi bozdum.
"Eylem!"
"Efendim canım!"
"Eylem ben telefonumu hastanede bırakmışım sanırım.Benim telefonumu buldunuz mu orada?"dememle Eylem uğraştığı telefonundan başını kaldırdı.
"Aaa...İyi hatırlattın telefonun oradaydı.Biz de aldık ama vermeyi unuttuk."diyerek elini çantasına attı ve telefonumu çıkarttı."İşte telefonun."elinde tuttuğu telefonumu aldım ."Çok sağol Eyloşum."demem üzerine gülümsedi ve telefonuyla uğraşmaya devam etti.Ben de telefonuma kavuşmanın verdiği mutlulukla kaç gündür aramak isteyip de arayamadığım Baran'ı aradım.Bir kaç çalıştan sonra telefonu açtı.
"Alo!Ne var Duru!"yine içmiş bir vaziyette telefonu açmıştı.
"Şey...Ben seni merak etmiştim Baran .Kaç gündür aramaya çalışıyordum ama olmuyordu.İyi misin?Onu merak ettim."dediklerimin üzerine kocaman bir kahkaha attı.
"Beni mi düşündün?Yapma Duru.Sen beni takmazsın bile.O yüzden iyi kız ayaklarına yatma kız kardeşim.Bütün bu olanların sorumlusu sensin."gözlerim söylediklerinin etkisiyle
dolmaya başladı.
"Ne!Ne saçmalıyorsun.Ben senin uğruna canımı hiçe sayayım ve sen bana kötü ithamlarda bulun.Sen nasıl bir kardeşsin ya...Nasıl bir insansın.Sana artık bir şey söylemek istemiyorum."sesim gittikçe kısılmış göz yaşlarım kendini bırakmıştı.
"Konuşman bittiyse kapatıyorum.Seninle konuşmaktan daha önemli işim var."diyerek telefonu yüzüme kapattı.Bu duruma karşı ağlamaya başlamam üzerine bizimkiler bana ne oldu dercesine bakıyorlardı.
"Baran'ın iyi olup olmadığını öğrenmek için aradım ama o beni azarladı."diyerek Eylem'e sarıldım ve ağlamaya başladım.Eylem ve Gamze beni teselli etme girişimine girerken Deniz duyulabilecek bir sesle bir ağız dolusu küfür savuruyordu.Gamze bunu duyunca Deniz'e çıkışmaya başladı."Deniz,bilerek mi yapıyorsun?Görmüyor musun Duru'nun halini.Bize destek olacağına köstek oluyorsun."
"Kim ben mi?Gamze görmüyor musun Duru ne hale geldi.O hıyar yüzünden kız acı çeksin.Sonra Deniz küfür edince köstek olsun."
"Uff...Deniz yemin ederim seninle bir sey konusulmaya gelinmez."
"Asıl seninle gelinmez.Ağız tadıyla bir küfür ettirmiyorsun."
"Deniz...Beni kızdırma bak kötü olur.Küfür etmek iyi bir şey mi sanki.Hiç hoşlanmadığımı iyi biliyorsun."
"Gören de senin hiç küfür etmediğini sanacak."diyerek yüzüne yamuk bir gülümseme yerleştirdi.Onlar bu şekilde tatlı bir şekilde tartışırken ben ağlamamı kesmiş pür dikkat ikisini izlemeye başlamıştım.Tabi Eylem'in de benden aşağı kalır yanı yoktu.O da onlara odaklanmış ve film seyreder gibi izlemeye başlamıştı.
"Öyle mi Deniz Bey.Siz benim ne zaman küfür ettiğimi gördünüz ,söyleyinde bilelim."
"Peki Gamze Hanım.Siz kaşındınız.Dün gece ettiğiniz küfürleri ne çabuk unuttunuz."demesiyle Gamze şaşkın bir bakış attı.
"Ne dün gece mi ?Saçmalama ben öyle bir şey yapmam ki.Hem ben dün gece ne olduğunu hatırlamıyorum ."
"Tabi hatırlamazsın.Dün gece bir bardak içkiyle sarhoş olduğun için bunlar çok normal."demesiyle Eylemle birlikte tuttuğumuz kahkayı salıverdik.Bizim kahkaha attığımızı yeni fark etmiş olacaklar ki.İkisi de ne oluyor bakışı atmaya başladılar."Ne oldu?Neye gülüyorsunuz siz öyle?"diyen Gamze'ye bakarak:"
Birbirinizin tartışmasını görseniz emin olun ki siz de gülerdiniz."diyerek gülmekten yaşaran gözümü sildim.
"Siz bize güleceğinize kendinize bakın önce.Hem de sen Duru Hanım."diyen Deniz'e tuhaf tuhaf baktım.
"Ne varmış benim yüzümde."dememle bu sefer de onlar gülmeye başladılar.
"Aynaya bakarasan bir zombiden farksız olduğunu anlarsın."diyerek gülmelerini kahkahaya çevirdiler.Dedikleri üzerine telaşla Eylem'in çantasından aldığım aynaya baktım ve dediklerinden farksız olmadıgımı anladım.Ağlamaktan makyajım akmış bir vaziyette olduğumu görmemle aynanın üzerinden kin dolu bakışlarımı gönderdim."İyi ,yeter bu kadar gülmek.Artık nereye gideceksek gidelim bir an önce."diye söylenerek Eylem'den mendil isteyerek yüzümü temizlemeye başladım.Yüzümü silmeyi bitirdikten sonra arabanında durmasıyla geldiğimizi anladım.Camdan dışarıya baktığımda karanlıktan dolayı burasının küçük bir dağ evi olduğunu ilk başta algılayamasam da sonunda fark etmiştim.Neden buraya geldiğimizi oldukça merak etmiştim."Neden buraya geldik?"meraklı bir tonda çıkan sesimle sormuştum.
"Eğlenmek için."diyen Deniz'e saf saf bakmam üzerine Gamze bana dönerek:"Okullar bir kaç gün sonra açılıyor .Bu nedenle tatil bitmeden bir eğlenelim istedim."demesi üzerine gülümsedim.
"Eee...Hadi daha ne bekliyorsunuz ." diyerek Deniz arabadan indi.Onun inmesi üzerine biz de arabadan indik ve hep beraber eve girdik.Eve girer girmez ilk olarak koltuğa oturduk ama o da pek uzun sürmedi.Çünkü Aras ve Poyraz'ın arkadan gelmesi buna neden olmuştu.Ellerinde pizza ve kolalarla içeriye girmeleride neden arkamızdan geldiklerini gösteriyordu.Gamze ayağa kalktı ve hepimizi masaya çağırdı.Biz de masaya geçtik ve bir güzel pizzalarımızı yemeye başladık.Masada çıt çıkmadan herkes yemeğini yiyordu.Aras ve ben de buna dahildik.Normalde de pek fazla konuşmazdık ama yine de bana bir şeyler söylemesini bekliyordum.Kendisi tam karşımda oturuyordu.Bu da benim dikkatimin dağılmasına sebep oluyordu.Buna pek aldırmadan yemeğimi yemeye devam ettim.Fakat Aras'ın iğneleyici bakışlarını üzerimde hissedince daha fazla dayanamıyarak masadan kalktım."İzninizle.Size afiyet olsun."bir an da bütün gözler bana çevrilmişti."Aaa...Duru şimdi neden kalktın ki...Hiç bir şey de yememişsin."
"Yedim ben.Pek fazla yemek yemediğimi bilirsiniz.Bu kadar yetti bana.Şimdi müsadenizle."diyerek kendimi pembenin en hoş tonlarındaki koltuğa attım .Elime de cebimden çıkarttığım telefonumu alarak vakit geçirmeye başladım.Telefonumu elime aldığımda üç yeni mesaj yazısını gördüm.Kimden geldiğini merak ederek açtım.

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin