Suyun üstünde havada kalmayı ve kulaç atmayı öğrendim. İyi yüzüyordum. Hatta Jungkook'la yarışımızda ben kazandım! Şu an fark ettim de bu imkansız bir şey.
Her neyse, şimdi de ağacın gölgesinde oturmuş önceden hazırladığım sandviçilerimizi yiyorduk. Düşünüyorum da Jungkook'la yakın arkadaş olabilirdik. Ayrıca size bir şey söyleyeceğim ama daha sonra.
Gözümün önünde sallanan elle daldığım düşüncelerden çıktım. "Hey Yoongi, daldın gittin. İçinden de konuşmuyorsun, ne düşünüyordun?"
Gülümseyip omzumu silktim. "Hiç öylesine."
Hava kararmaya başlamıştı. Sandviçlerimiz çoktan bitmişti. Zaten aşırı yorulmuştum ve bir an önce duş alıp uyumak istiyordum.
"Jungkook ben gitsem iyi olur. Yoruldum biraz."
Başını sallayıp, ayağa kalktı ve elini uzattı. "Tamam hadi bırakayım seni."
Uzattığı eli tutup ayağa kalktım. Eşyaları toparlamak için elimi çekecekken beni durdurdu.
"Ben daha sonra toparlar odana koyarım."
Belli belirsiz başımla onaylayıp yürümeye başladım. El ele tutuşarak yürüyorduk. Kulaç atmak kollarımı ağrıtmıştı. Bacaklarımdan bahsetmiyorum bile...
"Çok mu yordum seni?"
Başımı kaldırıp ona baktım. Doğru ya, aklımı okuyabiliyordu.
"Evet, biraz yoruldum ama normalde de spor yapan birisi değilim. O yüzden yani."
Anladığını belirten şekilde başını salladığında önüne bakıp durdu. Etrafıma baktığımda eve vardığımızı fark ettim. Ellerimizi ayırıp kapıya doğru ilerledim.
"Yarın görüşürüz o zaman."
Sıcacık gülümseyip el salladı ben de hemen karşılık verip, daha fazla uzatmadan içeri girdim. Off duş alıcaktım bir de daha ya.
Salondaki büyüklerime selam verip yukarı kata çıktım. Yatağımın üstüne giyeceklerimi hazırlayıp duşa girdim. Ilık suda bedenimi rahatlatırken yosun kokusuyla beraber arkamdan ses duydum.
"Y-yoongi yanlışlıkla geldim. Yanlış anlama tamam mı? Sen devam et."
Bedenimi utanç duygusu sararken bıkkınlıkla alnımı mermere yasladım. Fıskiyeden gelen su enseme dökülüyordu. Yanlışlıkla geldim ne demek ya? Ayrıca her duşa girdiğimde nasıl geliyordu?
"Yoongi? İyi misin?"
"Jungkook, git."
"Ama yanlı-"
"Git dedim!"
Duşa kabininin kapısı açılıp kapandığında çıktığını anladım. Ben de hızlıca saçımı şampuanlayıp çıktım. Bornozuma sarılıp odama gittim.
Yere oturmuş, sırtınıda yatağıma yaslamış bir şekilde oturuyordu. Umursamayıp yatağa ayırdığım kıyafetleri giymeye başladım.
Tamam şu iki günde hemen Jungkook'a alışıp onunla anlaşmaya çalışıyorum ama ikidir özelime girip duruyor. Buna da susacak değilim. Rahatsız oluyorum.
Tamamen giyinip ona döndüğümde başını dizlerine yasladığını, kollarını da dizlerine sardığını gördüm. İyi miydi o?
Yanına gidip omzuna dokundum. "Jungkook?"
Ses vermemişti. Yanına çömelip "Jungkook, iyi misin?"
Kafasını kaldırıp ıslak, koyu gri göz bebekleriyle bana baktı. Koyu gri üzgün olduğunu gösteriyordu. Hem de normalden fazla. Şaşkınca ona bakarken kolundan tutarak kaldırdım ve yatağa oturttum.
"Imm, neden böylesin anlamadım ama beraber uyuyalım mı?"
Göz rengi kendi rengine döndüğünde gülümseyip, örtüyü kaldırdım ve yatağa uzanmasını sağladım. Üstünü örttükten sonra ayağa kalkıp saçımı kurutmak için gidecekken bileğimden tutup durdurdu beni.
"Beraber uyumayacak mıydık?"
Beklenti dolu sorusunun ardından gülümseyip saçını okşadım. "Saçımı tarayıp kuruttuktan sonra geleceğim. Sen uyu beni bekleme tamam mı?"
Kafasını olumsuz anlamda salladığında afalladım. "Saçını ben kurutmak istiyorum. İnsanlar sevgililerinin saçlarını kurutuyorlar diye biliyorum. Ben de sevgiliminkini kurutmak istiyorum."
"Olur kurutabilirsin de, neden insanların sevgilileriyle yaptığı için yapmak istiyorsun ki?"
Saç kurutma makinesini yatağın yanındaki fişe takıp eline verdim ve bacak arasına oturdum. Yan taraftan tarağıda eline verip beklemeye başladım.
Saçlarımı dikkati bir şekilde tararken söze girdi. "Çünkü sen bir insansın ve benim yaptığım, neredeyse bütün davranışlardan rahatsız oluyorsun."
"Öyle değil aslında ama Jungkook sen de ikidir duştayken beliriyorsun. Utanıyorum ve sinirleniyorum. Anla beni lütfen. Off utandım kapatalım konuyu."
"İllaki görecektim zaten. Bunu neden bu kadar çok abarttığını anlamıyorum."
"Ayıp çünkü. İnsanların özeli var. Bakamazsın oralara izin vermediklerince. Anladın mı?"
"Off tamam."
Kurutmaya başladığında gözlerimi kapatıp bitirmesini bekledim. Bitirdiğinde kapatıp geri bana verdi. Bir şey demeden yatağa girip arkasını döndüğünde şaşırıp makineyi yerine kaldırdım ve ışığı kapatıp yanına gittim.
"Jungkook kaysana ben de yatıyım."
Sırt üstü yatıp bana baktı. "Hayır, duvar kenarında sen yat."
"İyi tamam, kalkta geçiyim o tarafa."
Dudak büzüp mızmızlandı. "Hayır ya, geç işte."
Garip bir şekilde en başından beri fısıldaşıyorduk ve hâlâ aynı şekilde devam ediyoruz. "Ya deli misin be adam? Nasıl geçiyim?"
"Off Yoongi."
İki eliyle belimden kavrayıp karnının üstüne oturttu. "Ne yapıyorsun Jungkook? Korktum bir an da!"
Yan bir şekilde oturduğumdan diğer bacağımı da kendi yatacağım tarafa attım. Aynı şeyi dışarda kalan bacağım için de yapacakken ellerini bacaklarıma koydu..
"Ne oldu?"
"Seni öpmek istiyorum."
Ne yapacağımı bilemedim bir an da. "Öp o zaman. Öncekilerde hiç sormuyordun."
"Çok rahatım şu an eğilmen gerek."
Göz devirip hafifçe eğildim. Her ne kadar umursamaz görünsem de bu sefer istemsizce heyecanlanmıştım. Büyük ihtimalle öpmesi için kendim de bir hamlede bulunduğum içindir. Öyledir... değil mi?
😎🤏🏻
😍🕶🤏🏻
Slkddkkdkd aşırı iyi değil mi?🕯
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lake Person | YoonKook |
Fiksi PenggemarYoongi, sadece gölde balık tutmak istemişti ve bir göl insanıyla karşılaşmayı kesinlikle beklemiyordu. Tabii o göl insanıyla da ruh eşi olmak... aklının ucundan bile geçmezdi. Başlangıç: {27.08.20} Bitiş : {04.07.21} #1-yoonkook #1-göl #1-s...