Evet ...Arkadaşlar sizi yine çok beklettim .Ama neyseki uzun bir bölümle geldim.Umarım bölüm hoşunuza gider.Yukarıdaki şarkıyı da son kısımları okurken dinlerseniz daha güzel olabilir.Fazla uzun tutmuyorum.Hepinize keyifli okumalar :)
Duru'nun ağzından
Acının hangi türlüsü daha çok ağır basardı?Bedeninde hissettiğin mi yoksa kalbin de hissettiğin mi? Sanırım buna cevabım kalpti . O daha ağır basıyordu. Sevdiğin kişinin senden uzak olması, seni onu sevdiğin gibi sevmemesi en büyük acı. Kolumdaki küçük bir morluğa dokundum ve hafifçe bastırdım.Bastırınca hissettiğim acı ufak bir ahlamama sebep olmuştu. Biraz daha büyük bir morluğa bastırmıştım. Bu biraz daha bağırmama sebep olmuştu. Diğerlerine dokunsam kim bilir ne olurdu?Bunu düşünmek bile beni kötü hissettirmişti.Düşünmemeliydim. Kolumdaki morlukları unutmalıydım. Ne de olsa iyileşirdi. Ama kalbimdeki için aynı şeyi söyleyemeyecektim. Onun acısı hiç geçmiyordu. Ve geçecek gibi de durmuyordu. Kolumdaki morluklar bastırınca acıyordu. Ama kalbim dur durak bilmeden acıyordu. Hem de inanılmayacak derecede... Sanırım bu acıdan ölünce kurtulurdum.Ve bu adamların elinden de...
Bu şekilde düşüncelerle
boğuştuğum sırada kapının açılmasıyla bakışlarımı ister istemez oraya odaklamıştım. Kapkaranlık odanın içine biraz da olsa ışık girmişti . Yüzü karanlıktan fazla seçilmese de onu iri cüssesinden tanımıştım. İçeriye giren kişi başımda gardiyanlık yapan iri yarı pislik adamdı. Elinde de yemek tepsisi olduğunu düşündüğüm tepsiyle yanıma geliyordu.Onda olan bakışlarımı çektim ve karşımdaki duvara odakladım.Yanıma geldiğini gölgesinden tanımıştım. Ağır hareketlerle önümü keserek yere çömeldi ve yemeği yere bıraktı. Ardından pis bir gülüş attı. Kafamı onun o iğrenç suratına bakmamak için başka bir yere çevirdim. Bana baktığını hissedebiliyordum.
"Bakıyorum da yediğin dayaklar seni susturmuş "dedi iğrenç sesiyle.Sesimi çıkarmadan duvara bakmaya devam ettim.
" Hem de iyi susturmuş. " diyerek kocaman bir kahkaha atmıştı. Bu durum beni iyice sinirlendirmişti. Yüzümü hışımla o pisliğe döndüm ve gözlerinin içine bakarak :" Şimdi dilediğin kadar gül. Çünkü beni bulduklarında gülecek ve konuşacak bir ağzın olmayacak. "dedim dişlerimi sıkarak. Yere koyduğu yemeği önüme ittirdi. Ardından ağır bir şekilde ayağa kalktı ve:" Hayal dünyan çok genişmiş küçük kız!Böyle bir şeyin olmayacağını ikimizde iyi biliyoruz. Buradan sağ çıkıp çıkmayacağını dahi bilmiyorken bir de olmayacak hayaller kuruyorsun. Bence ilk beni düşünme! Önce kendini düşün! "diyerek arkasını dönerek ilerlemeye başladı. Ben ise sadece bakmakla yetiniyordum. Ardından kapının dışına çıktı ve kapıyı çekti. Çekmeden önce bana pis pis sırıtarak baktı ve:"Afiyet olsun!" diyerek hızla kapıyı kapattı. Ben de sinirle önümdeki yemek tepsisini duvara doğru fırlattım ve o sinirle yeniden ağlamaya başladım.Kurtulup kurtulmamak artık umrumda değildi.Çünkü artık her şeyin sonuna geldiğimi hissediyordum. Bu defa ya tam anlamıyla rahata kavuşacaktım ya da bir daha asla kimseyi göremeyecektim.Şuan ne istiyorsunuz derseniz Aras 'ı son kez görmek... Son kez ona dokunmak... Son kez kokusunu içime çekmek istiyorum. Ona yalan söylediğimi onu çok sevdiğimi söylemek istiyorum.Bunları düşünmek daha da çok ağlamama sebep oluyordu. Kafamı duvara yasladım ve Aras' ın hayaliyle hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim.**************
Ne zamandır burada olduğuma dair en küçük bir fikrim yoktu. Saat kaçtı, hangi gündeydik Bilmiyorum sadece artık dayanamıyor olduğumu biliyordum. Beni kilitledikleri yer kapkaranlık bir yerdi. Sadece kapının oradaki pencereden gelen ışıkla neyin ne olduğunu anlayabiliyordum. Burası beni iyice boğuyordu. İyice daralıyordum.Zar zor bir şekilde ayağa kalktım. Ve kapıya doğru sendeleyerek ilerledim. Kapıya ulaştığımda olağan gücümle kapıya vurmaya başladım. Vuruyordum ama sesin onlara gittiğinden emin değildim. O kadar zorlanarak vuruyordum ki, sesini ben bile duymakta zorluk çekiyordum. Aynı şekilde vurmaya devam ettiğim sırada kapıdan gelen takırtıyla sesin gittiğini anlamıştım. Kapıyı açması için bir kaç geri adım attım. Kapının açılmasıyla içeriye süzülen ışık gözümü almıştı. Uzun süredir karanlıkta kalmam ve çok az bir ışıkla yetindiğim için böyle bir şey olmuştu. Gözümü alan ışık çok sürmeden yok olmuştu. Çünkü iri cüssesiyle o kötü adam tek hamlede ışığı kesmişti. Bana bakarak :"Ne istiyorsun? "dedi sert sesiyle. Gözlerimin yeni yeni kendine gelmesiyle birlikte yüzüne baktım.
" Lavaboya gitmek istiyorum. "dedim güçsüz olduğumu belli etmemeye çalışarak.
Bu söylediğim üzerine bana kısa çaplı bir bakış attıktan sonra arkasına dönerek birine bir şeyler söyledi ve tekrar bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE
Teen FictionGeçmişte yaşadığı her şeye rağmen kalbindeki masumiyeti kaybetmeyen bir kalple,kötülüklerin esiri olmuş,nefret saçan bir kalbin hikayesiydi onlar. Belki birbirlerinden çok farklı görünüyorlardı ama ikisininde bilmediği ortak bir yanları vardı; Peş...