ARAS'IN AGZINDAN:
Bana aldığı hediye gerçekten sinirlerimi aşırı derecede bozmuştu.Bildiğiniz öküz biblosu almıştı.Öküz...Yani kısaca bana öküzsün demişti.Bir de neymiş beni düşünerek almışmış da,beni yansıtıyormuş da...Ama ben de Aras isem bunun öcünü senden alırım!Bir de benim adım bayan gıcık değil Duru demesi yok mu...Ahhh...Gerçekten bu özgüven nerden geliyordu.Hem de bana karşı...Ama sana her şeyi zamanla öğreticem Duru...Her şeyi zamanla...diye kendi kendime söylenerek arabama gelmiştim.Ama tam arabanın kapısını açacakken ,telefonumu içeride masada unuttuğum aklıma geldi.Bu nedenle tekrar içeriye girmek zorunda kaldım.İçeriye girdim ve sakin adımlarla girişten yukarıya birinci kata çıktım.Fakat parti ikinci katta olduğu için oraya çıkmam için bir kat daha vardı.Birinci kattada iki koridordan oluşuyordu ve bir tarafın ışığı yanarken diğer tarafınki yanmıyordu.Bu nasıl bir okuldu böyle...Bu şekilde düşündüğüm sırada okul dolaplarının orada bir şey fark ettim.Ama emin değildim.Çünkü zifiri bir karanlık vardı ama diğer koridorla bağlı olduğu için koridorun ışığı ,karanlığın rengini açıyordu.Bu sebeple bir şey olup olmadıgı anlaşılıyordu.Ama yeterince belirgin değildi.Böyle düşünerek orada bir şey olup olmadığını anlamak için karanlık koridora girdim.Yakınlaştıkça bir şey olduğunu dahada net algılayabiliyordum.İlerledim,ilerledim ve en son dolabın yanına geldim.Yerde biri yatıyordu.Bunu anlar anlamaz hemen yerde yatan kişinin yanına çömeldim.Yüzünü pek çıkaramamıştım.Ama bir bayan olduğunu anlamıştım.İlk başta kendinde olup olmadığını anlamak için yanağına hafifçe vurdum ama uyanmamıştı.Hafifde olsa yanağına
vurunca kendimi kötü hissetmiştim.Daha sonra kendinde olmadığını anlayınca yüzünü görmek için kucakladığım gibi ışıklı yere götürmüştüm.Götürürken burnuma bir parfüm kokusu vurmuştu.O kadar tanıdık geliyordu ki...Ama şimdi buna takılmamalıydım.Bu şekilde düşüne düşüne ışıklı koridora çıktım.Ve çıktığımda gördüğüm yüzle canımın yandığını hissettim.Çünkü kucağımda tuttuğum kadın Duru'ydu.Onu kucağımda o şekilde görünce kalbimin sızladığını hissettim ve vücudumu bir an da bir telaş sardı.Neden böyle tepki verdiğimi kestirememe rağmen ne yapacağımı veya ne yapmam gerektirdiğini kestiremedim.Ne yapmalıydım?Ne?...bu şekilde kendimi yiyip bitirdiğim sırada,aklıma hastaneye götürmek daha yeni gelmişti.Kendime biraz kızdıktan sonra alelacele kucağımdaki Duru'yla arabaya doğru koşmaya başladım.Arabanın yanına nasıl geldiğimi anlamadan zor da olsa cebimden anahtarları çıkarttım ve kapıyı açarak Duru'yu arabanın arkasına dikkatlice yerleştirdim.Ardından kendimde ön koltuğa geçtim.Ve arabayı çalıştırdım.Tam gieceğim sırada elimin kan olduğunu fark ettim.Bu nereden gelmiş...dememe kalmadan aynadan Duru'nun başının kanadığını fark ettim.Elime de onu koyarken bulaşmış olmalıydı.Onu böyle görünce iyice telaşlandım ve arabayı hızla hastaneye sürdüm.
Hastaneye gelir gelmez Duru'yu arabadan çıkarttığım gibi kucakladım ve içeriye giriş yaptım.İçeriye girdiğimde "Doktor nerede?Bana çabuk doktor bulun çabuk!"diye hastaneyi inletmeye başladım.Bunun üzerine doktor ve yanında bir kaç hemşire sedyeyle yanıma geldiler.Duru'yu sedyeye koydum ve onu koyduktan sonra kafasının kanadığını söyledim.Bunun üzerine Duru'yu hızlı bir şekilde bir odaya aldılar.Ve ben sadece arkalarından öylece bakakaldım.
*******************************
Aradan yarım saat geçmişti ama doktorlar hala daha ne olduğunu söylememişlerdi.Onlar çıkarda bir şeyler söyler diyerek odanın önünde bir o yana bir bu yana gidip geliyordum. Acaba kötü bir şey mi olmuştu?Yok canım o cadıya ne olabilirdi ki...Ama ya olduysa şimdiye kadar kimse çıkmadı diye diye kendimle savaşırken doktor odadan çıktı.Ve onun odadan çıkmasıyla kendime gelip ona döndüm :"Duru'nun nesi var ?"dedim.O da beni bekletmeden:"Kafasında ufak bir yaralanma söz konusu olmuş.Sanırım kafasını bir yere çarpmış. Bundan dolayı da küçük bir baygınlık geçirmiş.Ama korkulacak bir şeyi yok.Yani gönül rahatlığıyla sevgilinin yanına gidebilirsin."dedi ve göz kırpttı.Ben de teşekkür ederim anlamında kafamı salladığım sırada bir şeyi yeni fark ettim.Bir dakika,bir dakika...Doktor daha yeni ona benim sevgilim mi demişti?Evet,demişti...Cidden saçmaladı bu doktor ha...Ben ve o sevgiliyiz öyle mi?Şaka ya bu...Gerçekten şaka!Dünyada bir tek o kalsa yine onunla sevgili olmam.Zaten benim hayatımda sevgili diye bir kavram yok...Çünkü genellikle hepsi tek gecelik...diye dalıp gittiğim sırada doktor arkasını dönmüş gidiyordu.Onun gittiğini görünce bende bu doktorun saçmalıklarını unutup Duru'nun odasına girdim.İçeride bulunan hemşire durumunun iyi olduğunu ve birazdan uyanabilecegini söyleyerek odadan çıktı.O çıkınca bende kenardaki sandalyeye oturup onu izlemeye başladım.O kadar güzel ve masumdu ki...Adı gibi duruydu.Saf ve temiz...O kadar güzel ki...Ben ne saçmalıyorum.İyice kafayı yedim.Daha yeni ne söylüyordum ,şimdi ne saçmalıyordum.O da tüm salak ,beyinsiz ve benim için ölüp biten kızlardan biridir.Başka ne olabilir ki ...Hepsi aynı...bu şekilde iç sesimle savaştığım sırada,Duru'nun:"Bırak beni ne olur?Bırak !"diyerek bağırmasıyla kendime geldim.Rüyasında korkacak ne görmüştü veya neyden etkilenmişti?Kafamda bu gibi bir çok soru oluştuğu sırada Duru'nun yine sayıklaması üzerine yanına gittim.Gittim ama ne yapacağımı bilmiyordum.Ne yapmalıydım?diye düşündüğüm sırada içeriye hemşire girdi.Onu görünce hemen Duru'nun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE
Teen FictionGeçmişte yaşadığı her şeye rağmen kalbindeki masumiyeti kaybetmeyen bir kalple,kötülüklerin esiri olmuş,nefret saçan bir kalbin hikayesiydi onlar. Belki birbirlerinden çok farklı görünüyorlardı ama ikisininde bilmediği ortak bir yanları vardı; Peş...