Ilık ılık esen rüzğar,mis kokan bir deniz,oksijen yuvası yeşillik ve beynimi ele geçiren düşüncelerle ben...Neredeyim diyorsanız şu an herkesten ve her şeyden uzak bir yerdeyim.Mutluyum sandığım fakat hala peşimden hiç ayrılmayan mutsuzluğumunda bulunduğu bir yerdeyim.Hep kötü olduğumda geldiğim yer yani Bodrumdaki yazlık evimizdeyim.
Buraya nasıl geldiğimi soracaksanız aslında bunu bende bilmiyorum. Kimseye haber vermeden kafama esen bir anlık düşünceyle kendimi burada buldum.Bizimkilere siz lunaparka gidin ve beni merak etmeyin dediğim gibi bavulumu hazırlayarak ilk uçakla buraya geldim.Bunun haricinde başka bir haber vermedim ve şu an beni merak ettiklerinden %100 eminim.Yanımda duran küçük masanın üzerinden telefonumu aldım . Sessizde duran telefonuma baktım ve hiç şaşırmadığım gibi elliye yakın aramayla karşılaştım.Aras başta olmak üzere herkes bir on defa aramıştı ve ulaşamayınca da çareyi mesaj atmakta bulmuşlardı.Onlarında cevapsız aramalardan bir farkı yoktu.
Mesajları sıasıyla okumaya başladım.Hepsi hemen hemen benzer mesajlar göndermişti.Neredesin Duru?Neyin var?Neden aramalarıma cevap vermiyorsun?Bir şey mi oldu? vs. bir çok mesajla karşılaşmıştım.Bu mesajların daha fazla canımı sıkmaması adına hepsini silmeye karar verdim.Tek tek hepsini silmeye başladım.Hepsini silip son mesaja gelince bu mesajı okumadığımı fark ederek mesajı açtım.
Kimden:Bilinmeyen
Bugün sana sert çıkıştığım için özür dilerim Duru.Başka bir şeye sinirlenip hıncını senden çıkarttım.Ayrıca tebrik ederim Arasla çıkmaya başlamıssınız.Çok sevindim.Ama yine de dikkat et derim.Aras canını yakabilir.Benden söylemesi...Neyse fazla uzatmaya gerek yok.Yarın okulda görüşürüz.
Akın.
Mesajı okuyunca
"Aras canını yakar."cümlesi aklımda yankılanmaya başladı.Karışık olan aklım iyice karışarak beni derin bir düşünce girdabına sokmaya çalışıyordu.
Kafamdaki düşünceleri kısa süreliğine de olsa silmek adına
telefonumu kapattım ve masanın üzerinden okuduğum kitabı alarak ağaçların gölgesinde kalan hamağa gittim.Hamağa kendimi bırakır bırakmaz kafamı dağıtmak adına kaldığìm yerden okumaya başladım.Kitabı okudukça yaşadığım yolculuğun yorgunluğu bütün bedenime yayılarak beni uykuya davet ediyordu.Bir iki sayfa daha okuyabileceğimi düşünerek kitaba devam etmeye çalıştığım sırada göz kapaklarım iyice ağırlaşmıştı .Hafif esen ılık rüzgarda bunu tetikliyordu.Üzerimde iyice mayıştırıcı bir etki yapmıştı.Ama buna rağmen bir sayfa daha okuyabilirim diyerek o sayfayı okumaya başlamama kalmadan kelimeleri bulanık görmeye başladım ve sonra ne ara daldığımı bilmediğim bir uykunun esiri oldum.Gözlerimi açtığımda hava çoktan kararmıştı ve beni gökyüzünde birden çok yıldız karşılamıştı.Yattığım yerden yıldızları buraz izlemeye karar vermiştim.Yıldızlar bu akşam gözüme daha bir başka güzel görünmüştü.Sanki bu akşam daha bir parlaktılar ve daha yakındılar.Yaşadığım karmaşıklığı bana unutturmak için sanki bir araya gelmişlerdi.Ki bir nebzede olsa unutturmuşlardı.Derin bir iç çekerek hamaktan yavaş yavaş doğruldum ve biraz daha gökyüzüne baktıktan sonra acıktığımı fark ederek hamaktan inmek için hareke geçtiğim sırada elimde okuduğum kitabın elimde olmadığını fark ettim.Kitap uyuyakaldığım sırada elimde değil miydi?Elimdeydi.Öyleyse yere mi düşürdüm.Aklıma gelen düşünceyle hamağın altına doğru eğildim ve aramaya başladım.Fakat orada kitaptan eser yoktu.Nereye gitmişti bu kitap?Yer yarıldı da yerin içine mi girdi sanki.
"Bunu mu arıyorsun?"diyen bir sesle neye uğradığımı şaşırmıştım.Bu Aras'ın sesi değil miydi?Eğildiğim yerden yavaş yavaş kalkarak arkamı döndüm ve gerçekten Arasla karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE
Teen FictionGeçmişte yaşadığı her şeye rağmen kalbindeki masumiyeti kaybetmeyen bir kalple,kötülüklerin esiri olmuş,nefret saçan bir kalbin hikayesiydi onlar. Belki birbirlerinden çok farklı görünüyorlardı ama ikisininde bilmediği ortak bir yanları vardı; Peş...