İnsan mutlu olmaktan korkar mı hiç? Veya gülerken onu bekleyen hüznü düşünür mü? Ya da peşinden hemen hüznü getirir mi? Yoksa bunları düşünen sadece ben miydim? Hayattan gerçekten bu kadar çok mu korktum ben. Bu kadar çok mu canımı yaktı benim. Neden her kendimi mutlu hissettiğim an canımı yakacak bir hüzünle karşılaşıyorum? Neden geçmişim bir gölge gibi hâlâ peşimde dolaşıyor? Neden beni bırakmıyor? Oysa ki gölgeler her şeyin aydınlandığı zaman ortadan kaybolurlar. Her şey berrak haliyle ortadayken kaybolurlar...Peki hâlâ ben de netleşmeyen şey ne? Bir leke gibi üzerime yapışmış geçmişim mi? Eğer öyleyse ne zaman tüm berraklığıyla aydınlığa kavuşacak? Ne zaman gülmekten korkmayacağım? Ve en önemlisi bu gölge, peşimi ne zaman bırakacak? Ne zaman...
Flashback
Hızla annemle buluşacağım yere gelmiştim. Kafeye girer girmez etrafıma bakınmaya başlamıştım.Bir süre bakındıktan sonra cam kenarında kırmızı rahat koltuklarda oturmuş annemi görmüştüm.Yanına doğru ilerlediğim sırada garsonun uzattığı kahveyi almaya çalışırken beni görmüştü.Garsonun gitmesiyle beraber bir an da ayaklanmıştı.Ben de o sırada çoktan masaya gelmiştim.Yanına ulaştığımda bir an da bana sarılarak :"Hoşgeldin kızım!"demesi beni oldukça şaşırtsa da , kızgınlığımdan ödün vermeye hiç niyetim yoktu.O bana sarılmıştı ama ben onun aksine ona sarılmadan kendimi hemen geri çekmiştim.Bu duruma kırılmıştı.Yüzünden çok net okunuyordu ama bozuntuya vermeden gülümsedi.Ardından ben oturduktan sonra o da oturdu.Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra ilk söze annem başlamıştı.
"O günden sonra biraz daha iyi misin?"tedirginlikle karışık bir sesle söylemişti.
"Gördüğün gibi iyiyim.Ki Aras iyiyse ben de iyiyimdir.Bunu sana defalarca söylediğimi düşünüyorum."dedim buz gibi sesimle.O benim aksime oldukça sıcak bir tavırla devam etti:
"İkinizin de iyi olmasına sevindim."demesiyle sinirden bir süre güldüm.Bu durum beni cidden güldürmüştü.Beni düşünüyormuş gibi yapması cidden komik gelmişti.Cidden ama(!).Kendimi bu durumdan çıkardıktan sonra ciddi bir tavır takınarak devam etmiştim."Gerçekten sevindin mi anne!Bana bu pek inandırıcı gelmedi.Ben buraya senin sahte temennilerini dinlemeye gelmedim.O yüzden benimle konuşmak istediğin o önemli konu, tabi öyle bir konu varsa, neyse söyle ki bir an önce gideyim buradan."dedim sert bir şekilde.Bunun üzerine o iyice kötü bir hâle bürünmüştü.Ardından zoraki çıkan sesiyle bu defa sözü o almıştı.
"Duru,kendimden daha da uzaklaştıracak kadar mı kırdım seni?"dedi gözleri dolu dolu bakarken.Söylediklerine cevap vermemiştim.Sessizce ağlamamak için dayanıyordum.Çünkü beni ne kadar üzse de ,o benim annemdi ve ona yaptıklarıma dayanamıyordum.
"Ben gerçekten ikinizin de iyi olup olmadığını merak etmiştim.Söylediğim her şey de gerçekten samimiydim.Birazdan söyleyeceklerim de de samimiyim bundan emin olabilirsin.Ve şunu unutma ki ben sizin hiçbir zaman kötülüğünüzü istemedim.
"demesi üzerine yüzümdeki ciddi ifadeden ödün vermeden sözü ben aldım.Annem kendini toparlamaya çalışırken ben de garsondan bir bardak su rica etmiştim.Garson suyu getirdikten sonra garsona teşekkür ederek ,suyu anneme uzatmıştım.Bir iki yudum aldıktan sonra :"İyi misin biraz daha?"diye sordum.Bana kafasını salladıktan sonra:"Evet."dedi.Biraz daha nefes aldıktan sonra devam etti:"Söylediğin her şey de sonuna kadar haklısın kızım.Hem de sonuna kadar haklısın.Ama sizi önemsemediğim ,sizi sevmediğim konusunda yanılıyorsun.Ben sadece yaşadıklarımı size yansıtmamak için işlere sığındım hep.Toparlamam o kadar uzun zaman aldı ki...Ayrıca sizi koruyabilmem için bunu yapmalıydım.Çünkü siz benim her şeyimdiniz. Sizi bir daha kaybetmeyi göze alamazdım."demesiyle tekrardan gözleri dolmuştu.Gözlerinin içine anlayamaz bir şekilde baktım ve :"Bu da ne demek şimdi?"dedim şaşkın bir ifadeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE
Teen FictionGeçmişte yaşadığı her şeye rağmen kalbindeki masumiyeti kaybetmeyen bir kalple,kötülüklerin esiri olmuş,nefret saçan bir kalbin hikayesiydi onlar. Belki birbirlerinden çok farklı görünüyorlardı ama ikisininde bilmediği ortak bir yanları vardı; Peş...