İnsanın kaçıp gitmek istediği zamanlar vardır.Her şeyden uzaklaşmak istediği ,her şeyi unutup sildiği ve en önemlisi mutlu olabileceği yerlere gitmek istediği zamanlar...İşte ben de tam bu zamanlardan birindeyim.Şuan kimsenin beni bulamayacağı bir yere gitmeyi her şeyden çok istiyordum.Aslında yapabilirimde ama en son bunu yaptığımda olanlar aklıma gelince hemen vazgeçiyordum.Derin bir nefes aldım ve durduğum cam kenarından çalışma masama geçtim.Çalışma masasına oturduğumda önümde duran davetiyeye kısa bir süre baktıktan sonra kenara koymuştum.Çünkü bu davetiyeye her baktığımda bir hafta boyunca çektiklerim aklıma geliyordu.Bizimkiler bir haftadır iki gün sonra gerçekleşecek olan mezuniyet balosuna gelmem konusunda beni ikna etmeye çalışıyorlardı ve ben de gitmemek için direniyordum.Gerçekten eğlenmeyi çekecek bir durumda değildim.Canım gitmek istemiyordu . Aras yüzünden demiyorsun da bahane arıyorsun.
İç sesim her zamanki gibi haklıydı. Aslında onu görmemek için gitmiyordum. Çünkü ne kadar bitti desem de hala kalbim acı içinde inliyordu.Bu acının daha ne kadar süreceği hakkında bir fikrim yoktu ama artık geçmesini istiyordum. Onu her gördüğümde acı çekmek istemiyordum. Şu bir haftadır her yerde karşıma çıkması inanılmaz canımı yakıyordu. Kalbim hala onu görünce deli gibi atıyordu. Ama buna rağmen o yokmuş gibi davranmayı zor da olsa becerebiliyordum. En azından öyle olduğunu düşünüyorum. Kafamdaki karmaşık düşüncelerle sade ve şık krem tonlarındaki davetiyeye dokundum.Elimi biraz gezdirdikten sonra yırtmak için harekete geçtiğim sırada içeri neşeyle giren kızların gözleri kocaman açıldı. Ben onlara onlar bana baktıktan sonra Eylem ani bir hareketle elimdeki davetiyeye yapıştığı gibi yırtmak üzere olduğum davetiyeyi elimden aldı. Ona inanamayan gözlerle baktım.
"Eylemcim,sorması ayıp davetiyeyi elimden çekmenin sebebi neydi? Bir söyler misin? "dememle bana iğneleyici bir bakış attı." Sence Duru. Davetiyeyi yırtıyordun. Biliyorsun değil mi? "azarlayan bir ses tonunda.
Ona gözlerimi devirdim." Altı üstü bir davetiye biliyorsun değil mi kuzum. "demem üzerine Eylem'den önce Gamze söze girdi. " Duru davetiye olduğunun farkındayız. Biz davetiyeyi yırtıp yırtmamanda değiliz. Biz senin kendine gelmeni ve eski sen olmanı istiyoruz. "demesiyle sahte bir kahkaha attım." Ben benim ki zaten. Ben de değişen bir şey yok. Duyan da her zaman gezip tozuyordum zannetcek."demem üzerine ciddi tavrını bozmadan devam etti. "Sen sen olduğuna inanıyor musun gerçekten. Bize hep iyiyim diyorsun ama iyi değilsin Duru. Her gün acı çekiyorsun ve bu bizi kahrediyor." demesiyle yüzüm düşmüştü. "Saçmalamayın tabiki de öyle bir şey yok." gülmeye çalışarak inandırıcı olmaya çalıştım. Bu defa söze Eylem girdi. "O yüzden mi her gün lavaboya gidip ağlıyorsun?" demesiyle olduğum yerde kalakalmıştım.Bunları nereden biliyorlardı?
"Bunu da nereden çıkardınız? "diyerek ikna edebileceğimi düşündüğüm bir ifade takıldım.
" Bizi kandırmaya çalışma Duru!"diyen Gamze'ye baktım. "Sizi kandırmı..."sözümü bitiremeden Eylem söze girdi.
" Seni ağlarken gördük.Her Aras'ı gördüğünde ortadan kaybolmandan süphelenmeyecek miydik. "demesiyle onlara hak verdim. Ortalıktan kaybolmam gerçekten şüphe vericiydi." İyi, tamam kabul ediyorum. Her gün o adını anmak istemediğim kişi için ağlıyorum.Canımı yakmasına rağmen onu hala niye unutamadığımı düşünerek ağlıyorum. En kötüsü de hala onu görünce deli gibi atan kalbimin onun gibi biri için değmeyeceğini bile bile atmasına ağlıyorum. "ne ara dolduğunu bilmediğim gözyaşlarım tek tek akmaya başlamıştı. Canımın yandığını bir kez daha hissetmiştim. Gamze durduğu yerden yanıma gelip bana sarılmıştı." Aşkım,biliyorum canın çok yanıyor ama ne olursun böyle yapma o aşağılık pislik için ağlama. "demesi üzerine kafamı bana sarılan Gamze'ye doğru bakmak üzere kaldırdım." Söylemesi kolay. Bunu denemedim mi sanıyorsun. Ama olmuyor işte. "demem üzerine sardığı kollarını üzerimden çekti ve" Ne demek olmuyor biz varken olmaması mümkün mü? "demesi üzerine Eylem de ben de kafamızı ona çevirmiştik."O da ne demek şimdi?" diyen Eylem'i onaylar şekilde baktım. "Tam olarak şu demek sevgili arkadaşlarım. Biraz intikam oyunu oynayacağız demek." diyen Gamze'ye anlamayan gözlerle baktım. "Saçmalama Gamze ne oyunu
oynayacağız?" dedim dolan gözlerimi silmeye çalışarak. Bana yandan bir bakış attı. "Ondan çok güzel bir intikam alacağız. Seni mezuniyete o kadar güzel hazırlayacağız ki seni görünce dilini yutcak.Üzerine yakışıklısından bir kavalye bulucaz.Sana çok iyi bir şekilde davranan bir sevgili olacak." demesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ona imalı bir bakış atarak:"Gamze şuan cidden saçmalıyorsun.Ben böyle bir şeyi hayatta yapmam.O yüzden bu fikri aklından hemen sil. "demem üzerine sinirle bana baktı." Saçmalıyor muyum?Ben öyle mi?"iyice sinirlenmişti.Devam etti . "Asıl sen saçmalıyorsun Duru. Seni üzen bir salak yüzünden hayalini kurduğumuz ve bir daha yaşayamayacak olduğun mezuniyete gitmiyorsun. Değer mi ha, değer mi! Onun gibi biri yüzünden hayallerinden vazgeçmeye değer mi?" demesiyle içindekileri dökmüştü.Ben ise öylece yere odaklanmış bir şekilde konuşmadan oturuyordum.Eylem'in:"Gamze çok ağır konuştun. Niye böyle bir şey yaptın. Onu niye daha fazla üzüyorsun?"dediğini duydum.Cevap vermedi.Ama bana :"Sen bilirsin Duru, ben önüne iki seçenek sundum. Bunlardan birisini seçmek ise sana kalmış."demesiyle ona döndüm. Kısa sürede söylediklerini düşünmüştüm ve her söylediğinde haklı olduğu kanaatine varmıştım.O tam kapıdan çıkacakken:"Gamze! "diye seslenerek oturduğum yerden ayağa kalktım.Kollarımı birbirine kenetleyerek ona baktım:"Oyunu izlemeden mi gideceksin!" demem üzerine hem Eylem hem Gamze oldukları yerde kalakalmışlardı.Ama onlara hiç aldırmadan kalktığım yere tekrar oturdum ve içimden"Ve sıra bende Aras! Canını çok yakıcam! "diye geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE
Teen FictionGeçmişte yaşadığı her şeye rağmen kalbindeki masumiyeti kaybetmeyen bir kalple,kötülüklerin esiri olmuş,nefret saçan bir kalbin hikayesiydi onlar. Belki birbirlerinden çok farklı görünüyorlardı ama ikisininde bilmediği ortak bir yanları vardı; Peş...