34

958 91 49
                                    

4 YIL SONRA

"Jungkook. Jungkook Jungkook. Sevgilim, bebeğim, aşkım, hayatım. Uyan uyan uyan hadiii." yüzüne sulu öpücükler kondurmaya başladığımda kendini daha fazla tutamayıp gülmeye başladı. Gözleri kapalı bir şekilde bedenime sarılıp üstüne çekti. Hâlâ yatakta uzanıyorduk ama ben onun kaslı kolları arasında, sıcacık göğsünün üstündeydim. "Saat kaç?"

"On bir buçuk oldu. Sabah okula gidip son sınavı da verdim ve artık rahatım sevgilim. Tüm ve tek odağım seninsin. Hadi kalk da kahvaltı hazırla bana." beni yana atıp bu sefer o başını göğsüme koydu. "Imm, biraz daha kalalım böyle." ya adam, ben burada son sınavımı da vermişim diyorum sen uyuyalım diyorsun. Tamam neyse, bundan sonra bol bol kafasının etini yerim. "Sanki normalde dırdırını çekmiyorum." aha şimdi bittin sen. "Ne dedin, tekrar söyle."

Başını hızlıca kaldırıp suratıma baktı. Evet, buradan geri dönüşün yok Jeon. "Hayır var." imkansız.

"Neymiş?"

"Çocuk."

Kaşlarım çatıldı. "Anlamadım."

Derin bir nefes alıp açıkladı. "Diyorum ki hazır sen de mezun oluyorken, bebeğimiz mi olsa? Tabii sen de benim bebeğimsin ama işte ebeveyn olma vaktimiz gelmedi mi sence de?"

Gözlerim kocaman büyüdü. "Jungkook emin misin? Benim düzenli bir gelirim yok. Daha diplomamı almadım biye. Hem çocuğu kim doğuracak? İki babası olma durumunu kaldırabilecek mi? Ya bizden utanırsa? Onu iyi yetiştirebilir miyiz? Tamam sen her şeyde iyisin bunu da becerirsin ama ya ben? Belirli bir yaşa geldiğinde o da mı bir yeri korumaya gönderilecek? Ya uyum sağlayamazsa? Jungkook bebeğimiz dışlanmasın..." sıkıca sarıldığında ben de hızlı bir karşılık verdim.

"Sevgilim kendini bunları düşünerek üzme. Eminim ki benden daha iyi bir baba olacaksın. Ayrıca bebeğimizin bizi sevmeyeceğini ve bizden utanacağını sanmıyorum." geri gelip akan burnumu çektim. "Öyle mi düşünüyorsun gerçekten?"

"Evet güzelim. Tam olarak öyle düşünüyorum. Ayrıca yüksek ihtimal deniz adamı olur."

"Ne, neden? Çok saçma ama ben insanım sen de göl insanı. Deniz ne alaka?" tam açıklayacağı sırada karnımın guruldamasından dolayı ikimizin de odağı göbeğim oldu. Başımı kaldırıp Jungkook'a baktım. "Acıktım ben. Kahvaltı hazırlarken anlat." gülüp ıslak göz altlarımdan öptü. Evet ağlamıştım. Ama ne yapayım, sevdiğim adamla genlerimizi taşıyan bir çocuğumuz olabilirdi ve bu dünyada -bana göre- neredeyse imkansız bir şeydi.

"Sevgilim gelecek misin artık?" mutfaktan seslenen, gelecekteki çocuğumun babası olacak beyimin yanına gittim. Mutfağa girdiğim an kahkaha atmaya başladı. "Bey mi?"

"Of adam, özel alana saygı ya. Neyse, ne yaptın?" masayı eliyle işaret edip yanıma yaklaştı. Hayır ya, her sabah aynı şey... kıkırdayıp yanağımı ısırdı. Sonra öpüp ısırdığı yeri ovdu. Acıttığını bildiği için yapıyordu bu ovmayı. Aptal diye boşa demiyorum ben, acıttığını biliyorsan ısırmayacaksın kardeşim.

"Hoop, kardeşim falan? Ayıp oluyor. Çocuk yapalım diyorum, kardeşim diyorsun." kahkaha atıp masaya oturdum. "Ee anlat bakalım." ağzıma salatalık atıp devam ettim. "Şu deniz adamı saçmalığı ne?" o da bir şeyler attı ağzına. "Cidden çok saçma bir durum bence de ama elimizde olan bir şey değil." kaşlarım çatıldı. Gelecekteki çocuğuma kötü bir şey mi olacaktı?!

"Hayır güzelim, hemen de endişelenme. Her çiftin farklı bir çocuğu oluyor bizde." yavaş yavaş anlattığı için merakıma engel olamayıp ağzım doluyken çıkıştım. "Şunu doğru düzgün anlatsana be adam!" bu halime gülüp ağzıma çeri domatesi soktu. Onu da çiğnemeye başlamışken sonunda anlatmaya başladı. "Şimdi şöyle ki: bir göl insanıyla bir kadın birlikte olunca göl insanı oluyor. Ama göl insanı bir erkekle birlikte olursa deniz insanı oluyor. Aynı şey deniz insanları için de geçerli. Bir deniz insanıyla bir erkek olursa göl insanı oluyor ama deniz insanı kadınla beraber olursa yine deniz insanı oluyor. Biliyorum çok garip ama bu şekilde işliyor işte."

Lake Person | YoonKook |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin